Ramazan Cennetin Süslendiği Ay!

 
 

"Kim ki Allah rızası için (malından iki sığır, iki koyun, iki dirhem) çift sadaka verirse, Cennet kapılarından, ‘Ey Allah’ın (sevgili) kulu (buraya gel)! Bu kapıda büyük hayır ve bereket vardır’ diye çağrılır.

Sehl ibni Sa’d Radiyallâhu Anh, Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellemin şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:

"Cennette Reyyan denilen bir kapı vardır. Kıyamet Gününde o kapıdan ancak oruç tutmuş olanlar girer, onlarla birlikte o kapıdan başka hiç kimse giremez.

O vakit, ‘Dünyada iken oruç tutmuş olanlar nerededir?’ diye bir ses yükselir. Onlar gelir, Cennete o kapıdan girerler. Oruçluların en son kalanı da girince kapı kapatılır, artık başka hiç kimsenin girmesine müsaade edilmez. O kapıdan kim Cennete girerse ebedi olarak susuzluk çekmez."

(Buhari, Savm: 4, Bed’ü’l-Halk: 9; Müslim, Sıyâm: 166; Tirmizî, Savm: 55)

Bir başka hadiste de her mü’minin işlediği amele ve ibadete göre Cennetin değişik kapılarından çağrılacağı bildirilir:

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

"Kim ki Allah rızası için (malından iki sığır, iki koyun, iki dirhem) çift sadaka verirse, Cennet kapılarından, ‘Ey Allah’ın (sevgili) kulu (buraya gel)! Bu kapıda büyük hayır ve bereket vardır’ diye çağrılır.

Çok namaz kılan da (Cennetin) namaz kapısından çağrılır.

Mücahitler cihat kapısından çağrılır.

Oruçlular da ‘Reyyan’ kapısından çağrılır.

Sadaka sahipleri de sadaka kapısından davet edilirler."

Ebu Bekir Radiyallâhu Anh:

"Babam, anam sana feda olsun ya Resulallah! Bir mü’minin bu kapıların hepsinden davet olunması müşkül müdür, bir kişi bu kapıların hepsinden davet olunur mu?" diye sordu.

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem cevaben, “Evet, hepsinden davet olunur. Ey Ebu Bekir, umarım ki, sen de o bahtiyarlardan olasın” buyurdu. (Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrîd-i Sarih Tercemesi, Hadis no: 895.)

İbni Abbas Radiyallâhu Anhüma, Hz. Peygamber Sallallâhu Aleyhi Vesellemden şöyle işittiğini rivayet ediyor:

"Şüphesiz ki, Cennet, bir sene boyunca Ramazan ayının girmesi için süslenir.

Ramazan’ın ilk gecesi olunca “Müsire” denilen bir rüzgar, Arş’ın altından eser.

Cennet ağaçlarının yaprağı ve kapılarının halkaları şiddetle sallanır ve bundan dolayı tatlı bir ses işitilir ki, dinleyiciler bundan daha güzelini hiç işitmemişlerdir.

 

Böylece Cennet hurileri meydana çıkıp Cennetin en yüksek yerinde dururlar ve şöyle seslenirler:

“Evlenmek isteyen yok mu?” Allah onu evlendirir.

Sonra huriler derler ki:

“Ey Cennetin bekçisi! Bu gece nedir?” Bekçi saygıyla cevap verir:

“Bu gece, Ramazan ayının ilk gecesidir. Muhammed’in Sallallâhu Aleyhi Vesellem ümmetinden oruç tutanlar için Cennetin kapıları açıldı.”

Sonra Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem buyurdu ki:

Allah (Azze ve Celle) şöyle buyurur:

“Ey Rıdvan (Cennetin bekçisi)! Cennetlerin kapılarını aç ve ey Malik (Cehennemin bekçisi)! Cehennemin kapılarını Muhammed Sallallâhu Aleyhi Vesellemin ümmetinden oruç tutanlara kapat!

“Ey Cebrail! Yeryüzüne in, şeytanların azgınlarına kelepçe vurup zincirlerle bağla, sonra onları denize at ki, Sevgili Habibim Muhammed’in (Sallallâhu Aleyhi Vesellem) ümmetinin oruçlarını ifsat etmesinler.”

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem daha sonra şöyle buyurdu:

Allah (Azze ve Celle) Ramazan ayının her gecesinde, bir münâdiye (çağrıcıya) üç defa şöyle nidâ etmesini (seslenmesini) söyler:

“Bir şey isteyen yok mu, isteğini vereyim.

“Hiç tövbe eden yok mu, tövbesini kabul edeyim.

“Mağfiret dileyen yok mu, bağışlayayım.

“Kim fakire değil, zengine; zalime değil, vefakâra borç verecek?”

Resul-i Ekrem Sallallâhu Aleyhi Vesellem devamla şöyle buyurdu:

Ramazan ayının her gününde iftar anında Allah (Azze ve Celle) hepsi de Cehennemi hak etmiş olan bir milyon kişiyi Cehennemden kurtarır. Ramazan ayının son günü olunca Allah Teâlâ ayın başından sonuna kadar Cehennemden kurtardığı kimselerin toplamı kadarını daha kurtarır.

Kadir Gecesi olunca Allah (Azze ve Celle) Cebrail’e (Aleyhisselâm) emreder. Cebrail Aleyhisselâm meleklerle beraber yanlarında yeşil bir sancakla yeryüzüne inerler. Sancağı Kâbe’nin üzerine dikerler. Bu sancağın yüz kanadı vardır. Bunlardan ikisi bu gecenin dışında açılmaz.

Cebrail Aleyhisselâm o iki kanadı bu gece açar ki, bunlar doğudan batıya ulaşır. Cebrail Aleyhisselâm bu gece melekleri teşvik eder. Onlar da her ayakta durana, oturana, namaz kılana ve zikredene selâm verirler ve onlarla musafaha ederler, tokalaşırlar. Yaptıkları dualara “Âmin” derler.

Bu iş, tan yeri ağarıncaya kadar devam eder. Tan yeri ağarınca Cebrail Aleyhissalâm:

“Ey melekler topluluğu! Gitmeye hazırlanınız” der.

Melekler:

“Ya Cebrail, Allah Teâlâ Muhammed’in (Sallallâhu Aleyhi Vesellem) ümmetinden olan mü’minlerin ihtiyaçlarını ne yaptı?” derler.

Cebrail Aleyhisselâm şöyle cevap verir:

“Allah Teâlâ, bu gece onlara rahmet nazarıyla baktı ve onları affedip bağışladı. Ancak dört grup hariç.”

Râvi der ki:

“Ya Resulallah! Onlar kim?” dediğimizde, buyurdu ki:

“İçki içmeye devam eden, anababasına âsi olan, akrabalık bağlarını gözetmeyen ve müşahin.”

“Ya Resulullah! ‘Müşahin’ nedir?” dedik:

“İnsanlar arasındaki dostluk bağlarını kesen, fitne ve fesat çıkartan kimsedir” buyurdu.

Bayram gecesi olunca, bu geceye mükâfat gecesi ismi verilir. Bayram sabahı olunca Allah (Azze ve Celle) melekleri her memlekete gönderir. Yeryüzüne inerler, sokak başlarını tutup insanların ve cinlerin dışındaki bütün yaratıklara işittirecek bir sesle bağırıp:

“Ey Muhammed ümmeti! Çok ihsan eden ve büyük günahlarınızı bağışlayan Rabbinizin huzuruna çıkınız” derler.

Onlar namazgâhlarına çıkınca Allah (Azze ve Celle) meleklere:

“İşini yapan işçinin mükâfatı nedir?” diye sorar.

Melekler:

“Ey yüce Allah’ımız ve Mevlâmız! Onun mükâfatı ve ücretini tam olarak vermendir” derler.

Bunun üzerine Allah Teâlâ:

“Ey meleklerim! Sizi şahit tutuyorum ki, Ben onlara Ramazan ayındaki oruçlarının ve namazlarının sevabı olarak rızamı ve mağfiretimi verdim” dedi ve sonra şöyle buyurdu:

“Ey kullarım! Benden isteyiniz. İzzetim ve Celalim hakkı için bugün Benden âhiretiniz için biriktirmek üzere ne isterseniz mutlaka veririm. Dünyanız için istediğiniz şeyde de size bakarım.

“İzzetim hakkı için siz Benim rızamı gözettiğiniz müddetçe, Ben de sizin hatalarınızı örterim.

“İzzetim ve Celalim hakkı için hak sahipleri ve idareciler önünde sizi rezil ve rüsvay etmem.

“Siz Beni razı ettiniz, Ben de sizden razı olduğum halde bağışlanmış olarak dönünüz.”

Bu sebeple melekler sevinir ve Ramazan sonunda iftar ettiklerinde Allah’ın (Azze ve Celle) bu ümmete vereceği mükâfatı müjdelerler. (et-Tergîb ve’t-Terhîb, 2:439)

 

 

 
 
İstanbul - 02.09.2008
 http://sufizmveinsan.com