Sihir ve Kehânet

1. Bölüm

www.sufizmveinsan.com
 
 

OSMANLICA (Türkçe/Türkçe) Ansiklopedik Sözlük

www.selam.org

Sihr:

-(Sihir) Büyü, gözbağcılık, büyücülük, hilekârlık.

- Aldatmak.

- Haktan uzaklaşmak. Bâtıl şeyi hak diye göstermek.

- Lâtif ve dakik olan şey. Büyü kadar te'siri olan şey.

- Şiir ve güzel söz söyleme gibi, insanı meftun eden hüner. (Buna sihr-i helâl da denir)

-Sebebi gizli olan ince şey.

-Örf-i şer'îde sihir: Sebebi gizli olmakla hakikatin hilâfına tahayyül olunan, yaldızcılık, şarlatanlık, hilekârlık yolunda cereyan eden herhangi bir şey. Bunda esrarengiz bir surette bâtılı hak, hakkı bâtıl göstermek vardır.

Kehanet:

Gaibden haber vermek.

Falcılık.

Kâhinlik etmek. (İlâhi ihbârât-ı gaybiyyeye istinad etmeden, gaybdan haber vermek ve falcılık ve kâhinlik etmek dinen kat'iyyetle haramdır.)

BAKARA Sûresi - 103. Âyet

Evet! İman edip de (büyü gibi günahlardan) sakınmış olsalardı, elbette Allah tarafından verilecek bir mükafat çok hayırlı olacaktı; bunu bir bilselerdi! (Elmalılı Sadeleştirilmiş Meali-1)

YÛNUS Sûresi - 77. Âyet

Musâ, ya! dedi: size hak gelince böyle mi diyorsunuz? Bu sihir mi? Halbuki sihirbazlar felâh bulmazlar.  (Elmalılı Orijinal Meali)

MÜDDESSİR Sûresi - 24. Âyet 

Sonra baktı. Sonra kaşlarını çattı, suratını astı. En sonunda, kibirini yenemeyip sırt çevirdi de: «Bu (Kur'an) dedi, olsa olsa (sihirbazlardan öğrenilip) nakledilen bir sihirdir. Bu, insan sözünden başka bir şey değil.» (Diyanet Vakfı Meali/21-25)

Hz. Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor:

"Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Kim (sihir maksadıyla) bir düğüm vurur sonra da onu üflerse sihir yapmış olur. Kim sihir yaparsa şirke düşer. Kim bir şey asarsa, o astığı şeye havale edilir."

Safiyye Bintu Ebî Ubeyd, Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın zevce-i pâklerinden naklen anlatıyor:

"Resülulah (aleyhissalâtu vesselam) buyurdular ki:

"Kim bir arrâfa (kâhine) gelir, bir şeyler sorar ve söylediklerine de (inanıp) onu tasdik ederse, kırk gün namazı kabul edilmez."

Hz. Aişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor:

"Hz. Peygamber (Aleyhissalâtu vesselâm)'e (yahudîler tarafından) sihir yapıldı. Öyle ki, Rasûlullah (Aleyhissalâtu vesselâm) yapmadığı bir şeyi yaptım vehmine düşüyordu. Bir gün benim yanımda iken Allah'a dua etti, sonra tekrar dua etti. Ve dedi ki:

"Ey Aişe, hissettin mi, sorduğum husustâ Allah bânâ fetvâ verdi?"

"Hangi hususta Ey Allah'ın Rasûlü?" dedim.

"İki kişi bana gelip, biri başucumda, diğeri de ayak tarafımda oturdu. Biri diğerine:

"Bu zâtın rahâtsızlığı nedir?" dedi. Öbürü:

"Büyüdür!" dedi. Önceki tekrar sordu:

"Kim büyüledi? " diğeri:

"Lebîd İbnu'l-Asâm adındaki Benî Züreykli bir yahudî" diye cevap verdi. Öbürü:

"Büyüyü neye yaptı?" dedi. Arkadâşı:

"Bir târâkla saç döküntüsüne ve bir de erkek hurmâ tomurcuğunun içine!" cevabını verdi. Diğeri:

"Pekalâ, şimdi nerede?" diye sordu. Arkâdaşı:

"Zervân kuyusunda!" cevâbını verdi."

Bunun üzerine Rasûlullah (âleyhissalâtu vesselâm) Ashâbından bir grupla birlikte (radıyallâhu anhüm) kuyuya gitti, ona baktı, kuyunun üzerinde bir hurma vardı. Sonra benim yanıma dönüp:

"Ey Aişe! Allah'a yemin olsun, kuyunun suyu sanki kına ıslatılmış gibi (bulanık) ve (o kuyu ile sulanan) hurmâ ağaçlarının başları da sanki şeytanların başları gibiydi!" dedi. Ben:

"Ey Allah'ın Resülü! Onu (kuyudan) çıkardın mı?" diye sordum.

"Hayır" dedi ve ilave etti:

"Bana gelince, Allah bana âfiyet lütfetti ve şifa verdi. Ben ondan halka bir şer gelmesine sebep olmaktan korktum!"

Rasûlullah onun gömülmesini emretti ve yere gömüldü"

Zeyd İbnu Erkam (radıyallâhu anh) anlatıyor:

"Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a sihir yapıldı. Bu yüzden günlerce hasta düştü.

Sonunda Cebrâil aleyhisselâm gelerek:

"Seni Yahudilerden bir adam sihirledi. Yaptığı sihir düğümünü falanca kuyuya attı" dedi.

Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Hz. Ali (radıyallâhu anh)'yi (bu maksatla oraya) gönderdi. Ali (radıyallâhu anh) düğümü oradan çıkarıp çözdü. (Sihir çözülünce) Aleyhissalâtu vesselâm, bağdan kurtulmuş gibi kendine geldi. Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bunu, o Yahudiye zikretmedi ve onun yüzünü de hiç görmedi."

 

 

 
 
Yansıtan: Hamdi Cenik
İstanbul - 25.10.2006
hamdicenik@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com