OSMANLICA
(Türkçe/Türkçe) Ansiklopedik Sözlük
www.selam.org
Sihr:
-(Sihir) Büyü,
gözbağcılık, büyücülük, hilekârlık.
- Aldatmak.
- Haktan
uzaklaşmak. Bâtıl şeyi hak diye göstermek.
- Lâtif ve dakik
olan şey. Büyü kadar te'siri olan şey.
- Şiir ve güzel
söz söyleme gibi, insanı meftun eden hüner. (Buna sihr-i
helâl da denir)
-Sebebi gizli
olan ince şey.
-Örf-i şer'îde
sihir: Sebebi gizli olmakla hakikatin hilâfına tahayyül
olunan, yaldızcılık, şarlatanlık, hilekârlık yolunda
cereyan eden herhangi bir şey. Bunda esrarengiz bir
surette bâtılı hak, hakkı bâtıl göstermek vardır.
Kehanet:
Gaibden haber
vermek.
Falcılık.
Kâhinlik etmek.
(İlâhi ihbârât-ı gaybiyyeye istinad etmeden, gaybdan
haber vermek ve falcılık ve kâhinlik etmek dinen
kat'iyyetle haramdır.)
BAKARA Sûresi -
103. Âyet
Evet! İman
edip de (büyü gibi günahlardan) sakınmış olsalardı,
elbette Allah tarafından verilecek bir mükafat çok
hayırlı olacaktı; bunu bir bilselerdi! (Elmalılı
Sadeleştirilmiş Meali-1)
YÛNUS Sûresi -
77. Âyet
Musâ, ya! dedi:
size hak gelince böyle mi diyorsunuz? Bu sihir mi?
Halbuki sihirbazlar
felâh bulmazlar.
(Elmalılı Orijinal Meali)
MÜDDESSİR Sûresi
- 24. Âyet
Sonra baktı.
Sonra kaşlarını çattı, suratını astı. En sonunda,
kibirini yenemeyip sırt çevirdi de: «Bu (Kur'an) dedi,
olsa olsa (sihirbazlardan öğrenilip) nakledilen bir
sihirdir. Bu, insan sözünden başka bir şey değil.»
(Diyanet Vakfı Meali/21-25)
Hz. Ebü Hüreyre
(radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Rasûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Kim (sihir
maksadıyla) bir düğüm vurur sonra da onu üflerse sihir
yapmış olur. Kim sihir yaparsa şirke düşer. Kim bir şey
asarsa, o astığı şeye havale edilir."
Safiyye Bintu
Ebî Ubeyd, Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın
zevce-i pâklerinden naklen anlatıyor:
"Resülulah
(aleyhissalâtu vesselam) buyurdular ki:
"Kim bir arrâfa
(kâhine) gelir, bir şeyler sorar ve söylediklerine de
(inanıp) onu tasdik ederse, kırk gün namazı kabul
edilmez."
Hz. Aişe
(radıyallâhu anhâ) anlatıyor:
"Hz. Peygamber
(Aleyhissalâtu vesselâm)'e (yahudîler tarafından) sihir
yapıldı. Öyle ki, Rasûlullah (Aleyhissalâtu vesselâm)
yapmadığı bir şeyi yaptım vehmine düşüyordu. Bir gün
benim yanımda iken Allah'a dua etti, sonra tekrar dua
etti. Ve dedi ki:
"Ey Aişe,
hissettin mi, sorduğum husustâ Allah bânâ fetvâ verdi?"
"Hangi hususta
Ey Allah'ın Rasûlü?" dedim.
"İki kişi bana
gelip, biri başucumda, diğeri de ayak tarafımda oturdu.
Biri diğerine:
"Bu zâtın
rahâtsızlığı nedir?" dedi. Öbürü:
"Büyüdür!" dedi.
Önceki tekrar sordu:
"Kim büyüledi? "
diğeri:
"Lebîd
İbnu'l-Asâm adındaki Benî Züreykli bir yahudî" diye
cevap verdi. Öbürü:
"Büyüyü neye
yaptı?" dedi. Arkadâşı:
"Bir târâkla saç
döküntüsüne ve bir de erkek hurmâ tomurcuğunun içine!"
cevabını verdi. Diğeri:
"Pekalâ, şimdi
nerede?" diye sordu. Arkâdaşı:
"Zervân
kuyusunda!" cevâbını verdi."
Bunun üzerine
Rasûlullah (âleyhissalâtu vesselâm) Ashâbından bir
grupla birlikte (radıyallâhu anhüm) kuyuya gitti, ona
baktı, kuyunun üzerinde bir hurma vardı. Sonra benim
yanıma dönüp:
"Ey Aişe!
Allah'a yemin olsun, kuyunun suyu sanki kına ıslatılmış
gibi (bulanık) ve (o kuyu ile sulanan) hurmâ ağaçlarının
başları da sanki şeytanların başları gibiydi!" dedi.
Ben:
"Ey Allah'ın
Resülü! Onu (kuyudan) çıkardın mı?" diye sordum.
"Hayır" dedi ve
ilave etti:
"Bana gelince,
Allah bana âfiyet lütfetti ve şifa verdi. Ben ondan
halka bir şer gelmesine sebep olmaktan korktum!"
Rasûlullah onun
gömülmesini emretti ve yere gömüldü"
Zeyd İbnu Erkam
(radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Rasûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm)'a sihir yapıldı. Bu yüzden
günlerce hasta düştü.
Sonunda Cebrâil
aleyhisselâm gelerek:
"Seni
Yahudilerden bir adam sihirledi. Yaptığı sihir düğümünü
falanca kuyuya attı" dedi.
Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Hz. Ali (radıyallâhu
anh)'yi (bu maksatla oraya) gönderdi. Ali (radıyallâhu
anh) düğümü oradan çıkarıp çözdü. (Sihir çözülünce)
Aleyhissalâtu vesselâm, bağdan kurtulmuş gibi kendine
geldi. Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bunu, o
Yahudiye zikretmedi ve onun yüzünü de hiç görmedi." |