Resulullah Efendimizin(SAV) Nisan ayının 20 sinde
dünyayı teşriflerini kutluyoruz.
Bu güzel anı, bu paha biçilmez müjdeyi bir annenin,
anneler annesinin, evrenin özünü yeryüzüne armağan eden
o büyük insanın; Hz.Amine’nin penceresinden izleyelim
istiyorum:
BİR GARİP ZİYARETÇİ
Hz. Amine, Resulullah’a(SAV) hamile iken, Recep ayında
tanımadığı bir kişi ziyaretine gelir:
-
Ya Amine, sen Alemlerin Efendisi, Ahir zaman Nebisi, Hz.
Muhammed’e (SAV) hamilesin. Allah mubarek etsin, diyerek
tebrik eder.
Hz. Amine:
- Sen kimsin tanıyamadım diye sorar.
O da ben Adem (AS) ım der.
Adem; safiyullah demektir. Saf, temiz, lekesiz,
anlamına gelir. Bir şeyin orjini, ilk hali gibi.
İşte bir kişi tasavvufa ilk adımını kendisine ayna
olabilecek bir veli ile karşılaşması neticesinde atar.
Özünün de tıpkı onun zuhurdaki saf, parlak ışığı gibi
saf olduğunu fark eder. Her ne kadar yüzlerce örtü ile,
değerler, yargılar, benlik ile kaplı olsa da aslının
ışığı kalp aynasına yansımış ve en öz nokta denilen
Gönül’den, Gönül’ü görmüştür.
NEBİLER KERVANI MEKKE’DE
Hz. Şit (as)
Şaban ayında, Amine’ye bir kişi daha gelmiş ve Hz.
Muhammed (SAV)’e hamileliğini tebrik etmiştir. Amine’ye
kendisinin Şit (AS) olduğunu bildirir.
Şit; karşılıksız verilen hediye, armağan, lutuf
anlamlarına gelir.
Özümüzde bir veli zat, Allah’ın saf ve temiz bir kulu
olunca, yani kişinin o aynaya bakışı safiyane ve
tertemiz ise; elbette ona, sayısız lutuf ve hediyeler
ihsan olunacaktır. Yine kendi enfüsündeki samimiyeti,
inancı ile. En büyük hediye; o basireti, o yeni bakış
açısını, belki de bakış açılarının özünü vermesidir.
Ahmed Hulusi’nin verdiği “K açısından açılan alemler”
örneğindeki noktasından seyir ile Allah ça bakabilmeyi
kişiye hediye etmesidir kamil bir üstadın. Zat’tan
alemleri seyir, enfüsündeki safi, samimi inancın
getirisidir; sıfatiyla, esmasıyla, efaliyle.
Hz. İdris (as)
Amine’nin hamileliğinin üçüncü ayı olan Ramazan ayı
girince tebrik için bir kişi daha geldi.O da İdris (AS)
dır.
Elbise biçip dikmesiyle tanıdığımız bu nebinin halinin
salikteki zuhuru ise; yeni bir elbiseye bürünmektir.
Esma talimi denen yepyeni özelliklerle donatılmasıdır.
Bunu da Kamil bir Zat’ın işin ruhunu üflemesi yani
öğretmesi olarak düşünebiliriz.
Ramazan ayı geldiğinde tüm müminlerin de öze
yönelimlerinin artması ile beraber; hayat bulup tüm
dünyanın ruhunda da canlanma oluşması gibi..Nebat,
hayvan,insan ve tüm canlı şuurun yenilenmesi de belki
afakta seyrimizde görebildiklerimiz.
Hz. Nuh (as)
Amine’nin dördüncü hamilelik ayı olan Şevval ayına
gelince, Nuh(AS). tebriğe gelmiştir. Nuh, necata
erdiren, kurtuluşa kavuşturan bir resuldür.
Nuh (A.S) gemisine binen 80 bin erkek ve dişi çiftlerden
canlı varlıkları nasıl tufandan kurtardı ise, kişi de
kendisinde tufan oluşturup sürekli tazyik yapan
genlerden ve yaşamda öğrenilenlerle gelen
şartlanmalar,değer yargıları ve bu değer yargılarının
vehimle yaptığı karışıklık neticesi oluşturduğu
duygulardan yine özüne yönelimiyle kurtulabilir..Nasıl
ki soru ilmin yarısı ise diğer yarısı yani çifti sorunun
cevabıdır. Bu her soru ve her manada aynıdır.
Yöneldiğimiz üst bilincimiz olan Zat, sorunumuza cevap
verir ve soru da cevap ta anlam yolcuları olarak
kuantsal gemide yani düşünce hızında birleşerek, efal
boyutumuza taşınarak tek anlam oluşturur. Özümüzdeki Zat
, olumlama, doğrulama ve düzeltip uyumlandırma
işlevinde bizim mana boyutumuzun çifti olan düşünceyi
açığa çıkartır.
Hz. Hud (as)
Hamileliğin beşinci ayı Zilkade ayında, Hud (A.S).
tebriğe gelmiştir. Ad kavminin özelliği yüksek yerlere
sütunlar ve sanat eserleri yaparak ölümsüzlüğü
bulacaklarına inanmalarıydı.
Hud; büyüklük, yücelik anlamlarına gelir. Bir tarafta
asli, özden gelen bir ölümsüzlük, yücelik , bir tarafta
madde ile ölümsüz olma isteği. Benliğimize ait olan
taşlaşmış, kalıplaşmış, kişilik vehmi veren türlü
özelliklerimiz hakikate dönüştüğünde gerçek yüceliğin
kullukta olduğunu anlarız.
Hz. İbrahim (as)
Amine’nin hamileliğinin altıncı ayı olan Zilhicce ayında
da, İbrahim (A.S) tebriğe gelmiştir. İbrahim Halilullah
yani Allah’ın dostu demektir. Tevhidin babasıdır.
Gerçekten tüm samimiyetimizle bir Zat ı dost
bilebilirsek, bir görebilirsek, yaşamımızda tevhid sırrı
da bu vesile ile açılır. O nun eliyle bilincimizdeki tüm
putları kırarız İbrahim(AS) gibi.
Hz. İsmail (as)
Hamileliğin yedinci ayı olan Muharrem ayında da, İsmail
(A.S). tebriğe geldi. Hz. Muhammed İsmail (A.S) soyundan
gelmektedir. İsmail özümüzde bulunan ama henüz açığa
çıkmamış olan Hakikati Muhammedi bilincidir.
İsmail’in teslimiyeti ve kurbiyyeti; Allah tan ayrı var
sandığımız ‘ben’ liğin, gerçekte hiçbir zaman
varolmadığını anlayıp hissetmek suretiyle ‘benlik’
kavramını kurban etmektir. Ben liğini kurban
edebilen Gönül Kabe’sini inşa eder. Teslmiyetini
gösterdiği ,kendisine ayna olmuş,İbrahim (AS) gibi tüm
ümmetleri noktasındaki rahimiyetten üreten o mahal ile.
Hz. Musa (as)
Amine’nin hamileliğinin sekizinci ayı olan Safer ayında
Musa (A.S) tebriğe gelmiştir. Musa (A.S) Kelamullah,
Allahın kelamı demektir. Nefsteki Firavun bilinci
mülhime denizinde boğulup,Musa nın hakikati kişide
zahir olunca bu halde kişiden bizatihi konuşan, Allah
olacaktır velayetiyle. Ama yine Tur i Sina olan öz
bilincinden okuyabildikleri kadar.
Hz. İsa (as)
Hamileliğin dokuzuncu ve sonuncu ayı olan, R. Evvel
ayında da İsa(A.S) gelmiştir. İsa Ruhullah’tır.
Yaşadığı birçok olumsuz durumda Meryem’in susup ta özü
olan saf ruhun konuşması gibi bizim de hallerimiz ve
ahlakımız enfüsümüzdeki Ahmed in dile gelişi olacak İsa
‘mız zuhur ettiği vakit. Özünün ahad olan sonsuz
sınırsız bir yapı olduğunu fark eden bilinç , ruhundaki
kudret ile açığa çıkacaktır.
Hamilelik devresi gibi biz de seyri süluk ettiğimizde ,
kendi özümüze doğru derinlemesine girdiğimizde
gönlümüzde Muhammedi bilinç doğmuş olur. Nisan ayının 20
si gibi baharın gelişini bekliyoruz. Doğumumuz
kolaylıkla ve her boyuttaki teslimiyetimizle olsun .. |