mevsol.gif (323 bytes)

mevsag.gif (324 bytes)

ASLAN - TİLKİ VE EŞEK (ikinci bölüm)

Tilki dedi ki:
- A padişahım, kavga zamanında neden sabretmedin? Neden yanına kadar gelmesini beklemedin? İyice yaklaştığında küçük bir saldırışla üstün gelirdin. Acele; şeytanın hilesi, sabır ve önlem; Allah'ın lütfudur.

Aslan dedi ki:
- Bu derece kuvvetsiz kaldığımı zannetmiyordum. Az çok gücüm vardır sanmıştım. Fakat açlık o kadar şiddetli ki, sabrım da kayboldu aklım da. Elinden gelirse bir kere daha onu baştan çıkar, kandır buraya getir. Sana pek minnettar kalırım.

Tilki:
- Tamam, dedi. Allah yardım eder de basiretini bağlar, çektiği korkuyu unutursa ne ala. Bu da onun eşekliğinden uzak değildir. Lâkin; onu kandırırda buraya getirirsem, sakın acele edip, emeklerimi zayi etme.

Aslan dedi ki:
- Evet, anladım ki, bedenimde fer kalmamış, pek halsizim. Eşek tamamiyle yaklaşmadıkça yerimden bile kımıldamam. Kendimi uyur gösteririm.

Tilki yola düştü. "Allah'ım yardım et bana da , eşeğin aklını gaflet bürüsün. Şimdi o tövbeler etmiştir, herkese kanmamak için söz vermiştir kendi kendine. Onun ahdını ve tövbesini hilelerimle bozayım..." diye dua etti, planlar hazırladı. Eşeğin yanına ulaştı.

- Senin gibi dosttan çekinmek gerek. Ben ne yaptım ki sana, alıp ejderhanın yanına götürdün? Bana kinlenmene sebep neydi? Kendisine hiç zararı olmayanı akrebin sokması, yahut şeytan gibi... Adem ona ne bir zarar vermiş, ne de  bir haksızlıkta bulunmamıştı.. Ama yaratılışı öyle olmasını gerektirmişti. Senin yaratılışındaki kötülük ve hile tohumu gibi, dedi eşek, içini boşalttı.

Tilki dedi ki:
- O bir büyü, bir tılsımdı. Senin gözüne aslan göründü. Yoksa ben, beden bakımından senden daha zayıfım, böyle olduğu halde gece gündüz oralarda dolaşır, rızkımı temin ederim. Eğer öyle bir tılsım yapmasalar herkes oralara koşar, nefaseti kaybolurdu. Ben seni uyaracaktım, "aslan suretinde bir şey görürsen korkma sakın, o bir sihirdir" diyecektim ama, haline acıdığımdan bunu söylemek aklımdan çıktı.

Eşek dedi ki:
- Haydi oradan ey düşman!.. Çekil karşımdan da senin çirkin suratını görmeyeyim. Hangi yüzle geliyorsun karşıma?.. Çayıra götüreceğim diyerek apaçık düşmanlık ettin bana. Azrail'i  gözlerimle gördüm, yalan söyleyip , hâlâ beni kandırmaya çalışıyorsun. Eşeğim, ama benim de canım var, nasıl feda edebilirim?..  Ahd ettim; kimsenin vesvesesine kanmamak için  Allah'tan yardım diledim. O da ayağımın bağını çözdü, uzaklaşabildim oradan. Yoksa o erkek aslan bana ulaşsaydı, ne olurdu halim?. Yine o aç aslan hileyle seni bana yolladı, değil mi?.. Herkesin muhtaç olduğu, ancak kendisi ihtiyaçtan uzak Allah'ın zatına yemin olsun ki; kötü yılan bile, kötü arkadaştan daha iyidir. Çünki kötü yılan insanın yalnız canını alır, kötü arkadaş insana cehennemi durak yapar. Gönül arkadaşının huyunu kapar. Bil ki ey kötü arkadaş; akıl sarhoş bile olsa, zümrüt gibidir.

Tilki dedi ki:
- Her ne kadar adım kötüye çıkmışsa da, ben hiç kötü biri değilim. O gördüğün aslan değil, tılsımdı. Vehimle gelen hayalleri küçümseme. Bu hayal suretleri Halil'e bile zarar verdi. Tevil incisini delen bu zat; ayı, yıldızı görünce: "İşte bu benim rabbimdir" demedi mi?.. O bu duruma düşerse, eşek ne hale gelir, onu da sen hesap et!.. O vehim gemisine binen niceleri helak oldu!.. Bunların en aşağısı da akıllı ve filozof Fir'avn değil miydi?.. Bu hayal yüzünden din ehli, yetmiş iki fırka olmadı mı?.. Bu vehim ve hayallerden ancak yakîn ehli kurtulabilir.
Tilki saydı döktü, eşek direndi, karşı koydu. Ama aklının bir köşesinde hep açlık vardı. Sabrı gittikçe zayıfladı. Tutsağı olduğu açlık canına tak dedi: "Hile olsa bile, say ki öldüm... Bari bu açlık azabından kurtulurum ya!.. Yaşamak bu ise, ölüm daha yeğdir benim için..." diye düşündü. Hani, Nebinin: "Az kaldı ki yoksulluk, küfür olayazdı..." dediği noktada, ikilem içerisinde; açlık karşısında belki ölüm, küçük bir umut; tilkinin dedikleri otlarla dolu, tehlikelerden azade çayırlıklarda mutlu bir yaşam. Tövbesini bozdu.

Hırs; insanı kör ve ahmak yapar, bilgisiz bir hale sokar, ölümünü de kolaylaştırır. Halbuki eşekler için ölüm kolay değildir. Çünki ebedi bir canları yoktur. Ecelleri cüretlerinden ve ahmaklıklarındandır. Açlık padişahlığından, imtilaya yöneliş ahmaklık değil de nedir?..  Açlık; kuvvetlensinler, aslan kesilsinler diye Allah haslarına verilmiştir.
Tilkicik eşeği ta aslanın yanına kadar götürdü. Aslan, eşeği paramparça etti, yedi. Hem yoruldu, hem susadı. Su içmek için kaynağa gitti. Bunu fırsat bilen kurnaz tilki, hemencecik eşeğin ciğeri ile yüreğini yedi. Su içip dönen aslan arandı, eşeğin ne ciğeri vardı, ne de yüreği. Tilkiye dönerek:
- Bunun ciğeri nerede, yüreğine ne oldu?.. diye çıkıştı. Zira, bu iki uzvu çok severdi.

Tilki dedi ki:
- Onda yürek yahut ciğer olsaydı, kıyameti görüp, korkuyu tatmış, güçlükle kaçabilmişken, ikinci defa senin yanına gelir miydi?..

Mesnevi:5.Cilt-Sayfa:191-..........-236

ANASAYFA