|
ASLAN
- TİLKİ VE EŞEK (ikinci bölüm)
Tilki dedi ki:
- A padişahım, kavga zamanında neden sabretmedin? Neden yanına
kadar gelmesini beklemedin? İyice yaklaştığında küçük bir saldırışla
üstün gelirdin. Acele; şeytanın hilesi, sabır ve önlem; Allah'ın
lütfudur.
Aslan dedi ki:
- Bu derece kuvvetsiz kaldığımı zannetmiyordum. Az çok gücüm
vardır sanmıştım. Fakat açlık o kadar şiddetli ki, sabrım da
kayboldu aklım da. Elinden gelirse bir kere daha onu baştan çıkar,
kandır buraya getir. Sana pek minnettar kalırım.
Tilki:
- Tamam, dedi. Allah yardım eder de basiretini bağlar, çektiği
korkuyu unutursa ne ala. Bu da onun eşekliğinden uzak değildir. Lâkin;
onu kandırırda buraya getirirsem, sakın acele edip, emeklerimi zayi
etme.
Aslan dedi ki:
- Evet, anladım ki, bedenimde fer kalmamış, pek halsizim. Eşek
tamamiyle yaklaşmadıkça yerimden bile kımıldamam. Kendimi uyur gösteririm.
Tilki yola düştü.
"Allah'ım yardım et bana da , eşeğin aklını gaflet bürüsün.
Şimdi o tövbeler etmiştir, herkese kanmamak için söz vermiştir
kendi kendine. Onun ahdını ve tövbesini hilelerimle bozayım..."
diye dua etti, planlar hazırladı. Eşeğin yanına ulaştı.
- Senin gibi
dosttan çekinmek gerek. Ben ne yaptım ki sana, alıp ejderhanın yanına
götürdün? Bana kinlenmene sebep neydi? Kendisine hiç zararı
olmayanı akrebin sokması, yahut şeytan gibi... Adem ona ne bir
zarar vermiş, ne de bir haksızlıkta bulunmamıştı.. Ama
yaratılışı öyle olmasını gerektirmişti. Senin yaratılışındaki
kötülük ve hile tohumu gibi, dedi eşek, içini boşalttı.
Tilki dedi ki:
- O bir büyü, bir tılsımdı. Senin gözüne aslan göründü.
Yoksa ben, beden bakımından senden daha zayıfım, böyle olduğu
halde gece gündüz oralarda dolaşır, rızkımı temin ederim. Eğer
öyle bir tılsım yapmasalar herkes oralara koşar, nefaseti
kaybolurdu. Ben seni uyaracaktım, "aslan suretinde bir şey görürsen
korkma sakın, o bir sihirdir" diyecektim ama, haline acıdığımdan
bunu söylemek aklımdan çıktı.
Eşek dedi ki:
- Haydi oradan ey düşman!.. Çekil karşımdan da senin çirkin
suratını görmeyeyim. Hangi yüzle geliyorsun karşıma?.. Çayıra
götüreceğim diyerek apaçık düşmanlık ettin bana. Azrail'i
gözlerimle gördüm, yalan söyleyip , hâlâ beni kandırmaya çalışıyorsun.
Eşeğim, ama benim de canım var, nasıl feda edebilirim?.. Ahd
ettim; kimsenin vesvesesine kanmamak için Allah'tan yardım
diledim. O da ayağımın bağını çözdü, uzaklaşabildim oradan.
Yoksa o erkek aslan bana ulaşsaydı, ne olurdu halim?. Yine o aç
aslan hileyle seni bana yolladı, değil mi?.. Herkesin muhtaç olduğu,
ancak kendisi ihtiyaçtan uzak Allah'ın zatına yemin olsun ki; kötü
yılan bile, kötü arkadaştan daha iyidir. Çünki kötü yılan
insanın yalnız canını alır, kötü arkadaş insana cehennemi
durak yapar. Gönül arkadaşının huyunu kapar. Bil ki ey kötü
arkadaş; akıl sarhoş bile olsa, zümrüt gibidir.
Tilki dedi ki:
- Her ne kadar adım kötüye çıkmışsa da, ben hiç kötü biri değilim.
O gördüğün aslan değil, tılsımdı. Vehimle gelen hayalleri küçümseme.
Bu hayal suretleri Halil'e bile zarar verdi. Tevil incisini delen bu
zat; ayı, yıldızı görünce: "İşte bu benim rabbimdir"
demedi mi?.. O bu duruma düşerse, eşek ne hale gelir, onu da sen
hesap et!.. O vehim gemisine binen niceleri helak oldu!.. Bunların en
aşağısı da akıllı ve filozof Fir'avn değil miydi?.. Bu hayal yüzünden
din ehli, yetmiş iki fırka olmadı mı?.. Bu vehim ve hayallerden
ancak yakîn ehli kurtulabilir.
Tilki saydı döktü, eşek direndi, karşı koydu. Ama aklının bir
köşesinde hep açlık vardı. Sabrı gittikçe zayıfladı. Tutsağı
olduğu açlık canına tak dedi: "Hile olsa bile, say ki öldüm...
Bari bu açlık azabından kurtulurum ya!.. Yaşamak bu ise, ölüm
daha yeğdir benim için..." diye düşündü. Hani, Nebinin:
"Az kaldı ki yoksulluk, küfür olayazdı..." dediği
noktada, ikilem içerisinde; açlık karşısında belki ölüm, küçük
bir umut; tilkinin dedikleri otlarla dolu, tehlikelerden azade çayırlıklarda
mutlu bir yaşam. Tövbesini bozdu.
Hırs; insanı
kör ve ahmak yapar, bilgisiz bir hale sokar, ölümünü de kolaylaştırır.
Halbuki eşekler için ölüm kolay değildir. Çünki ebedi bir
canları yoktur. Ecelleri cüretlerinden ve ahmaklıklarındandır. Açlık
padişahlığından, imtilaya yöneliş ahmaklık değil de nedir?..
Açlık; kuvvetlensinler, aslan kesilsinler diye Allah haslarına
verilmiştir.
Tilkicik eşeği ta aslanın yanına kadar götürdü. Aslan, eşeği
paramparça etti, yedi. Hem yoruldu, hem susadı. Su içmek için
kaynağa gitti. Bunu fırsat bilen kurnaz tilki, hemencecik eşeğin
ciğeri ile yüreğini yedi. Su içip dönen aslan arandı, eşeğin
ne ciğeri vardı, ne de yüreği. Tilkiye dönerek:
- Bunun ciğeri nerede, yüreğine ne oldu?.. diye çıkıştı. Zira,
bu iki uzvu çok severdi.
Tilki dedi ki:
- Onda yürek yahut ciğer olsaydı, kıyameti görüp, korkuyu tatmış,
güçlükle kaçabilmişken, ikinci defa senin yanına gelir miydi?..
Mesnevi:5.Cilt-Sayfa:191-..........-236
|