AYININ
VEFASI
Bir
yiğit giderken kulağına garip , canhıraş sesler erişti. O tarafa
yöneldi. Ejderhanın bir
ayıyı yakalamış olduğunu gördü.
Âlemde
mazlumların seslerini her yerden işiten , düşkünlere yardımcı
erler vardır. Muhabbetin , adaletin , rahmetin ta kendileridir!... Su
, neresi alçaksa oraya akar ya!..
Onlar da nerede bir dert varsa orada bitiverir , deva olurlar.
Hile
ile babayiğitlik birleşti , o yiğit kişi ejderhayı alt edip öldürdü.
Ayı kurtulunca sıkıntısından , Eshab-ı Kehf’in
köpeği gibi peşine takıldı. Ayrılmadı yanından , arkasından
. Günün birinde yiğit hastalandı . Ayı gönül verdiğinden bırakmadı
, beklemeye başladı baş ucunda.
Birisi yanına uğradı , halini hatırını sordu , ekledi :
-Kardeş
bu ayıyla ne işin var ?
Yiğit
, ejderha hikayesini nakletti . Adam da :
-Ahmağın
dostluğu düşmanlıktan beterdir. Ayıya sakın güvenme.
Neye mal olursa olsun , yanından uzaklaştır , dedi.
Yiğit
dedi ki :
-Vallahi
sen bunu hasedinden söylüyorsun!... Yoksa sen ayıya ne bakıyorsun
?... Sevgilisine bak!...
-Ahmakların
sevgisi aldatıcı olur. Bil ki , benim bu hasedim , onun
sevgisinden iyidir. Gel benimle bir ol , o ayıyı def et , sür
gitsin!... Hemcinsini bırakıp ta ayıya güvenme , dediyse de , yiğit
:
-Git
hasetçi herif , git kendi işine bak!... dedi.
Adam
:
-İşim
buydu ama sana nasip değilmiş. Bil ki ben bir ayıdan daha aşağı
değilim ki!... Başına bir şey gelecek diye içerim titriyor. Bırak
onu da eşin , dostun ben olayım.
Bu
sözler yiğidin kulağına girmedi. Su-i zan kabul etti. Ayının
elini tuttu, adamın elini bıraktı. Adam da :
-Senin
aklın başında değil , gidiyorum
dedi .
Yiğit
:
-Git.
Benim kaydımda kalma. Boşboğaz herif. Bir daha da öyle bilgiçlik
satma , dedi.
Adam
:
-Ben
senin düşmanın değilim. Peşimden gelirsen kendine lütfetmiş
olursun , dediyse de , yiğit :
-Beni
bırak , işine git!... Uykum geldi artık , dedi.
Adam
son bir ümitle :
-Yahu
, ne olur , bir dosta uy da , akıllı birisinin himayesinde , bir
dostun civarında uyu , dedi.
Babayiğit
o adamın ısrarından sıkıldı
, kızdı , yüzünü çevirdi kendi kendine söylendi :
-“Bu
galiba ya bir katil , bana kastetmeye
geldi. Yahut da bir şeyler umuyor... Dilenci , külhani kılıklı
herif!... Belki de
bu ayıyla beni korkutma hususunda önceden arkadaşlarıyla
bahse girişmiş olmalı!... “
İçinin
kötülüğünden aklına iyi bir şey gelmiyordu. Ayıyla aynı
cinstenmiş gibi , bütün hüsnü zanları ona idi.
Nihayet
adam kızarak ve içinden “lâhavle”
çekerek ahmağı bırakıp giderken
içinden söyleniyordu :
-“Benim
ona ciddiyetle nasihat vermemden , üstüne düşmemden gönlünde ki
hayalleri arttı. Büsbütün vehimlendi. Demek ki , nasihat yolu
kapandı !...” dedi.
Adam
uyudu. Ayı baş ucunda sinekleri kovalamaktaydı. Kovalanan sinek kalkıyor , havada bir daire çizdikten sonra
gelip yine yiğidin yüzüne konuyordu.
Ayı sineğe kızdı , gitti dağdan kocaman bir taş alıp
geldi. Sinek yine yüzde duruyordu.
O kocaman değirmen taşını
kaldırdı , sineği öldürmek için bütün gücüyle indirdi
yiğidin suratına. Taş
uyuyan adamın suratını paramparça etti. Bu mesele de âleme yayıldı.
Mesnevi
: 2. Cilt - Sayfa : 148 - ....- 163
Hamdi CENİK/İSTANBUL
|