mevsol.gif (323 bytes)

mevsag.gif (324 bytes)

DAVUT (a.s.) 'ın HÜKMÜ - 2.Bölüm

Öküz sahibi :

- Bu nasıl hüküm, bu nasıl adalet?... Benim için yeni bir şeriat mı kuracaksın?.. Adalet âleme yayılıp ; yer gök hükümlerinle güzel kokular sürünmüşken, kör köpeklere dahi bu sitem yapılmadı. Bu tecavüzden , bu cefadan taş bile hararetlendi de yarıldı. Ey ahali!... Gelin de görün zulmü, diye bağırıp çağırmaya başladı.

Davut a.s.:

- A inatçı ; bütün malını mülkünü hemencecik ona bağışla. Yoksa bak, sana söylüyorum, işin sonu fena olur. Yaptığın  zulüm ve cefa meydana çıkar, dedi.

Öküz sahibi bu sözler üzerine başına topraklar serpip, elbiselerini yırtarak haykırıyor, bir yandan da Davut a.s. ‘ ı kınıyordu:

- Her an zulmünü artırıp durmaktasın!..

Davut a.s. , öküz sahibine tekrar seslendi:

- Ey bahtı körleşmiş herif!.. Madem ki talihin yok, gayri yavaş yavaş karanlıklar basmaya başladı. Senin gibi bir eşeğe , çerçöple saman bile yazık. Öyle olduğu halde yine baş köşeyi gözetmektesin. Yürü... çocukların, karın da onundur , onun  kulu kölesidir artık. Daha fazla söylenme!...

Davacı iki eline aldığı taşlarla göğsünü yumruklarken, bir yandan da bir aşağı, bir yukarı koşup dövünmekteydi.  Davacının gönlünde olanları bilmediklerinden halk ta Davut a.s. ‘ ı kınamaya başladılar.

Davut a.s. halka dönerek dedi ki:

- Dostlar, gayri o gizli şeyin meydana çıkma zamanı geldi. Hepiniz kalkın şehirden dışarı çıkalım,  filanca ovada büyük bir ağaç vardır... hani dalları çok,  kol, budak salıverip geniş alanları kaplayan o ağaç yokmu?... İşte o ağcın kökünden bana kan kokuları gelmekte. Gidelim de o sırrı öğrenelim birlikte.  Bu kötü herif efendisini o ağacın altında öldürüp , suç aletiyle birlikte gömmüştür. Allah’ın Hilm’i, Settar’lığı bunu şimdiye kadar örttü. Fakat bu kaltaban hiç şükretmedi. Efendisinin çocuklarına bayramlarda, nevruzlarda hiç bir şey göndermedi. O yoksulların hallerini sormak şöyle dursun, semtlerine dahi uğramadı. Şimdi de bu mel’un herif bir öküz için onun oğlunu yere vurmakta.  Günahının perdesini kendi kaldırıyor, yoksa Allah suçunu örtüyordu. Kâfir olsun, fasık olsun , herkes kendi perdesini kendi yırtar...

Halk şehirden çıkıp o ağacın altına gelince Davut a.s. dedi :

- Şu zalimin önce ellerini bağlayın da, suçunu meydana çıkarıp, bayrağı ovaya dikelim .

Sonra da davacı öküz sahibine (!!!)  dönerek :

- Ey köpek!... Sen bu adamın atasının kölesi iken , onu öldürdün , kanına girdin. Efendini öldürünce malını mülkünü zapt ettin, şimdi karın olan o kadın dahi onun cariyelerinden idi.   Ondan erkek, dişi ne doğduysa hepsine mirasçı bu adamdır. Çünki sen bir kölesin ... çalışıp çabalarsın, eline geçen onundur. Şeriat mı aradın?... Al sana mükemmel bir şeriat!. Sen efendini zari zari ağlatarak öldürmek  isterken, o sana yalvarıyor :

-”Aman yapma, etme ne olursun!...” diye yakarmaları duvar olmuş kulağına çarpıyordu.  Gördüğün hayalin korkusuyla kestiğin adamcağızın başıyla beraber suç aletin olan bıçağı da beraberce toprağa gömdün. İşte baş da, bıçak ta şuracıkta gömülü. Hatta o bıçakta da kendisinin adı işlenmiştir. Haydi, kazın bakalım şurayı, dedi , Davut a.s.

Yeri kazdılar, bıçağı da bulup çıkardılar, kesik başı da!... Halka bir velveledir düştü. Zanlarının utancı hem yüzlerinde, hem kalplerindeydi.

Ondan sonra öküzü kesene seslendi Davut a.s. :

- Gel buraya hak  sahibi sensin. Bu yüzü karadan hakkını al , dedi.

Daha sonra aynı bıçakla o adamın da öldürülerek kısas edilmesini emretti.

Nefsini öldür de, âlemi dirilt.   Nefis; efendisini öldürmüştür, sen onu kendine kul, köle yap!.. Kendine gel!. Öküzü dava eden senin nefsindir , vehmî benliğindir!...  Kendisini efendi yerine koymuştur, ululuk taslamaktadır.
Öküzü öldüren ise akıldır. Akıl daima Hakk’tan zahmetsiz rızıklar ister. 

Peki... onun zahmetsizce rızıklanması neye bağlıdır?

Kötülüğün aslı olan öküzün öldürülmesine!...

Zahmetsiz rızık nedir?..

Nebi ve Resullerin rızıklarıdır. Bu da öküzün öldürülmesine bağlıdır. Yani hazine öküzün içindedir. Yerleri kazıp hazine aramak beyhude emektir...

Mesnevi:3. Cilt - Sayfa:187-......-205
Düzenleyen: Hamdi Cenik

ANASAYFA