mevsol.gif (323 bytes)

mevsag.gif (324 bytes)

KOKU

O takva sultanı Bayezid; bir gün dervişleriyle sahradan geçerken ansızın Rey civarında Harkan taraflarından bir koku geldi. İştiyaklı bir feryat çekti, rüzgarın getirdiği kokuyu alırken. Âşıkçasına kokladı, adeta ruhu rüzgardan şarap tatmaktaydı. Buzlu su ile dolu testinin dışında ter gibi sular peydahlanır... O havadandır, yoksa testinin dışına su sızmaz. Koku getiren rüzgar, onu su haline getirmiştir de, işte onun gibi su da; Bayezid’e, halis şarap haline gelmişti!.. Bayezid’de sarhoşluk halleri görününce bir müridi ona gelip dedi ki:

- Beş duyguyla, altı yönden dışarı olan şu hoş hal nedir? Yüzün kimi zaman kızarmakta, kimi zaman sararmakta, gâh da ağlamakta.... bu ne hal, nedir bu müjde?.. Koklayıp duruyorsun ama, görünürde gül yok!.. Belli ki, bu gayb aleminden, hakiki güllerin açtığı gül bahçesinden!..  Her an gayb aleminden mektuplar, haberler alan er; Yakup gibi sana da bir Yûsüf’den şifa kokuları erişmekte. Bize de o testiden bir katra dök... bize de o gül bahçesinden bir kokucuk anlat!..

Bayezid dedi ki:
- Şaşılacak bir koku geldi bana. Rasulullaha Yemen’den gelen koku gibi!.. “Seher yelinin eliyle bana Yemen’den Üveys’den Hakk kokuları geliyor..” demişti ya?.. Onun gibi işte .. Bu taraftan bir dostun kokusu gelmekte, bunca yıldan sonra, bu köyden bir padişah doğacak!.. Otağını göklere kuracak, yüzü Hakk bahçelerindeki güllerin tesiriyle gül rengine dönecek, makam ve rütbe bakımından benden üstün olacak.

Dediler ki:
- Adı ne olacak?
- Ebulhasan , dedi. Onun şeklini,kaşının, çenesinin özelliklerini anlattı. Huylarını, manevi sıfatlarını, ruhunu, yolunu, yerini her bir şeylerini sıraladı ve ekledi:
- Hasan benim dervişim  ve ümmetim olur... Her sabah mezarımda benden ders alır!...

Bayezid’in tayin ettiği zamanı yazdılar ..  Ve o zaman gelince de o padişah doğdu, ama Bayezid’in ölümünden yıllar sonra, söylenen tüm özelliklerle birlikte!...

Hasan Harkanî dedi ki:
- Ben de şeyhi rüyamda gördüm, o sözü ruhundan duydum.
Her sabah mezarına yüz tutar, ta kuşluk çağına kadar huzurunda dururdu. Bir şeyhin huzuruna çıkar gibi o mezarın başına gelir, yahut da sözsüz olarak müşkülleri hallolurdu.

Yine bir gün kutlulukla  o mezarın başına geldi ; yeni kar yağmış, mezarlar kat kat karlarla örtülmüştü. Gamlandı!.. Derken... o diri şeyhin mezarından ses geldi:
- Buradayım, bana gel diye çağırıp durmaktayım seni!... Kendine gel, sesime koş, bu yana seğirt!.. Âlem karla dolsa da benden yüz çevirme!..

O gün Ebulhasan’ın hali düzeldi, önceden duymuş olduğu şaşılacak haller, o gün kendisinden zuhur etti!...

Mesnevi:4.Cil. Sayfa:147-...157

ANASAYFA