|
MECNUN
-1-
Mecnun ayrılığın derdinden, kavuşma özleminin ateşinden
hastalanmış, kendinden geçmişti adeta. Boğazı şişmiş, şişkinliğin
zorlamasıyla da tutulmuştu. Tedavi için hekim geldi, muayene etti,
gördü ki; damarı yarıp kan almaktan başka çare yok!. Kanı
uzaklaştırmak için da hacamat etmek lazım. En usta hacamatçıyı
aradılar, bulup getirdiler. Mecnun'un kolunu bağladılar, tam damarı
yaracakları zaman hacamatçıya haykırarak:
- Paranı
al, git!. Hacamat etme!. Bırakın bu köhnemiş bedenimi, ölürsem
öleyim, dedi.
Hacamatçı
dedi ki:
- Bundan
ne korkuyorsun? Sen ki, kükremiş aslandan bile korkmazsın!.
Geceleyin; aslan, kurt, ayı ve bir çok yaban hayvanı çevrene saf
olurlar da, sende aşk ve vecdden başka bir şey görmezler!. Senden
insan kokusu almazlar!. Kurt, ayı, aslan bile artık aşk nedir
biliyor da, aşktan kör olan kişi ise köpekten de aşağıdır! Köpekte
aşk olmasaydı; Ashabı Kehf'in köpeği kalp erbabını arar mıydı
hiç? Bilinmez ama, âlemde onun cinsinden çok köpekler vardır.
Sen ise, kendi cinsinden olandan bile bir koku almadın, artık
koyunla kurttan aşk kokusunu nasıl alacaksın? Bilirsin ki aşk
olmasaydı varlık olmazdı!. Nasıl olur da; ekmek gelip senin vücudunda
kalırdı?.. Neden; ekmek varlığına katıldı?.. Sebep; aşk ve
istektir!.. Yoksa, ekmeğin can olabilmesi mümkün olur muydu hiç?..
Aşk; ölü ekmeği can haline getirmekte, fani olan canı ise,
ebedileştirmekte!..
Mecnun
dedi ki:
- Ben
yaradan korkmuyorum hacamatçı!.. Bilirsiniz ki sabrım dağlardan
dahi fazladır!.. Hatta, yarasız durmaya tahammülüm yoktur,
yaralara aşıkım, koşa koşa giderim onlara!.. Lâkin, vücudum
Leyla ile doludur. Korkarım ki beni hacamat ederken Leyla'yı
yaralarsınız!.. Gönlü aydın olan akıllı kişi bilir ki; benimle
Leyla arasında bir fark yoktur!..
Mesnevi:5.Cilt- Sayfa:164-165
|