|
MECNUN
-3-
Mecnun
; bir köpeğin etrafında dönüp dolaşıyor, onu öpüyor, okşuyor,ululayıp
, ağırlıyor, saf şekerden şerbetler içiriyordu. Üzerine vazife
olmayan işlere burnunu sokmayı adet edinen biri yanına gelerek dedi
ki:
-
A ham Mecnun!.. Şu yapmakta olduğun şey delilik ve sersemlikten
ibarettir. Köpeğin ağzı daima pis şeyleri yer. Ardını bile
diliyle temizler.
Köpeğin ayıplarını bir hayli saydı, döktü. Zaten
ayıp gören ; gayb âleminin kokusunu bile alamaz!...
Mecnun
dedi ki:
-
Sen baştan başa sûretten, cisimden ibaretsin. Gel, bir de benim gözümle
bak!..Bu köpek , bence Hakk’ın çözülmez bir tılsımıdır. Bu
köpek; Leylâ’nın mahallesinin bekçisidir. Himmetine bak,gönlüne,
canına, irfanına dikkat et ki neresini seçmiş, neresini yurt
edinmiş?.. O benim mağaramın yüzü kutlu köpeği, hatta o benim
derttaşım , gamdaşım!... Onun mahallesinde yurt tutan köpeğin
ayağının bastığı toprak bile ulu aslanlardan yeğdir. Ey köpeklerine
aslanların köle olduğu sevgili; anlatmaya imkan yok ki!... Sus
vesselam!.
Dostlar
: Sûretten geçerseniz , her yer sizin için cennettir ;gül bahçesi
içinde, gül bahçesidir. Sûretini kırdın, yaktın mı ; her şeyin
sûretini kırmayı öğrendin demektir!..O zaman her sûreti kırar,
Haydar gibi, Hayber’in kapısını çeker, koparırsın!...
Mesnevi:3.
Cilt - Sayfa:45-46 |