MESCİD
VE HAMAM
Bir
bey sabah uyandığında yıkanması gerektiğini fark etti, kölesine
seslendi:
-
Sungur uyan , başını kaldır yastıktan. Hamam tasını, peştamalı,
havluyu, kili, altın tası al , hamama gidelim. Haydi çabuk ol!..
Sungur
kalktı hemen, söylenenleri aldı, beraberce yola dizildiler. Güzergahlarında
ki mescitte de sabah ezanı
okunmakta idi. Sungur namaza pek düşkündü, beyine dönerek
:
-
Ey kuluna iltifatlarda, ihsanlarda bulunan beyim ; şu dükkanda azıcık
otur da namazımı kılayım, dedi.
Bey
dükkanda oturdu, imamla cemaat namazlarını kılıp mescitten çıktılar.
Sungur kuşluk çağına kadar içerde kaldı. Bir müddet daha
bekledi bey, sonra mescidin kapısından içeriye seslendi:
-
Sungur, ne yapıyorsun?.. Neden dışarı çıkmıyorsun?
Sungur
içeriden:
-
Efendim, bırakmıyorlar. Birazıcık daha sabret, hemen geleceğim,
diye seslendi.
Bey
tam yedi kere seslendi, bekledi ... bekledi. Her seslendiğinde de
“Efendim geleceğim, sabret!.. “ diyordu. Nihayet
Sungur’un bu cilvesinden usandı,
sabrı tükendi :
-
Yahu!... Mescitte kimse kalmadı, seni orada kim tutuyor, bırakmayan
kim , diye sordu.
Sungur
dedi ki:
-
A Efendim!... Seni dışarıdan içeriye sokmayan var ya!?... İçeri
girmene izin vermeyen, adımını dahi atmana müsaade etmeyen ...
İşte benim de dışarı çıkmama mani olan, izin vermeyen O’ dur
!...
Balıkları
karaya çıkarmayan deniz, karadakileri de denize sokmamaktadır. Balığın
aslı sudur, diğer hayvanların ki ise toprak. Bu işte hîle ve düzene
başvurmanın ,tedbirler almanın faydası yoktur!...Kilit pek
kuvvetli, açıcı da Allah’tır. Teslimiyete yapış rıza göster.
Kendini unuttuğunda
seni anarlar , kul olduğunda da âzat ederler!...
Mesnevi:Cilt-3
Sayfa:249-250
Düzenleyen: Hamdi Cenik
|