ZÜNUNU
MISRÎ
Halkın
delilik gibi algıladığı yeni coşkular ve cezbeler meydana
gelmekteydi Zünunu Mısrî’de. Coşkusu gökleri tutuyor , görenlerin
ciğerlerini dağlıyordu. Nihayet deliliklerine tahammül edilmez hâle
gelince , padişaha şikayet
ettiler . Can ve ikbal korkusunun padişaha verdirdiği hüküm, külhanilerin
eline geçince de zindana attılar Zünun’u.
Dostları
toplanıp aralarında durumu değerlendirmeye,
kendi anlayışlarını açıklamaya
başlamışlardı. Dediler ki :
-Bunu
herhalde kasten yapıyor. Kimbilir ne hikmetler vardır?... O’na
delilik hükmetsin , çıldırsın !... Sınırsız akla sahip ondan
ne kadar uzak bu durum. Hâşa ki deli olsun!.. Halkın şerrinden böyle
bir yola girdi her halde.
Ahvali
anlamak üzere Zünunu Mısrî’nin yanına gitmeye karar verdiler.
Yaklaştıklarında Zünun bağırmaya başladı onlara :
-Hey
, kimsiniz ?... Sakının !...
Gelenler
edepli edepli dedi ki :
-Bizler
dostlarınız !... Hatır sormak için geldik buraya. Nasılsın ey
marifetli akıl denizi?... Akıllı olduğun halde neden kendini deli
gibi gösteriyorsun?... Bu bühtan nedendir?... Külhanın dumanı güneşe
yükselir mi?... Ankâ , kargaya zebun düşer mi?... Bizden çekinme
, anlat şunu . Sevenlerini kendinden uzaklaştırmak yakışmaz.
Sana âşığız, sadığız.
İki âlemde de gönlümüzü sana verdik.
Zünun
delicesine saçmalamaya , sövüp saymaya başladı. Eline geçen taş
, toprak , sopa ... ne bulursa fırlatmaya koyuldu.
Hepsi yaralanıp , ezilmek korkusuyla kaçıştılar.
Zünun başını iki yana sallarken , kahkahalarla gülüyordu
:
-Şu
dostların hevâ ve heveslerine bakın. Hani nişaneleri ?... Dostlara
zahmet ; can gibi sevimlidir. Dosta dostun zahmeti ağır gelir mi?...
Zahmet içtir , ruhtur. Dostluksa onun derisi.
Dostluğun nişanesi ; belâlardan , mihnetlerden , âfetlerden
hoşlanmak değil midir ?... Dost
altın gibidir . Belâ da ateşe benzer . Halis
altın ancak ateş içinde saf hâle gelir.
Mesnevi
: 2. Cilt - Sayfa : 106 -....- 112
Hamdi CENİK/İSTANBUL
|