mevsol.gif (323 bytes)

mevsag.gif (324 bytes)

MUAVİYE İLE ŞEYTAN

Halkın gelip gitmesinden yorulan Muaviye köşkünün kapısını içeriden kilitleyerek uykuya daldı. Ansızın birisi uyandırdı kendisini ama , gözlerini açınca sır oldu , ortadan kayboldu. Kendi kendine :

-Köşke kimse giremez. Bu küstahlıkta , bu cürette bulunan kim acaba? diyerek söylenirken etrafa  bakınmaya başladı. Kapı ardında yüzünü perde ile örtmüş bir herif gördü , sordu :

-Hey sen kimsin ?.. Adın nedir?...

Adam :

-Adım , açıkça söyleyeyim ki ; İblisi Şaki’dir , dedi.

Muaviye :

-Yalan konuşma , doğruyu söyle ; beni niçin uyandırdın?.

Şeytan :

-Namaz vakti gelmişti. Hemen mescide koşman gerek. Mustafa ne diyor :”Acele edin , ibadetleri vaktini geçirmeden yapın!...”

Muaviye :

-Hayır , hayır senin böyle bir maksadın olamaz. Bir hayra vesile olmana imkan var mı?... Hırsıza  nasıl inanabilirim ?...

Şeytan :

-Niçin şaşırıyorsun , dedi. Biz evvelden melek değilmiydik?... İlk sevgi unutulur mu , ilk sanat gönülden çıkar mı ?... Biz de bu şarabın sarhoşlarından , bu kapının âşıklarındandık!... Varlığımız O’nun Fazl ve İhsanından değil midir?... Beşiğimi kim salladı , kim yetiştirdi beni?... Ayrılık bile , vuslatın kadrini bilmek içindir!...

Muaviye :

-Doğru , ama bunlardan senin payın eksiktir. Sen benim gibi yüz binlerce kişinin yolunu vurdun. Hem ateşle neft olasın , hem de yakmayasın , imkan var mı?... Sana bütün hırsızların üstadı demişler , işte lanet budur. Hilelerin saymakla bitmez ; Nuh’un kavmi senin hilenden feryada düşmüştür ... Ad kavmine rüzgarı sen yolladın ... Lût kavminin başına taş yağmasına sen sebep oldun... Nemrut’un beyni senin yüzünden döküldü ... Firavun’un aklının körleşmesi , Ebuleheb’in de, Ebucehil’in de düştüğü haller senin yüzünden değil mi?... Bunlardan ancak Allah’ın sakladıkları kurtulmuştur.

Şeytan :

-Böyle düşünme. Ben mihenk taşıyım. Hak beni ; halisle kalpı ayırmak için yarattı. Söyle , sahte olanın  yüzünü ne zaman kararttım?... Kurt ceylandan bir yavru doğursa , onun cinsinden şüphe edilir. Önüne kemik ve ot koy , hangisine çabuk giderse o cinstendir. Kahırla lûtuf ta eş oldu , birinden hayır , diğerinden şer doğdu. Otla kemiği gösterdiğinde , tene mi , cana mı koşuyor görürsün?... Güzeli çirkin yapabilir miyim?... Rab değilim ki ben!. Hintli aynayı , adamı kara suratlı gösteriyor diye kırdı.  Ayna dedi ki : “Suç benim değil ki , sen yüzümü cilalayanı , beni gammaz yapanı bul!... Güzel kim , çirkin kim olduğunu söylemem için beni doğru sözlü O yaptı!...”

Muaviye :

-Ey yol kesici!... Sen bir dolandırıcısın!... Boşuna delil getirerek beni kandırmaya çalışma. Başaramazsın. Her sözünde yüz binlerce sihir olan fitneci İblis ; doğru söyle , niçin beni uyandırdın ?...

İblis :

-Kötü zan sahibi olan kişi , ne söylense de doğruyu işitmez. Ahmakla konuşmak deliliktir. Ey ahmak kişi ; neden benim şerrimden Allah’a ağlayıp sızlanıyorsun?... Sen o aşağılık nefsinin şerrinden ağla. Sonra da suçu yokken İblis’e lanet edersin. Niçin o şeytanlığı kendinde görmezsin. Sevdiğin şeyler seni kör ve sağır eder. Bana suç bulma, ben kötülükten de , hırstan da , kinden de usandım. Bir kere kötülük ettim hala pişmanım. Gecem gündüz olsun diye bekler dururum.

Muaviye :

-Doğruluktan başka hiç bir şey seni elimden kurtaramaz. Doğruyu söyle elimden kurtul. Hilelerinin aldatamaz beni.

İblis :

-Ey hayal kuran , düşüncelere dalan !... Doğruyu , yalanı nasıl anladın?.

Muaviye :

-Nebi sahte ile gerçeği ayırdedecek mihengi vermiştir : “Yalan , kalplerde şüphe uyandırır. Doğru ise kalplere emniyet ve neşe verir!...”  buyurmuştur. Beni neden uyandıracaksın ki?... Halbuki sen uyanıklığa düşmansın. Çarmıha gerdim seni,  doğruyu söyle , hile yapma. Senden hayır için uyandırmayı ummam.

İblis bunun üzerine lafı ağzında geveleyerek dedi ki :

-Ey muaviye ben seni şunun için uyandırdım ki , cemaate yetişesin de, Nebi’nin ardında namaz kılasın. Eğer namazı kaçırsan , vakit geçse idi bu cihan sana nursuz , kapkaranlık gelecekti. Bu ziyandan dolayı gözlerinden yaşlar dökecektin. Bu dert yüzlerce namaza değer. Namaz nerede , o  niyazın ışığı nerede?... O teessüf , o figan , o  niyaz  yüzlerce namazdan üstündür. İstedim ki öyle bir ah etmeyesin , bu suretle de o yola sahip olmayasın. Ben hasetçiyim. Hasette bulundum.

Muaviye bunun üzerine dedi ki :

-İşte şimdi doğru söyledin. Sen bir örümceksin , ancak sinek tutabilirsin. Ben sinek değil , ak doğanım. Beni ancak padişah avlar. Sen beni uyandırdın ama o uyandırış uykunun ta kendisiydi. Sen beni daha iyi bir hayırdan mahrum etmek için hayra sevk ettin.

Mesnevi : 2.Cilt - Sayfa : 200 -....- 214
Yansıtan: Hamdi CENİK/İSTANBUL

ANASAYFA