YÜZSÜZ
MÜFLİS
Evi
barkı, kimi kimsesi olmayan, her şeyini
kaybetmiş bir müflis zindana düşmüştü. Kafdağı gibi
tamahı yüzünden , ne yapar ne eder , bir bahane bulur , hiç çağrılmadan
zindandakilerin yiyeceklerine ortak olurdu. Şerrinden kimsenin bir
lokma ekmek yemeye takati kalmaz, hemen tutup yarısını koparıverirdi.
Hak
davetini almamış olan , sultan bile olsa gözü açtır. Mürüvveti
ayaklar altına alan , rahata kavuşma umuduyla nereye kaçsa ,önüne
bir âfet çıkar. Hakk’ın halvet yerinden başka dinlenilecek
yer yoktur. Kurtuluşu olunmayan dünya zindanında ayakbastı
parası alınmayan, hapishane dayağı atılmayan bir köşe
yoktur. Ama hayallere dalmışsa ; yılan ve akrepler bile
munis olur. Çünki hayal; değersiz şeyleri altın gibi gösteren
bir kimya, bir aldanıştır.
Zindandakiler
nihayet kadının anlayışlı vekiline şikayette bulunarak dediler
ki:
-Kadıya
selamımızı götür. Sofra serildiğinde bu cehennem boğazlı adam,
sinek gibi çağırılmadan gelip konuyor. Altmış kişinin yemeği
ona yetişmiyor. Ne söylersek
söyleyelim duymazlıktan geliyor. Kıtlığa benzeyen bu adamdan
elaman!.. Ya bu sığırı zindandan defetsin, yahut doyması için
vakıftan maaş tayin edilsin. Efendimizin ömrü bereketli olsun!..
Tatlı
sözlü vekil Kadı’nın yanına giderek şikayetleri anlattı. Kadı
o adamı çağırttı, arkasından da kendi adamlarına tahkikat yaptırdı.
Zindandakilerin şikayetlerinin haklı olduğunu anladı.
Müflise dedi ki:
-Sahipsiz
kalası herif, hemen zindandan çık, evine dön!..
Müflis
dedi ki:
-A
efendim!.. Benim evim barkım , senin ihsanından ibarettir. Eğer
beni zindandan sürecek olursan , yoksulluktan öldüm say!..
İblis
: “Yarabbi , beni kıyamete kadar yaşat!.. Ben bu dünya zindanında
rahatım!... Yaşat ki düşmanımın evladını tepeleyeyim!... Kimin
îmandan nasibi varsa , onun azığını gâh hile ile , gâh aldatma
ile elinden alayım da, pişmanlıktan feryada başlasınlar!... Bazen
yoksullukla korkutayım onları , bazen güzelliklerinin saçlarıyla
bağlayayım yollarını, gözlerini !..” demişti.
Kadı:
-Müflisliğini
ispat et!.. deyince,
-İşte,
bütün zindandakiler tanıktır, dedi müflis.
-İyi
ama , onlar zaten senden şikayetçi, şerrinden kurtulmak için yalan yere şahitlik edebilirler, dedi Kadı.
Mahkemede bulunanların hepsi adeta bir ağızdan:
-Biz
onun hem müflisliğine, hem de kötülüğüne şahidiz, dediler.
Kadı
hükmünü verdi:
-Her
tarafa tellallar çıkarılsın , yanında da bu adam dolaştırılarak
, müflisliği ilan edilsin. Kimse ona veresiye bir şey satmasın ve
borç tek kuruş bile vermesin. Çünki iflası bence sabit olmuştur.
Birisi hilesine uğrar da bu yüzden dava etmeye kalkışırsa bilsin
ki , artık onu hapse atamam.
Allah
, İblisin müflisliğini Kur’an’da bildirmiş ve her tarafa yaymıştır.
“O ; hilebaz , müflis ve kötü sözlüdür!... Onunla ortak olma ,
oyunlara girişme!... Alışverişinde kârınız olmaz!...” Artık
âdemoğlu da iflası sabit oluncaya kadar bu dünya hapishanesinde
kalır...
Oduncu
gariban birinin devesini getirerek o kıtlığı bindirip , kuşluk
çağından akşama kadar her tarafı gezdirdiler , halka teşhir
ettiler. Bir yandan da tellallar halkı uyarma görevlerini yerine
getirdiler.
-Duyduk
duymadık demeyin !... Bu ; müflis , kalp , kötü adamın
biridir!... Hiç bir şeyi yoktur!... Hile ve aldatmakta mahirdir!...
Uyanık olun , onunla arkadaşlık etmeyin !... Satmak için öküz
bile getirse , bilin ki çalıntıdır!... Aldanır da dava etmeye
kalkışırsanız, biliniz ki zindana atılmayacaktır!...
Akşam
vakti müflisi deveden indirerek, sahibi olan gariban oduncuya teslim
ettiler. Zavallı aptal oduncu dedi ki :
-Evim
uzak , vakit de geç oldu. Kuşluk çağından beri devenin üzerindesin,
arpadan filan vaz geçtim , bari bir kaç avuç saman ver.
Yılışık
yılışık gülümseyen müflis dedi ki :
-Senin
hiç aklın yok mu?.. Şimdiye kadar niçin gezdik , anlamadın mı?...
Müflis olduğumun ilanını dağ taş duydu da sen mi duymadın?...
Her halde tamah gözlerini de kulaklarını da kapamış!...
Münadiler
akşama kadar bağırdılar da, onun kulağı tamahla dolu olduğundan
duymadı hiç birini. Allah ; güzellikten, kemalden, cilveden
hangisini isterse göze onu gösterir. Onun fermanı olmadıkça, o
dermandan derdine yarayacak bir renk göremez, bir koku duyamazsın. Allah’ı
can-ı gönülden istiyorsan ; varlıktan yokluğa dön!... Hak sanatının
tezgah evi, mademki yokluktur... o halde tezgah evinin dışında ne
varsa değersizdir!...
Mesnevi
: 2. Cilt - Sayfa : 45 -....- 56
Hamdi CENİK/İSTANBUL
|