HIRSIZLAR
VE PADİŞAH
Sultan Mahmut, bir gece yalnız başına şehri dolaşırken bir grup
hırsıza rastladı.
Hırsızlardan
biri:
- Ey
Adem oğlu sen kimsin, diye sordular.
O’ da:
- Bende
sizlerden biriyim, dedi.
Daha önce
onu hiç görmedikleri halde, her biri, diğerlerinden birinin arkadaşı
olacağı zannı ile padişaha ilişmedi, "yabancı biri olsa, hiç
tanımadığı, kılıklarından halleri belli olan böyle bir topluluğa
kolayca yanaşıp ta; bende sizdenim, diyebilir mi hiç" düşüncesi
rahatlattı herkesi. İlişmediler, kabullenip kendi haline bıraktılar.
İçlerinden
birisi:
- Ey
hile ve düzende mahir olanlar!.. Haydin herkes hünerini bir bir sayıp
döksün ortaya da, kimlerde neler var bilelim, dedi.
Birisi
dedi ki:
- Benim
kulaklarımda öyle bir hassa var ki, köpek havladığı zaman ne
dediğini anlarım.
Diğerleri
burun kıvırarak:
- Bu iki
metelik eder ancak, dediler.
Bir başkası:
- Benim
bütün hassam gözümdedir. Geceleyin karanlıkta kimi görsem, hiç
şüpheniz olmasın ki, gündüz gördüğümde onu tanırım, dedi.
Başka
biri:
- Benim
bütün hünerim kolumdadır. Bu kuvvetle duvarları delerim, dedi.
Diğer
biri:
- Allah
bana bir burun vermiş ki; "İnsanlar madenlere benzer" sırrına
ermişim. Toprağın bedeninde ne kadar para var, hangi maden gizli,
masrafı kendinden fazla olur mu... derhal anlarım, Mecnun gibi toprağı
koklayıp, yanılmadan Leyla’nın
toprağını seçerim. Her gömleği koklarımda, içinde Yusuf mu
var, şeytan mı bilirim, dedi.
Başka
birisi:
-
Marifetim elimdedir benim, dağın başına kadar kement atarım.
Ahmet gibi: O bir kement attı göklere, taa "Beyt-i
Ma’mur’a" ulaştı da, "Attığını benden bil, sen
atmadın ben attım" dendi ya, benim kemendim de çook
yerlere ulaşır.
Nihayet
dediler ki:
- Ey
vefalı ve yüce dost!.. Söyle bakalım senin hünerin nedir?..
Sultan
Mahmut:
- Benim
bütün hünerim sakalımdadır. Öyle ki: Suçluları cellada
verdiklerinde; sakalım oynayınca kurtuluverirler tüm cezadan da, ölümden
de. Ne bir dertleri kalır, ne elemleri.
-
Kutbumuz sensin, minnet gününde kurtuluşumuz senden olacaktır, hiç
kimsede sendeki bu hünerin eseri dahi yoktur, dediler. Sultan
Mahmut’u kendilerine lider seçtiler.
Sonra
hep beraber yola dizildiler, soymak için saraya doğru başladılar
ilerlemeye. Bu sırada sağ taraflarında bir köpek havladı.
Köpek
sesinden anlayan hırsız:
- Köpek
diyor ki; padişah sizinle beraberdir.
Kement
atan, yüksek bir yere kement attı, hepsi tırmanıp çıktılar.
Koku alan devamlı etrafını koklarken:
- Hah!..
Bulduk... Şurada eşsiz bir hazine var, dedi, padişahın hazinesinin
duvarını göstererek. Delik delen deldi duvarı, içeri girdiler,
her biri gücü yettiğince, umudunun ulaştığınca aldı alacağını,
çıkıp döndüler yerlerine.
Padişah
geçtikleri yolları, hırsızların eşkallerini, her birinin aldıklarını
iyice kafasına not etti, uykuya daldıklarında gizlice ayrıldı
yanlarından, sarayına döndü. Muhafızları, kolcuları, askerinden
yiğit olan bir bölüğü, hırsızların yerlerini tarif ederek
yolladı. Hırsızların tamamını tutup getirdiler huzura. Tir tir
titriyordu hepsi.. Hemde büyük bir şaşkınlık içinde olarak. Öyle
ya kendilerini kimse görmemişti, daha üzerinden bir gün bile
geçmemişti soygunun. Elleriyle koymuş gibi yakalanmışlardı
askerler tarafından.
Geceleyin
kimi görse, onu gündüz tanıyan kafasını kaldırıp padişahın yüzüne
bakar bakmaz tanıyıverdi yüce Sultanı.
Arkadaşlarına
dönerek:
- Padişahımız;
gece bizimle olan, sakalı hünerli arkadaşımızdır, dedi. Nerede
olursanız olun; O sizinledir, denilen padişah budur işte arkadaşlar.
Ben O’ndan ümmetimi isteyip, şefaatte bulunacağım. Biz can gibi
balçığa kakılıp kaldık. Kıyamet gününde can güneşi sensin.
Ey gizlice yürüyen padişah; vakit geldi. Kerem et, hayırlısıyla
sakalını bir oynat. Biz hepimiz hünerlerimizi gösterdik, fakat o hünerler
ancak bahtsızlığımızı arttırdı, boynumuzu bağladı da baş aşağı
düştük, alçaldık.
İşe yaradı, gece gördüğünü gündüz tanıyanın söyledikleri.
Zaten diğerlerinin
marifetleri; insana yolunu şaşırtan gulyabaniler gibiydi. Yalnız
geceleyin padişahın yüzünü gören göz başka. Zaten padişah ta
ondan haya eder..
Affedilirler
..
Mesnevi:6.Cilt-Sayfa:223-........-230
|