SIĞINAK
Kış
geldiğinde köpek soğuktan ezilir , büzülür , perişan bir hale
gelir.
-
Kışa dayanamıyorum artık!.. Sağ olurda yaza erişirsem ; dişimle,
tırnağımla çalışıp , çabalayacağım, taştan bir kulübe
yapacağım der.
Fakat
yaz gelip te vücudu ısınıp, kellesi kemiği yerine geldiğinde,
ilikleri kızışıp, derisi gerildiğinde
kendini kos kocaman görürü de:
-
Ev yapayım yapmasına da... ben hangi eve sığarım ki?.. der.
İrileşir,
ayağını çeker, tembel tembel; karnı tok , sırtı pek , kendine güvenmiş
bir halde gölgeye çekilir, aklı:
-
Bir ev yapmalısın!... dedikçe;
-
Söyle be yahu!... ben nasıl olur da bir eve sığabilirim , diye
cevaplandırır kendi sorusunu.
Sen
de bir belaya , musibete düştüğünde büzülürsün, hırs
kemiklerin bitişir, küçülür kalırsın da:
-
Tövbeden bir ev yapayım, kışın o evceğizde barınayım , dersin.
Fakat dertten kurtuldun da, hırsın büyüdü mü; köpek gibi ev
sevdası geçer gider.
Nimete
şükretmek; nimetten daha hoştur. Şükreden kişi, hiç şükretmeyi
bırakır da nimet sevdasına düşer mi?... Şükür nimetin canıdır
, nimet ise deriye benzer. Çünki; seni
sevgiliye kadar ulaştıran , şükürdür. Nimet insana gaflet
verir, şükürse uyandırır. Padişahın şükür tuzağıyla, nimet
avlamaya bak !... Şükür nimeti ; gözünü doyurur, seni bey yapar.
Bu suretle de yoksullara yüzlerce nimet bağışlarsın. Hakk yemeğinden
ye, doy ki; senden oburluk,tamah, ve şuna buna
ihtiyacını arz etme illeti son bulsun!...
Mesnevi:3.Cilt
- Sayfa:234-235
Düzenleyen: Hamdi Cenik |