mevsol.gif (323 bytes)

mevsag.gif (324 bytes)

SU ÂŞIKI

Dertli bir susuz ırmak kenarında ki yüksek duvarın üzerinde oturuyordu. Su için balık gibi çırpınıp hasret çekerken , erişmesine duvarın yüksekliği mani oluyordu. Duvardan kopardığı bir kerpici  atarken suyun çıkardığı ses kulaklarına eriştiğinde , sevgilinin sesini duymuşçasına , şarap içmiş gibi kendinden geçiyordu. Mest olduğu sesi devamlı duymak için de ha bire suya tuğla atarken  , sanki su kendisine şunları söylüyordu :

- Ey adam !... Bana böyle taş atıp durmakla ne kazanacağını zannediyorsun?...

Susuz dedi ki :

- Ey su !... Öyle iki fayda var ki , onun için bu işten el çekemem.

Birinci faydası şudur : Su sesini dinlemek , susuzlara rebap dinlemek gibidir.  Suyun sesi : Duyan ölülerin hayat bulduğu ; İsrafil a.s. ‘ın sesine benziyor. Yahut , baharda yağmur bekleyen bağların , bahçelerin kulaklarına erişen gök gürültüsüne ... veya zekat zamanın fısıldandığı yoksul kulağına ... mahpusa kurtuluş müjdesine ... Muhammed a.s.’ a   Yemen’den gelen ağızsız Rahman nefesine ...Ahmed’in ;  âsilere şefaate gelmesine ... Yakup’a erişen Yusuf kokusuna benziyor !...

Öbür faydasına   gelince : Duvardan kopararak attığım her kerpiç parçası ile yüksek olan duvar biraz daha alçalıyor . Duvarın alçalması da suya biraz daha yaklaşmama sebep oluyor.  Vuslata çare ; duvarın ortadan kalkmasıdır!...

Yüksek duvar baş eğmeye manidir , ölümsüzlüğe secde etmek ; bu toprak bedenden kurtulmağa bağlıdır. Suyun sesine en fazla âşık olan ; en büyük parçaları kopararak atar. Âşık suyun sesinden sarhoş olurken, yabancı ancak : “bluk” diye bir sesten başka ne duyar ki?  Bu iş ancak sıhhatli , güçlü , kudretli   olduğun gençlik zamanında başarılır.  Yemyeşil , terü taze bir bahçeye yahut ; mamur , tavanı yüksek , dört duvarı sağlam  bir konağa benzer gençlik.  Ne mutlu o kişiye ki ; ihtiyarlık gelip çatmadan , boynu liften yapılmış iple bağlanmadan , toprak çoraklaşmadan  işini başarmıştır.  Çorak yerde asla güzel bitki yetişmez. İhtiyarın gücü , kuvveti kesilir , şehveti kalmaz , ne kendisine bir yararı olur , ne de başkalarına!... Kaşları düşer , gözleri yaşarır , iyi göremez artık , yüzü buruşur kertenkele yüzü gibi , söz söyleyemez , tad alamaz , dişleri bir şey kesmez olur.

Gün geçip gitmiş , akşam çağı gelmiş , beden topallamakta ... yolsa uzun !. İş işten geçmiş.  Kötü huyların kökleri kuvvetlenmiş , onu kökten çıkarıp atacak kuvveti de kalmamış.

Mesnevi : 2. Cild - Sayfa : 91 -...- 94
Hamdi CENİK/İSTANBUL

ANASAYFA