mevsol.gif (323 bytes)

mevsag.gif (324 bytes)

YILAN TUTAN

Akıllı bir adam atının üzerinde giderken , uyumakta olan birisinin ağzına yılan kaçmakta olduğunu gördü. Adamcağızı kurtarmak , yılanı da korkutup kaçırmak için koşmaya başladı , fakat yetişemedi , yılan içeri kaymıştı .  Aklı yapması gerekenler hususunda yol gösterdi , gelerek adama şiddetle bir kaç kere topuzla vurdu. Neye uğradığını bilmeyen adamcağıza :

-Çabuk yerlere dökülmüş olan şu elmaların çürüklerinden bolca ye !... dedi.

Yılan yutan , ama farkında olmayan adam dedi ki :

-Beyim ben sana ne yaptım?... Ne kastın var  ki , vurup duruyorsun?... Eğer hakikaten  istiyorsan , vur kılıcını öldür , bir seferde  dök kanımı. Sana rastladığım saat ne uğursuz saatmiş. Ne mutlu senin yüzünü görmeyene.  Dinsizler bile hiç sebep olmadan yapmaz bunları.

Bütün bunları sayıp dökerken  ağzından da kan geldiğini görünce bedduaya başladı :

-Yarabbi!... Cezasını sen ver , diye haykırıyor ,  aklına gelen her kötü sözleri de  ekliyordu.  Atlı ise :

-Koş , daha çabuk koş , diye arkadan topuzu indiriyordu.

Adam acıdan , arkasında ki atlının korkusundan yel gibi koşmaya başladı . Hem koşuyor , hem yüz üstü düşüyordu . Ayağında , vücudunda ki yaralar bir yandan , karnının tokluğu bir yandan , akşama yakın zamana kadar süren koşu bir yandan iyice midesini bulandırmış , safrasını kabartmıştı. Derken şiddetle kusmaya başladı . İyi kötü içinde ne varsa dışarı çıkarken yılan da birlikte çıktı.  O kapkara , heybetli , çirkin yılanı görünce bir anda anladı durumu , atlıya secde etti.  Dedi ki :

-Ne kutlu bir saatmiş o saat ki ; beni görmüşsün. Yoksa ölmüştüm. Can bağışladın bana. Sen bir rahmet Cebrail’isin , yahut da velinimet ... Fakat efendim , padişahlar padişahı sultanım ; onları ben söylemedim. Bilgisizliğim söyledi. Bir parçacık  bilseydim durumu , böyle abes sözler söyler miydim ?... Affet!... Deliliğimden söylenmiş sözlerimi bağışla!...

Atlı dedi ki :

-Eğer bunu birazıcık olsun çıtlatsaydım sana , derhal yüreğin su kesilir , ödün patlardı . Hele yılanı söyleseydim , korkudan canın çıkardı.  Mustafa s.a.s : “Canınızda ki düşmanı size olduğu gibi anlatsam , yiğitlerin bile ödü patlar . Ne yol yürümeye takatleri kalır , ne bir işin tasasına düşerler. Ne kimsenin gönlünde niyaz etmeye  kudret kalır , ne oruç tutmağa kuvvet ...”  buyuruyor. Eğer sen içinde ki yılanı bilseydin  ne elma yemeye kuvvetin kalırdı , ne yol yürümeye , ne kusmaya. Bana söverken seslenmiyordum sana . Atımı sürerken , bir yandan da “Allah’ım işimi kolaylaştır !..” diye dua ediyordum . Sebebini söylememe izin yoktu. Lâkin seni de kendi hâline bırakamazdım.  Çünki : Ya Rabbi!.. Kavmime yol göster, çünki onlar bilmiyorlar , demekteydim.

Derdinden kurtulan adam :

-Ey yüce kişi !... Ağzım , dilim sana şükretmekte âcizdir. Mükafatını Allah versin. Allah’tan hayırlar bulasın !.. demekteydi.

İşte akıllıların düşmanlığı bu türdendir. Onların zehirleri bile cana can verir. Ahmağın dostluğu ise sapıklıktır. 

Mesnevi : 2. Cild - Sayfa : 144 - ... - 147
Hamdi CENİK/İSTANBUL

ANASAYFA