mevsol.gif (323 bytes)

mevsag.gif (324 bytes)

AKILLI VEZİR

Akıllı adam için akıl, zengin için mal, zahid için ibadet kıymetlidir. Kimi ava merak salar av aletleri toplar, dülger nerede bir rende görse; hangi ağaçtan yapmışlar, ağzı nasıl, tutacağı ne kadar der inceler zevkle, neşeyle. Bu anlatacağımız padişah da akıllımı akıllı, her işini o sahada ün almış vezirlerine
danışır, danıştığı için de şaştığı, yanlış bir karar verdiği görülmemiş o güne kadar.

Hepsi bir birinden akıllı otuz kadar veziri vardı, lakin Eyaz’ın yeri baş köşe, söylediğine en çok itibar olunan idi. O’nun bilgeliği, verdiği kararlardaki isabeti, padişah tarafından en çok seviliyor olması, dolayısı ile hepsinden kat kat fazla ücret alması, kıskançlıklara, çekememezliklere sebep olmuş, zaman zaman
yaptıkları:

-O’nun bizden ne farkı var?
-Neden bizlerden çok daha fazla ücret alıyor?
-Akıllı, akıllı ama hepimizden de daha akıllı değil ya!.

Gibi dedikodular ediyorlar, hasetlerinden ne yapacaklarını bilmez bir halde sağa sola sataşırken, padişahı dahi eleştirir, kınar hale gelmişlerdi.

Bu dedikodulardan haberdar olan padişah, buna bir nihayet vermek, hem de Eyaz’ı baş üstünde tutmanın, O’na fazla ücret vermenin bir adam kayırma değil, hakkettiğini hepsine göstermek için bir av düzenledi, tüm vezirlerini çağırttı, Eyaz’ı götürmedi yanında.

Avlandılar uzunca bir zaman, mola anında, karşıdaki su başında  bir kervanın konakladığını gördüler.

Padişah vezirlerinden birini çağırarak:

-Git sor bakalım, o kervan hangi şehirden geliyor? Dedi.

Vezir koşarak gitti, döndü:

-Rey’den geliyormuş Padişahım!. Dedi.

-Peki!.. Nereye gidiyormuş.

Vezirde ses yok, ıkına sıkına:

-Sormadım Padişahım, deyiverdi.

Padişah ikinci vezire dönerek:

-Sen git sor bakalım, nereye gidiyormuş?..

Oda bir koşu vardı, geldi:

-Yemen’e gidiyormuş, devletli padişahım.. dedi.

-Peki!... Yükü ne imiş?

Kalakaldı vezir, çünki sormamıştı. Başını önüne düşürdü, bağladığı ellerini kızgınlıkla sıktı, içinden de: "Aptal kafam.. Nasıl da akıl edemedim?." diye hayıflanırken padişah başka bir veziri yükün ne olduğunu öğrenmek için gönderdi.

Giden vezire döndüğünde, sevinçle, önemli bir işi başarmış olmanın rahatlığını hissederek:

-Her cins mal varmış Padişahım. Lâkin çoğu Rey kâsesi imiş, dedi.

-Peki!.. Rey’den ne zaman çıkmış?. diye sorunca, o aklı gevşek vezir de âciz kaldı... Böylece tüm vezirlerini teker teker gönderdi, ama hiç biri ikinci soruyu bile cevaplayacak bilgi almadan döndüler. Eyaz’ın saraydan çağırılmasını emretti
padişah, getirtti.

-Karşı ki kervana git, nereden geldiğini sor bakalım? dedi..

Eyaz gitti, dönmesi diğerlerine göre daha uzun sürdü, geldiğinde padişahın önünde saygıyla selam vererek:

-Rey’den gelip,Yemen’e gidiyormuş padişahım. Yükünde her şey olmakla birlikte fazlaca Rey kâseleri varmış, Yola çıkalı dört ay olmuş, burada bir kaç gün dinlenip, şevketli padişahımıza hediyeler sunup yollarına devam edeceklermiş daha sonra... dedi.

Padişah alaylı alaylı yüzlerine baktı tüm vezirlerin. İçlerinden biri:

-Şu bir gerçek ki; bizler memleketin en akıllı kimseleriyiz, yoksa padişahımıza vezir olabilir miydik, fakat Eyaz hepimizden daha akıllı. Öyle olduğunu da şimdi ispat etti. Ama akıl Allah vergisidir insanda, çalışmakla elde edilmez ki?.. Ayın güzelliğini de, gülün kokusunda ki letafeti de Allah ihsan etmiştir.

-Padişah onlara dönüp dedi ki:

-İnsanın elde ettikleri çalışmasının karşılığıdır. Yoksa Adem:

"Rabbimiz, biz nefsimize zulmettik.." der miydi?.. "Eğer bu suç ise bu benim kaderimdendir.." derdi. İblis gibi, hani: "Sen beni azdırdın; hem kadehimizi kırıyor, hem de dövüyorsun" demişti ya, halbuki: Takdir hakdır ama, kulun çalışması da hakdır.
Kendinize gelin. Şeytan gibi olmayın. Kadere az bahane bulun. Ahmet kan dökerse cezasını Mehmet mi çeker? Bu olur mu?.. Suçu kendinizde bulun. "Kim bir zerre miktarı hayır işlerse karşılığını alır, kim de zerre miktarı şer işlerse karşılığını görür" âyetini duymadınız mı?..

Her kesin başı önünde, içlerinde nedamet, kalplerinde yumuşaklık vardı...

Mesnevi:6.Cilt-Sayfa:33,34,35,36,37

ANASAYFA