Adem - İnsan

 

Adem-insan.

Adem-insan, mevcudattın bir özetidir.

Yasak ağaç : İnsan yapısının olumsuz tarafının ifadesidir. Sui zan çiçeği ve suistimal meyvesidir. Bu yapı, aldanmaya müsait yapıdır, meyveleri cazip olup

ilk anda tatlı görünen fakat yenildiğinde zehirleyen, “acı veren tedavilere

ihtiyaç hasıl eden”, aldatıcı nitelikte yapıdır. Hele bunun meyvesi tam yutularda içinde bulunduğu bedeni etki altına alıp sahip olursa ve bu kişi ölmeden evvel tedavi edilmezse kurtuluş imkanı kalmaz. Bu yapı, mevcudatın bir özü olan adem-insanın yapısıdır.

Mevcudatın, iki yönlü yapısıyla kendisini, varlıktan ayrı olarak kendinden veya kendiliğinden var zan etmesi kötü zandır (Sui zan). Varlıktan gelen yönünü kullanıp kendisine verilen varlığı, asıl sahibine teslim etmemesi, bu yokluk yönünde kullanması mevcudu kötüye kullanmakdır (suistimal). Ve israftır.

Aslı olmayan zanna yönelmek, bunu benimsemek, kabul etmek ve bunu savunmak, yalancılık hastalığıdır ve ilerisi; herkesi kendi gibi bilmekten kaynaklanan, inanmamak hastalığıdır. Kalplerdeki iki hastalık işte bunlardır.
Bu hastalıklar devam ettikçe pekişir, müzminleşir. Kendileri yalancı olduğundan herkesi ve herşeyi yalan ve yalancı görüp hiçbirine inanmaz herkesi ve herşeyi kendi gibi görür, kendi gibi zanneder. Mevcudatın bir özü olan insanın, kendisine ait yokluk tarafını bilerek,

mevcudiyetinin ise Ondan, onun, ona yönelik ve “onun için” olduğunun şuuruna

varması gerekir. Cehenneminden kurtuluş - aslına vuslat - gerçeğine eriş budur.

Secde.

İbadet; tabi olmak, uyum.

secde; rahman sistemi ile uyum içinde bütünleşmek olarak anlaşılır;

Melekler topluluğunun bulunduğu yer, ademin bünyesi ve yakın çevresi,

Melekler topluluğunun ademe secde etmeleri bu bünyeye uyumla bütünleşmeleridir.

Secde etmeyen iblis, bu topluluk içinde bulunan fakat ona uyumla bütünleşmeyen

İnsan bünyesi içindeki cani, cinden mahluktur.

Orada yani ademin bünyesinde ve yakın çevresinde, ölüm saatine kadar kalmasına, halisleri ayırmak için, izin verilmiştir.

Şeytan, İnsanın içindeki ruh-rasulü ve ona tabi olan güzel hasletleri bünyeden

çıkarmaya, insan takvimini korkunç akibete sürüklemeye ve böylece insanın

cehenneme yakıt olmaklığına çalışan, insanın açık ve çetin düşmanıdır.

Ruh ile hilafet emanetini taşıyan insan için şeytanın dilediği, kendi sonu olsun.

Elest süreci bitmedi.

Dikkat ediniz zaman kavramına bağlanıp aldanmayalım.

Dünya hayatı, ahiret hayatının, yani asıl hayatın ana karnı hayatı gibidir.

KİŞİNİN GERÇEK ANA KARNI HAYATI, DÜNYADAKİ HAYATIDIR.

Kişi, mevcudiyetinin yapısında kendi nefsine şahid olur ve gerçeği kabul

eder.
Ana karnında kişi, bir film rulosu gibidir. Dünyaya geldiğinde filmin açılımı yaşanır. Yani insanlar dünyada elest meclisi sürecinin açılımını yaşamaktadır.
Kıyamet saatinin gizlenmesi, enfüsi manada kişinin ölüm saatinin gizlenmesidir.
Ve elest sürecinin dünyada devam ettiğini ifade eder.
Henüz buradayken, kişilik oluşumunda, kabullerimizde ve yönelimlerimizi düzeltmede bizim açımızdan halen şansımız, mevcuttur. çünkü filmin ilerisini bilmiyoruz. kendi filmimizin başrolünde oynuyoruz. Bu süreç ölümle tamamlanır.
Bu fırsat verilmeseydi, mahşerde talep edilirdi.

Böylece kişilerin ne olduğu, yönelimi, güzele bağlılığı iyice açığa çıkar, bilinir. İnsan, projeksiyon makinesi ve dünya, beyaz perde gibidir. Makinenin içine kendimizinde içinde olduğu hangi resmi ve filmi seçer, koyarsak peyaz perdede o filmi görürüz.

Doğumla artık geri dönüşüm, yani oluşum süreci biter. Artık kişi ne olduysa odur, neyi kabul etti ise, neye yöneldi ve neye sarıldı ise onunladır.
Ve Oluşturulduğu şekilde, edindiği kişiliği ile asıl hayata doğar.

Geri dönüşüm imkansızdır. Arada ortam farklılığından engel vardır. (23/100)

Kişinin, oluşumunda, yalnızca yönelimi ile katılımı söz konusudur.

kişiden istenen tek şey, yönelimi ve hakka bağlılığıdır. (92/19-20)

Kişi kendi bünyesini inşa ederken tüm malzeme, bilgi ve herşey dahil elbette varlığı veren Allah tarafından verilir. Binamızı sağlam zeminemi yoksa altı boş çürük zeminemi inşa etmek daha doğrudur. (9/109)
Bizide, bize verilenleride, bizim yaptıklarımızı ve sonuçlarınıda yaratan Allahtır.

Secde emri; güzele-Allaha tam tabi olun, uyum içine girin, bütünleşin emridir.

Yakinin gelmesi, diğer bir deyişle ölüm, gerçeği bizzat yaşamakla yüzyüze gelmek ve varlık içinde bir uyanma olayıdır.

O Allah ki; kıdemi kendinde yaşayandır, Bekayı kendinde yaşayandır.
Allaha çok ve derinden, ondan ve onun olarak, fakat sadece onun için, bilinen manada secde edin, yukarıda anlatılanın hakikatini hissedersiniz ve yaşarsınız.

Ahd.

Tutulacak sözü veren kişi, söz verdiği anda sözünü tutacağının bilincindedir.

Bunu o anda kendisinde bilir, farkındadır. Bu sözü, kişi kendi nefsine yazar.

Farkındaysanız ve sizde bunlardansanız, müjdeler olsun.

Ahd, kişinin kendisine, tutacağını bilerek ve yaşayarak Rahman huzurunda, kendi içinde verdiği en sağlam sözdür. Sulandırılmaya hiç fırsat verilmeden titizlikle korunması için başka hiçbir şey için kullanılmaz. Yalnız Allaha bağlılık ve kulluk için ahd edilir, Allah rasulüne tabi olmak için söz verilir.

Bu söze karşılık muvaffakiyet, elbette yine Allahtandır. Sünnetullah, bu sözü kendini bilerek kendisine verenlere muvaffakiyet vermek yönündedir.
Sadece başkasına ve öylesine verilen söz, muhtemelen tutulmayan sözdür. Kişi, bununda farkındadır işte bunlar yalancılardır.

Turgut SAK