Akaşalar
Bizler yaşadığımız boyuttaki zamanı geçmiş, şimdi, gelecek diye üç kısma ayırır ve evreni de bu bakış açısına göre değerlendiririz .Halbuki gökyüzüne baktığımızda yıldızların ve galaksilerin şu andaki hallerini değil, uzaklıklarıyla doğru orantılı olarak, geçmiş zamandaki durumlarını görürüz.
Yani biz güneşin 8 dakika,güneş sistemimize en yakın yıldız olan Alfa Centuri’nin 4.3 yıl, Andromeda Galaksisinin 2.3 milyon yıl ...vb. ) öncesini görürüz .Aynı biçimde düşünürsek, şu anda Dünyadan on ışık yılı uzaklıktaki bir noktadan gezegenimize baktığımızda da körfez savaşını, 65 ışık yılı uzaklığından, Japonya’ ya atılan atom bombasını 210 ışık yılı uzaklığından, Fransız ihtilalini, 2000 ışık yılı uzaklığında da Roma imparatorluğu dönemini gözlemlerdik.
Bu da bizim geçmişte yaşadığımıza , zamanın göresel olduğuna ,evrenimizin maddesel yapıya sahip olmayıp bir enerji yumağı halinde dalgasal yapıda olduğuna ve Lavaziyer’in “yoktan bir şey olmaz,var olan bir şey de yok olmaz” prensibinin dalgasal formdaki ifadesine götürür .Başka bir deyişle, (bundan binlerce yıl önce Fisagor ve takipçileri tarafından da dile getirilen) fiziksel dünyada oluşan her eylem ve düşünce gökyüzüne kaydedilmektedir .İşte kaydedilen bu bilgilere “Akaşa” ya da “Doğanın Belleği” adı verilir .O halde bu eylem ve düşünceler Akaşalara nasıl kaydedilmektedir? Bir cisme ışık gönderildiğinde gelen ışık, cisme çarpar ve oradan yansıyarak cismin görüntüsünü ışık hızıyla tüm uzaya (evrene) yayar. İnsanın bir maddesel cismi olduğu gibi, bir de sahip olduğu şartlanmaları, duyguları ve değer yargıları, fikirleri…vb) tüm özellikleri, beynin yaydığı belli frekanstaki dalgalar vasıtasıyla aynı şekilde uzaya yayımlanır. Fakat dünyanın sahip olduğu (mıknatıs gibi) manyetik alan, bu dalgaların birçoğunu atmosfer içinde bulutumsu bir dalga yumağı halinde muhafaza eder. Dolayısıyla geçmişe, günümüze ve hatta her şeyin An’daki bütünsellikte mevcut olup evrenin sabit bir yapısı olmaması dolayısıyla da, geleceğe ait olan tüm eylem ve düşünceler potansiyel olarak kayıt halindedir. Güneşin kızıl dev olma halinde gezegenimizi yutması dolayısıyla dünyanın maddesel yapısı yok olunca, manyetik alanı da ortadan kalkar ve bu alan içindeki tüm dalgasal formlar güneşin manyetik platformuna çekilir. Dünyanın,güneşin,galaksilerin (evren bir gün kritik hızın altına düşüp yok olsa dahi, Büyük çatırtı.) yok olmaları,onların bizim tarafımızdan madde olarak algılanan dalgasal formlarının dönüşümü sonucu ortaya çıkmaktadır. Algılayamadığımız, maddeleştiremediğimiz formlar, kendi boyutlarında mevcudiyetini devam ettirirler. Bu durum paralel evrenleri de açıklar.
Beynimiz madde şartlanmasından sıyrılıp, işlevlerindeki üst alıcı devrelerini çalıştırmasıyla birlikte bu dalgaları algılayarak hem dünyamıza ait geçmişi (dolayısıyla geleceği)ses,görüntü ya da somut yaşam şeklinde deneyimleyebileceği gibi ,dünya dışından gelen Akaşaları da aynı şekilde değerlendirebilecektir .Tıpkı mistiklerin güneş sisteminde yer alan gezegenlerin mikrodalga yapılarında yaşayan canlılarla görüşmeleri gibi.Bu bilinç titreşimlerinin holografik yapısından dolayı da yıldız sistemlerine, galaksilere…vb) boyutlara genişleyebilmektedir.
Beynimiz ister farkında olsun ister olmasın, her zaman bu tür dalgaların etkileri altındadır.
Ayrıca birimsel ya da toplumsal olarak oluşturulmuş her fiil ve düşünce, bir sonraki aşamada yine karşımıza çıkmaktadır .Bunun oluşum şekli Akaşalarda yoğunlaşan belli bilgilerin Astrolojik etkiler vasıtasıyla dünyanın dalgasal formuyla rezonansa girip onu biçimlendirerek, suretler boyutunda o bilgiler istikametinde fiziksel etkiler olarak açığa çıkmasıdır. Bu etkinin durumuna göre de Akaşalar,Ak bulutlar ya da Kara bulutlar diye adlandırılır .Tıpkı geçmişteki kavimlerin peygamberleri tarafından gelecekte,yaşamlarındaki menfi hareketlerden dolayı başlarına bela şeklinde geleceğini bildirmeleri, akabinde de gelmesi gibi.
Aynı şekilde dünyanın,gezegenlerin ve galaksilerinde evren içinde Akaşaları mevcuttur.
Biraz daha ilerletirsek evren Quantum potansiyelinde ne kendi içinde, ne de dışında mevcut olmayacak biçimde dev bir Akaşadır.
Buna evrenin belleği de diyebiliriz.
Kenan Keskin
20/04/2000