"Bir Gün..."

 

“Ameller niyetlere göredir!...” diyor Rasulullah Efendimiz. İç dünyamızdan ip uçları veren, fiillerimizin yönünü ya da savsaklamaya dayanan uyuşukluğun, durağanlığın  göstergesi olan iki kelime var : “Bir gün...” 

Kimi zaman ; içinde bulunduğumuz anda tembelliğin verdiği rehavetle, yapmak istemediğimiz işleri, hem karşımızdakini, hem de kendimizi kandırdığımızın genellikle farkında olarak kullandığımız erteleme sözü : “ Bir gün...”

- Bir gün bu sigarayı mutlaka bırakacağım!...

- Sen hiç merak etme, o işi bir gün yapacağım!...

Umutla ileri bakılan, beklentilerle dolu, hırs ve azmini arkadaş ederek , üstesinden geleceğinden ümitli olduğu... Yalnız , gerçekleşmesi için zamana ihtiyaç duyulan durumlarda kullanılan anlamıyla : “Bir gün...”

- Bir gün şu okulu  bitireceğim!...

- Bir gün çok para kazanacağım!...

- Bir gün mesleğimde zirveye kadar çıkacağım!...

- Bir gün önümde diz çökeceksiniz!... sadistliğinin yanında ;

- Bir gün sizlere ikramlarda bulunduğumda, bu günleri hatırlayıp utanacaksınız!...

Kesin olarak karşılaşılacak olan, ancak zamanı konusunda bilgimiz olmayan durumları anlatan: “Bir gün...”

- Bir gün hepimiz öleceğiz!...

- Bizler artık sizler gibi olamayız, ama bir gün sizler bizim gibi olacaksınız!... (Yaşlıdan gence...)

- Bir gün mutlaka yaptıklarımızın sonuçlarıyla yüz yüze kalacağız!...

Atasözlerinde : “Bir gün...”

-Bir gün olur, yüz yüze bakılır!...

-Bir günlük rızık için iki günlük çalışma  neden?...

-Bir günlük beylik beyliktir!...

-Musıkide : “Bir gün...”

-Pişman olur da bir gün dönersen bana geri!...

-Elbet bir gün buluşacağız!...

-Sabret gönül, bir gün olur bu hasret biter!...

-Bir gün ben de öleceğim, sevgilerle gömün beni!...

Fark edildiği gibi içinde bulunulan ânı değerlendirememenin  sonucunda , gerçekleşeceğine pek de inanmadığı , geleceğe umut nakletmekten başka bir şey olmadığı görülür yukarıdaki “Bir gün...” lerin  çoğunun.

Öğretim metotlarından birisi olan  “fırsat eğitimi” ; olayların akışından dolayı o anda yapılması gereken, ertelendiği taktirde ancak teorik olarak işlenmesi mümkün olup,özelliğine göre gözlenmesi, izlenilmesi mümkün olmayan, kısaca ânın , fırsatların değerlendirilmesi anlamına gelen bu usul çok önemlidir. Ay ve güneş tutulmaları, bir trafik kazasına şahit olmak, deprem gibi ...

Oluş ânının dışında yaşanması mümkün olmayan durumların  fırsat eğitiminde oldukça geniş uygulanma alanları vardır. Fırsat eğitimi şablonunun uygulanabileceği en geniş alan neresidir dersiniz?...

Asla dönüşü olmayan ölüm ötesine geçiş ile birlikte taşıdığımız “Bir gün...” lerin birikiminin her insanı etkileyeceğini bildiren Nebi a.s. :”Bir kere olsun “Allah” diyecek kadar yer üstünde kalmak, binlerce sene yerin altında kalmaktan üstündür!...” buyuruyor ve bu duyguyu ölüm ötesinde Nebilerin dahi hissedeceğini haber veriyor. Gerçekle yüz yüze gelince ona arkasını dönenler, veya “Bir gün...” lerle erteleyenler gerçeği fark ettiklerinde , Kur’an’ın ifadesiyle : “Rabbim, bizi dünyaya geri gönder. Tâ ki yapamadıklarımızı yapalım!...” (Secde / 12 - Fâtır /37)  derler ama, elbette ki isteklerine cevap alamazlar. Ânı değerlendirememenin azabı ; sonsuz denecek kadar uzun zaman boyutlarındaki arınma süreçleri , hep “Bir gün...” lere gelecek zamana yapılmak üzere havale etmenin sonuçları olarak yaşanacaktır. Güneşin dünya ile olan konumuna göre düzenlenen , ilâhi okumayla bizlere fark ettirilmeye çalışılan , vakitleri belli olan Şeriat Namazının kazasının niçin olmayacağı ; hayatımız boyunca güneşimizin galaksi içinde bulunduğu konumunda iken ve  o konumda dünyamızla yaptığı açının asla bir daha gerçekleşmeyeceğinden , yani ; o anda burçlar vasıtasıyla yeryüzüne ulaşan melekî tesirlerin  insan üzerindeki etkisinin yakalanmasının bir daha mümkün olmadığından kaynaklandığı düşünülürse , “Bir gün...” lerle ne kadar çok sahada kendimizi kandırdığımızı fark ederiz. Çünki Allah’ta asla tekrar yoktur. “Külle yevmin hüve fî şe’n : O her gün yeni bir tecellidedir!.”  (Rahman:29) Âyeti bunun en güzel örneğidir.

-Bir gün emekli olacağım, Hacca gideceğim o zaman... (Garantisi var!!!...)

-Bir gün şu kitapların hepsini okuyacağım !... (Neden şimdi başlanmazsa?!..)

-Bir gün şunlara sahip olursam sadakalar dağıtacağım!...(Rüşvet teklifi gibi )

Bu “Bir gün...”  ler şeytanın da en önemli silahlarından birisi olsa gerek ki, Nebi Aleyhisselam’ın : ”Hayırlı şeyleri yapmakta acele ediniz!...”  Hadis - i Şerifi ile fark ettirmeye çalıştığı gerçek , Âyet -i Kerime ile de şu şekilde sunuluyor : “Çok aldatıcı Şeytan da  sizi Allah’ın mühlet vermesi ile aldatmasın!...” (Fâtır/5)

Kaç tane “Bir gün...” ümüz var?.. Kendimizi aldatacak, oyun ve eğlenceden ibaret olduğu zikredilen dünya ile ; kalbimizi, aklımızı biraz daha nasırlaştıracak, eli boş, gönlü boş, îmanı kuruntusunda kalmış bir halde ölüm ötesine  davet edildiğinde “Bir gün...” lerin tükenmiş olduğunun idrakındaki hüsranı yaşamaya razı kaç insan var?... Bulunabilir mi böylesi acaba?..

Benim mi kaç “Bir gün...” üm var?... Yazarken o kadar çok olduğunu hissettim ki!...  Ânı değerlendirmeyi beklentisiz olarak nasip etmesini istedim Allah’tan. O ; “Lebbeyk!..”  demeyecekse dua ettirmez umudundayım. İnşallah icabet edilenlerden olur.

Allah Mûinimiz olsun.       

Hamdi Canik
http://afyuksel.com
29
.01.2001