Yüreğime Gem Düştü

 

Gözlerime asırlar öncesinden nem düştü
Bin gönle biriken hasret ve elem düştü
Güllerin kokusunda sürmelendi arzular
İsyana tam hürriyet, yüreğine gem düştü...

Taa içimden koparıp sana sunduğum kalbim
Aynasını kararttı dünyalar kadar kibrim!
Nakış nakış büyüdü sen dokudukça sabrım,
Feryad eden bülbüle hıçkıran bir dem düştü...

Kainat şiir oldu; gözlerine yazılan
Senin adındı bir bir yıldızlara kazınan
Yüreğimi kanatan o çaresiz sızıdan
Baş eğdiren, tam yüzlü, bir güzel erdem düştü...

Köhne bir hana döndüm; tek başına... virane...
Hasretin kıskacında can verdim.. yaşamak ne?
Gülşene girerken; hem yangındım, hem divâne
Avucuna hicran, ay, yıldız ve matem düştü...

Sıraladım onları gecelerin boynuna
Hem yaralar bıraktı bu aşk benim koynuma!
İmtihana çektiler, uymadılar oynuma.
Gülü sana sunmuşlar, bana da çiğdem düştü...

Umudumu çöllerde hasretine aldılar
Asırlarca öteden gül kokunu saldılar
Gönlümün ateşinde hoş sohbete daldılar!
Onlar vuslata kandı, bana kuru fem düştü...

Kanat yaptım ruhuma pişman göz yaşlarımdan
Yara aldım gönlümde yıktığım taşlarımdan
Sana adanmış; her gün kesilen başlarımdan
Zindanlaşan ömrünü aydınlatan gem düştü...
İsyana tam hürriyet, yüreğime gem düştü;

Nurullah Genç