Genetik İntikâl

Onlar ki :"Ey Rabbimiz; bize zevcelerimizden ve zürriyetlerimizden gözlerimizin
sürûru olacak iyi kimseler ihsan et. Ve bizi takva sahiplerine imam kıl" derler.
(Furkan Sûresi-Âyet:74)

İnsanlar ölünce; üç kişi hariç, her kesin amel defterleri kapanır. Bu üç grup
insan şunlardır:

1-  (Okul, yol, köprü... gibi insanların yararlanacağı) Sadakayı Cariye bırakanlar.
2-  (İnsanlara yararı olacak) İlim yada ilim eseri bırakanlar.
3-  Hayırlı evlat  bırakanlar.   (Hadis-i Şerif. Ebu Hureyre rivayet etmiştir)

Sadakayı cariye ve ilim sahiplerinin bıraktıkları eserler insanlar tarafından
doğrudan, vasıtasız olarak kullanıldıkları için, beyin faaliyetlerinin otomatik
sonucu olarak, hasılanın yönlenmesi mümkün iken; hayırlı olarak nitelendirilen
evladın yaptıkları çalışmalardan ebeveynin yararlanması nasıl olmaktadır?...

Zaman zaman basında ve ilmi eserlerde, binlerce hatta milyonlarca yıl önce
yaşamış canlılardan, özellikle nesli tükenen hayvanlardan bahsedilir ve
bunların; bulunabilen fosillerinde yapılan bir kısım bilimsel incelemeler sonunda kaç yıl
yaşadıkları, nelerle beslendikleri, geçirdikleri muhtemel hastalıklar, bir çok
özelliklerinin yanında ölüm sebepleri, doğruya yakın olduğu düşünülen bir
isabetle tesbit edilebilmektedir.  Ve bu sonuca ulaşmamızı sağlayan ilim dalının
adı da: Genetik ilmidir.

Hücrelerin kromozomlarında bulunan ve irsi karakterlerin bir nesilden bir
nesile taşınması, karakterlerin gelişmesi ve tayini ile ilgili kalıtım
faktörlerine gen adı verilir. Kısaca; o canlı ile ilgili her türlü bilginin hem
depolanma, hem de transfer edilebilme özelliğine sahip bilgi bankasının adı
olan gen; hücrenin sitoplazmasının içinde adeta yüzer durumda bulunan çekirdeğin
kromozomları tarafından taşınmaktadır.

Şimdi şu ayetleri dikkatle okuyalım:

Denizde emriyle yürüyen gemiyi size musahhar kıldı. (İbrahim Sûresi:32.Âyet)

Denizde akıp giden dağlar gibi gemiler de O’nun ilahi âyetlerindendir.
(Şûrâ:32)

...Denizde sizin için gemileri yürüten Rabbinizdir. (İsrâ:66)
Onlara kudretimize delalet eden bir âyet de; kendi evlatlarını dolu gemilerde
taşımamızdır. (Yâsin:41)

Bir insanın tüm özellikleri DNA lar üzerindeki genlerde bilgi olarak mevcuttur.
Olası hastalık riskleri, şişmanlık, uykucu olma, iştah durumu, zevkleri, zayıf
yönleri, ilgi alanları, kabiliyet ve istidatı, tüm biyolojik özellikleri, hatta, İman dahi genlerle ilgilidir. Atalarından intikal eden tüm verilerle, bunların üzerine kendi kişiselliğinden kaynaklanan değişiklikler de, kimyasal bir dizilim olarak yer almıştır genler üzerinde.
Babanın spermi, annenin yumurtası ile atalarına ait özellikler genler yoluyla
çocuğa geçerken, leri aşamalarda da formatlanmış yapısıyla çocuğuna intikal
eder. Atalarından kendine intikal eden genetik özellikler ile, kendisinden
çocuğuna geçen genetik yapı aynı değildir. Fark; gelenlere yapılan eklemeler, yada formatlamadır. Her insanın diğerlerinden farklı olmasına sağlayan özellik, aslında genetik farklılıktır. Öyle ise; tabii ki dede ile çocuğunun ve torununun genetik özellikleri farklı olmalıdır. Bu farklılık, eskilerin ," nev’i şahsına münhasır"dedikleri, yani yalnızca onun şahsına ait olan genetik yapıda gizlidir.  Genetik yapıyı diğerlerinden, özellikle ebeveynden farklı kılan özellikler nasıl meydana gelmektedir? Zannederim işin püf noktasıdır burası..

Hamileliğin yüz yirminci günü ile beşinci ve yedinci ayları ile doğum esnasında
alınan astrolojik etkiler, ebeveynden intikal eden bu genetik dizilimde geri
dönülemez bir formatlama oluşturmakta, hayat boyunca kişinin tüm kişilik ve
biyolojik özelliklerini belirleyecek hususiyetler genlerde yerini almaktadır.
Çok önemli bir diğer husus ise; insanın hayatı boyunca yaptığı bir kısım
faaliyetler dahi, genlerin formatlanmasında  rol oynadığıdır. Fiile dökülme
durumunda olan bir kısım beyin faaliyetleri ile , derin  tefekkür de genlerde
yerini alır.

Bakara sûresi 284. Âyette, Allah: Göklerde ve yerde olan her şey Allah’ındır.
İçinizde olanı açıklasanız da, gizleseniz de Allah sizi hesaba çeker. Dilediğini
bağışlar, dilediğini azaplandırır.. Allah her şeye Kaadirdir, buyurmaktadır. Bu
âyette, düşüncelerin de genleri etkilediğine, onların formatlanmasında rol
oynadığına işaret  edildiği düşüncesindeyiz.

İnsanlardaki her hareket ve düşünce genetik bir şifrenin özelliği olarak
meydana geliyor ise; bu boyutta ortaya konulan her oluş, emrini yada startını
genlerdeki ilgili özelliklerden almıştır. Bedenin ise, genlerin emrini; görünür, haberdar olunur hale getiren  bir araç konumunda olduğu sonucu çıkar.

Her birimin genetik dizilimi kendine özeldir dedik. Çünki birime farklılık
kazandıran  tüm etki, oluş ve düşüncelerin sonunda formatlanarak, bu özel olma
durumunu kazanmıştır. İntikal ederek ,evladına geçen bir genetik özelliğin uygun
ortamda irrite olma halinin doğal sonucu olarak da ortaya koyulan fiiler, her ne
kadar evlattan çıkıyor ise de, o fiilin ortaya konmasına sebep olan genetik düzenleme ebeveyni tarafından yapıldığı için, gerçekte, o çocuğun ortaya koyduğu, o genetik düzenlemeden kaynaklanan fiili aslında ebeveyne aittir. Dolayısı ile o fiilin işlenmesi neticesinde meydana gelecek hasıladan ebeveynin yararlanması tabiidir.

Yazının başında zikredilen âyeti tekrar okuyalım şimdi:

Onlar ki :"Ey Rabbimiz; bize zevcelerimizden ve zürriyetlerimizden gözlerimizin
sürûru olacak iyi kimseler ihsan et. Ve bizi takva sahiplerine imam kıl" derler.
(Furkan Sûresi-Âyet:74)

İnsanlardan; yararlı fiil ve bir o kadar kıymetli olan tefekkürü ortaya koyacak
olan nesiller zaten takva sahipleridir. Onlara imam yada önder olmak, onlardaki
takva sınıfının özellikleri olan  oluşları ortaya koymalarını sağlayacak genetik
düzenlemenin kendisinden çıkarak, o sahada, sonra gelecek olanlara öncü olma
dileği yatmaktadır.

Kim hayır veya şerde bir çığır açarsa, kendinden sonra da bu devam
ettirilirse,onu yapanların eciri kadar bir ecir alır da, faillerin ecirlerinde
bir eksilme olmaz. ( Müslim: Kitabul ilim-6.Bab-15[1017 numaralı Hadis] )

Allah yardımcımız olsun.

Hamdi Cenik