Köle

TV kanallarından birinde, Batı’nın Müslümanlar ve Türkler üzerine oynadığı oyunların konuşulduğu bir programda, cümlelerin içinde sık sık “Köle” kelimesi kullanılıyor "Batı bizi köle yapmak istiyor", "Batı bizi köleleştirdi" gibi cümleler sürekli tekrarlanarak köle kelimesi ile insanın insanı boyunduruk altına alması anlatılıyordu.

Türk Dil Kurumu tarafından yayımlanan Türkçe Sözlük’te "Köle" ve "Esir" kelimelerinin anlamları şöyle açıklanmaktadır;

KÖLE:
1- Birinin emri altında bulunan özgür olmayan kimse.
2- herhangi bir ŞEY’e aşırı derecede bağlı olan kimse.

ESİR:
1- Köle
Bir DÜŞÜNCEYE veya bir KİMSEYE körü körüne bağlı olan kimse.

Sözlükteki bu açıklamalar bizleri, zihinlerimizde ilk etapta, insanın insanı tahakküm altına alması şeklinde çağrışım yapan, kemikleşmiş köle ve esir anlamının dışına çıkartarak,    Kişiye, Şeye, Düşünceye bağlılığında kölelik kapsamında olduğunu belirtmektedir.
İnsanlık tarihi boyunca, kölelik ve esaretle mücadelede hep insanın insan üzerindeki tahakkümüne son vermek için uğraşılmış, bu amaçla çeşitli dönemlerde yasalar, bildirgeler düzenlenmiştir.

Kur’an’da, insanın insana köle olmasını engellemek için günün şartları doğrultusunda en alt sınırı teşkil etmek üzere, kölelerin iyi bir şekilde yedirilip içirilmesi, eziyet edilmemesi, çeşitli günahlara kefaret olmak üzere azad edilmesi, ilgili Âyetlerle bize bildirilmiştir. Resûlallah, insanlığa örnek olmak üzere kendi kölesini azad ederek bu yolda ilk adımı atmıştır.

Özgürlük yolunda O’nun attığı ilk adımlar, insanlar tarafından farkında olarak veya olmayarak takip edilmiş, 1776 Amerikan, 1789 Fransız İnsan Hakları Beyannamelerinden sonra 1948’de Birleşmiş Milletler Teşkilatına üye kırk sekiz devlet tarafından imzalanan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile, insan hak ve özgürlükleri, teminat altına alınmak istenmiştir.

Ancak kişinin KİŞİYE, ŞEYE, DÜŞÜNCEYE aşırı derecede körü körüne BAĞLILIĞI, KÖLELİĞİ ve ESARETİ’nin’ yasalarla, beyannamelerle önlenerek, BİLİNÇ ÖZGÜRLÜĞÜ’nün ‘teminat altına alınması mümkün değildir.

Bu noktada, İnsan, Kur’an ‘ın ışığında Resûlallah’ın gösterdiği yoldan ilerlemek suretiyle kendi teminatını kendisi oluşturmalıdır.

Av. Aytül Ardor