Mucize

Belediye otobüslerini bilirsininiz. Hani kırmızı renkli, bol gürültülü otobüsler. Diyelim ki kendi özel arabanızda gidiyorsunuz. Camı açtınız ve biraz hava alayım dediniz. Bir otobüs yakınlarından geçerken ilk hareketiniz o büyük gürültüden kulaklarınızı korumak amacıyla derhal camınızı kapatmak olacaktır.
Peki otobüsün içindekiler. Onlara da Allah yardımcıları olsun demekten başka yapacak bir şeyiniz yoktur.
Geçenlerde bu otobüslerden birinde işe giderken ilgimi çeken bir durumla karşılaştım. Sabah saat 8:00 civarlarıydı. Herkes işine yollanmış bende koltuklardan birine oturmuş işime gidiyordum. Karşımda bir adam vardı belki de çocuk demem daha doğru olur. Elindeki cep telefonu herhalde yeniydi ve sürekli melodi değiştirmekle meşguldü. Tıpkı oyuncağı ile oynayan çocuklar gibiydi etrafı umrunda bile değildi.
En sonunda yanıma oturan bayan dayanamayarak biraz da bana işittirmek amacıyla, “sabah, sabah olurmu” diye söylendi.
Sabah sabah olurmuydu o telefonun sesi. Halbuki sabah sabah ne kadar da doğaldı otobüsün homurdanan canavar misali sesi. Minübüslerin müşteri kapmak için sürekli korna kullanmaları ne kadar doğaldı sabah sabah(?) Ama rahatsız etmişti o büyük gürültüsü telefonun(?). Sabah sabah olmazdı.

Sanırım bizler alışık olduğumuz şeyleri pek de dikkatle inceleyemiyoruz. Alışık olamadığımız şeyler ise hemen dikkatimizi çekiyor.
Bu durum aslında gerçeğin en büyük örtülerinden biri. Her an gerçekleşmekte olan büyük mucizenin kaçımız farkındayız sizce.
Evren her an elektromanytik dalagalar boyutundan yoğunlaşmak suretiyle yoktan varolmadayken, kaçımız bunun idrakında ve seyrindeyiz.
Bir an önce varolan her şey bir an sonra yenilenmiş olarak yeryüzüne inmekteyken kaçımız bu durumun farkındayız.
Bunu çok basit bir misal ile anlatmak gerekirse bu yazıyı okuduğunuz ekranı örnek verebiliriz. Siz ekrana bakarken hiç bir hareket algılamıyorsunuz. Sanki düz bir resim kağıdı var gibi düşünüp öylece seyrediyorsunuz. Gerçekten öylemi?
Kesinlikle değil. O durgun ekrana sizin yazıyı okuyabilmeniz için saniyede milyarlarca elektron gönderilmekte ve bir kez ekrana ulaşan elektron bir daha asla geri dönememekte. Yani ekranınız her an yenilenmekte. Hemde bambaşka elektronlarla.

Bu noktada Hz. Muhammed`in yaptığı Miracı anlatan sözlerinin bir kısmını hatırlatmak istiyorum.
"Sonra Beyti Mamura girip namaz kıldım… Ona her gün yetmiş bin melek girer de, bir daha kıyamete kadar hiç sıra gelmez…"

Evren her an özdeki enerjiden beslenmekte olduğuna göre sürekli bir enerji özden dışa doğru ilerlemekte ve sonuç olarak varlığı meydana getirmekte.
Rasulullah insanlara hiç bitmeyecek bu mucizeyi göstermiştir. Belki hayretimi attır diye dua etmeyi öğretirken bu mucizenin farkına varmamızı istemiştir. Fakat Rasulullah`ın gösterdiği bu mucizeyi fark edemiyenler ondan farklı mucizeler beklemişlerdir.

Onlar cep telefonunun sesini dinlemişler içinde bulundukları gerçek gürültüyü tüm ihtişamıyla kulakları çınlatmasına rağmen fark edememişlerdir.
Umarım Mehdi adıyla bize tanıtılan Zatı da göstereceği söylenen mucizeleri beklereken cahiliye devrindekiler gibi, en büyük mucizesi olan ilmini anlamadan kaçırmayalım.

  Serter Saltık  
(İTÜ Fizik Müh.)