Bilgisayar kullanıyorsanız muhakkak duymuşsunuzdur bu ismi. Windows 98, bir işletim sistemidir. Yani bilgisayarınızla iletişiminizi sağlayan bir nevi dönüştürücü.
Neyi dönüştürücü?
Bunu şöyle açıklayabilirim;
Bilgisayarın içinde gerçekte sizin ekranınıza ulaşan şekiller, renkler ya da bilgilerin hiçbiri sizin algıladığınız şekilde mevcut değildir.
Mesela bilgisayarınızın masa üstü de denilen ekranında bir resim var. Bu resim bilgisayar içinde çok farklı bir şekilde saklanmaktadır. Eğer bilgisayar içinde saklı olan hali ile görsek bu bir resim demek mümkün olmazdı. Peki nasıl saklanıyor bu resim bilgisayarda?
Aslında bilgisayar içinde dolaşan şey resim değil sadece elektrik akımı. Bilgisayarın bütün parçalarının tek gördüğü daha doğrusu algıladığı elektrik akımı. Bu akım bazen güçlü bazen zayıf olarak parçalara ulaşmakta ve bu güçlü ve zayıf akımlar elektronik parçaların davranışlarını etkilemektedir.
Bunun makine dilindeki karşılığı 1 ve 0 dır. Yani akım varsa 1 akım yoksa 0. Bu açıdan bakarsak bizim bilgisayarımızın ekranını süsleyen o resimlerin gerçek yüzü 101011101011110101100111101001111 şeklinde devam eden 1-0 dizileridir.
İşte kısaca win98 olarak bildiğimiz meşhur işletim sistemi kendisine has bir şifreleme kullanarak sizin bilgilerinizi bilgisayara kaydetmekte. Yani sizin bilgisayarınıza saklamak istediğiniz şeyleri daha sonra anlayabileceği bir şekilde kendine has bir şifreleme yöntemi ile 101010101110101 şeklinde uzayıp giden 1-0 dizileri olarak saklamaktadır. Daha sonra siz aynı bilgiyi geri istediğinizde aynı 1-0 dizilerini çözmekte ve ekranınıza yansıtmaktadır. Aslında ekranınıza yansıyıncaya kadar bilgisayar içinde sadece akımlar dolaşmaktadır. Bilgisayar açısından ekranda yine sadece belli akım farkları sonucunda oluşan görüntüler bulunmakta. Fakat bizim için bu görüntüler daha önceden beynimize yerleşmiş bilgilerle belli bir anlam kazanmaktadır. Eğer daha önceden beynimize yerleşmiş hiçbir bilgi olmasa bizim için de ekran üstündekiler garip görüntülerden öte bir şey olmayacaktı.
Bilgisayarın bilgiyi saklama ve tekrar kullanılır hale getirme olayı insan açısından da pek farklı değildir aslında. Bizim de hayat boyu yaptığımız hareketlerin altında genlerimizde yatan şifreler etkilidir.
Düşünün size insanlar belli bir karakter çiziyor. Sen şöylesin sen böylesin. Çok merhametlisin, çok kötüsün.......
Aslında bu hareketleri bizden görenler genlerimizde yatan bilgilerin açığa çıkışını izlemekteler. Yani bir bilginin en son çıkış noktasını görmekteler. Tıpkı ekrana bakan kişinin bilgisayar içinde dönen hiçbir şeyden haberi olmadan bilginin en son halini algılaması gibi. Halbuki o bilgi ekrana gelene kadar bir çok aşama geçirmiş ve o görüntü bilginin en son hali olmuştur. Beyin bu genetikteki bilgilerin şifrelerini çözen ve bunu beden ekranına aktaran bir işletim sistemine sahiptir.
Bu açıdan bakarsak karşımızdaki kişiden çıkan hareketin çok öncelerde meydana gelen kimyasal ve fiziksel olayların son noktası olduğunu görebiliriz. Yani karşınızda ki kişi fiili yapmadan belki saliseler önce o fiil beden kimyasında gerçekleşmiş geri kalan ise sadece kasların tetiklenmesidir.
Bu olayı daha iyi şekilde birbirine bağlayalım.
Önce yeni bir bilgisayar aldığınızı düşünün. Başlangıçta bilgisayarınızla aranızda iletişiminizi sağlayacak bir işletim sistemini yüklemeniz gerekir.
İnsan da ilk hard diskini yani beynini aldığında bu işletim sistemi anne ve babasından otomatik olarak kendisine aktarılmaktadır. Tıpkı bilgisayarı size satan firmanın yaptığı gibi işletim sisteminiz hazır olarak size ulaşır.
Bilgisayarda bu işletim sistemi yine 1-0 dizileri şeklinde saklanmaktadır. Bunun insandaki karşılığı ise DNA ve RNA `dır.
Daha sonra bilgisayarınıza saklayacağınız her bilgi öncelikle işletim sisteminin elinden geçerek onun anlayabileceği bir forma sokularak yine 1-0 dizisi olarak hard diske kaydedilir. İnsan da aynı şekilde dışardan gelen yeni bilgileri doğuştan sahip olduğu işletim sistemi de diyebileceğimiz bilgilere uygun bir şekilde daha sonra çözebileceği bir şifreleme yöntemi ile protein adı verilen amino asit dizileri olarak kaydetmeye başlar.
Yanlış anlaşılmasın! İşletim sistemi diye bahsettiğim aslında beynin bilgileri bir amino asit dizisi şeklinde nasıl saklayacağını nasıl bir şifreleme kullanacağını bilmesidir ki bu da yine anne ve babadan ulaşan genlerde mevcut olan bir bilgidir.
Mesela bir çok beyinde Allah ismi kaydedilmiştir belki bir amino asit dizini şeklinde. Fakat genetikle gelen farklı işletim sistemleri bu kelimeyi farklı yorumlamakta, kimi için bir tanrıya işaret ederken kimi için de evrensel bir öz yada daha öte şeylere işaret etmektedir bu isim.
Düşünün gördüğünüz hayal ettiğiniz her şey beyinde amino asitlerden meydana gelen dizinlerde saklı. İnanılmaz bir şekilde beynin hayal merkezi bu amino asitlerin sahip olduğu bilgileri şekillendirmekte tıpkı bilgisayar ekranında 1001010101 gibi bilgilerin bir resim yada bir yazı olarak karşımıza çıkması gibi..... Bununla beraber görüntü bilginin en son halidir. Eğer karşımızdakinin genetik dizinini okumak ve çözmekle beraber protein dizinini de okuyabilmek gibi bir imkanımız olsa idi onun yapacağı bütün hareketleri kendisinden önce bilebilirdik....
Şu an için yapabileceğimiz tek şey karşımızdaki fiillerin aslında nükleik asit ve amino asit dizinlerinin en son hali olduğunu fark etmek böylelikle olaylara biraz daha farklı boyuttan bakabilmek...
Serter Saltık
(İTÜ Fizik Müh.)