Sayın Deveci İslam ve Tasavvuf’ ta 600 sorunun 200 ile 225 kısımlarında bazı sorulara cevaplarını podyum için yazdı.
İnce ve zarif üslûbuyla dikkati çeken sayın Deveciye bu yaklaşımından ötürü teşekkür ediyoruz.
Aşağıdaki sorulara verdiğim cevaplar sadece benim öğrendiklerimdir, aczimizi bilerek istirhamımız şudur bu cevapların tarafınızdan bir süzgecten geçirilip eksik yada yanlışlarının düzeltildikten sonra cevap olarak yazılmasıdır. Her şeyin doğrusunu Allah bilir.
Bir ikinci hususta sorularda olmıyan ama benim 40 seneden beri kabüllenemediğim mirac mevzuundaki bir hadis bunuda benim anladığım manada yazıyorum sizin fikrinizi almak isterim.
Bu hadisi benmi anlamıyorum yoksa başkaca bir hikmetimi var şartlanmak da istemediğimden irfanınıza danışıyorum.
201.
Sekaratül mevt nedir?C. Sekeretül mevt ölümü tatıcı kulun ölüm anındaki kendinden gecme halidir.
202. Nefsin üçüncü mertebesi ile, altıncı mertebesinin dini termolojideki adı nedir? Bu iki mertebe arasında ne gibi bir bağlantı vardır?
C. 2ci mertebeden nefsi mülhimeye gelen kulda hüzün hafifler durulur ruh ferahlığı başlar. bununla beraber Allahtan ilham almaya başlar. 6 cı mertebede isekul nefsini arındırmış ve nefsinin hakikatına ermiş bir şekilde insanların arasına dönmüştür. 3cü mertebede ilham ile ilişkiye gecilir 6cı mertebede ise nefs yaratılanla yaratanın özelliklerini birleştirir.
205. Hayır ile şer ne demektir?
C. Bizim anlayışımıza göre cenabı Allahta şer yoktur.Allah hayrihi ve şerrihi deyil hayrihi ve hayrihidir. hayır ve şer kuldan kuladır hadiselerin sebeb ve hikmetini bilememelerindendir.
bazı anlayışa görede yaratılanların menfaatına olan bütün fiiller hayır tam terside şer olarak yorumlanıyor.
206.
Vehim nedir?C. Var olan şeyleri yok yok olan şeylerivar olarak kabullenmek tir.vehim daha ileri derecelere giderse evham ile birleşerek işin icinden cıkılmaz hale gelir. bundan kurtulmanında caresi ilmi ile amil bir insanı kamilin ona yardımcı olması gerekir.
207.
Beyaz rengin bir özelliği var mıdır?C. Beyaz renk renksizliği ifade eder. Bütün renkleri icinde barındırır vede daima renkleri kendine esir eder.
208.
"Men arefe nefsehu, fekad arefe rabbehu" sırrını basitce açıklayın?C. Rabbini bilmekicin öncenefsinin ne olduğunu bilmen nefsin ne olduğunun farkına varman gerekir buda kendini var saydığınbenliğinin Allaha ait olduğunu ve kendinde var saydığın nefsinin hakikatının rabbın olduğunu kavraman gerekir bu surette nefsinin ne olduğunu anlar rabbine ağah olursun.bizim bildiğimiz bir ikinci hadisi şerifte rabbını bilen nefsini bilir. şeklindedir. buradaki rab kelimesinin ikinci manası efendi demektir.
bunun neticesi olarakta bir insani kamili bularak onun aynasında kendini bilmesi ve anlamasıdır.
209. Veliler ile Peygamberlerin görevleri arasındaki fark nedir?
C. Hem velinin hem peygamberin misyonu aynidir.ve her peyğamber ilk önce velidir.
ysin suresi 16 ayette ve üzerimizde aşikar tebliğden gayrisi[uhdemize düşeni] yoktur ve yine gasiye suresi21/24. ayette onlara vaaz ve teskir [Allahı söyliyerek ikaz] et muhakkak sen [yalnız]vaaz ve ihtar edicisin. onlar üzerine cebir edici deyilsin.
Ali imran suresi 19 cu ayet sana vacib olanyalnız tebliğdir veli günahlardan mahfuz peygamberler ise masumdur.
veliden cıkan harkuladeliklere keramet peygamberlerden cıkan harukuladeliklerede mucize denir. misyon ikisindede ayni olmasına karşın veliler velilik zevkini peygamberler ise hem velilik hem ne oldukları icin nebilik resul oldukları icinde resullük zevkini tadarlar.
212.
İrade-i küll'iye ile irade-i cüz'iye arasındaki fark nedir?C. İradei külliye ile iradei cüziye arasındaki farkdan önce iradei cüziyenin varlığının olup olmadıgıdır.
yunus suresi 61 ci ayette şöyle der ya muhammet senin tuttuğun hic bir iş kurandan tilavet ettiğin hicbir teşebbüs yokturki onun üzerindebiz şahit ve görücü olmıyalım yerde ve gökte bir zerre kadar ondan daha kücük veya aha büyük hic bir şey rabbındangizli olmaz cümlesi [levhi mavhusa]kitabı mübinde yazılıdır [cümlesi irademle tayin etmiş ve vakti geldikce zuhura gelmiştir hic bir mahluk yokturki sevk ve idaresi Allahın elinde olmasın] hut suresi 56 cı ayette şöyle deniyor hic bir hayvan yokturki onun nasiyesinden[başından] tutmuş olmasın.
şems suresi 8 ci ayette fücurunuda takvasınıda ilham etti.
peygamber efendimiz hz. cebraile[meleğe]kendisini daha sık ziyaret edip edemeyeceğini sorduğunda hz cebrailin cevabı şu olmuştur. biz melekler ancak rabbımın emri ileineriz bizim önümüzde arkamızda bunların arsında bulunan bütün şuunat[hayatiyet ve hareket hal ve tavır] Allahın emir ve iradesine tabidir.
kuranı kerimin öğrettiğine göre Allah istemedikce hic bir kimsenin bir şey isteme hak ve imkanı yoktur her mahluku her adımda Allah sevk ve idare etmektedir zira mahlukun nasiyesinden [baş bağından] o tutmuştur. başı boş hic bir mahluk yokturve her mahlukun sevk ve idaresi onun elindedir.
yerde gökte ve arasında her hareket Allahın iradesi iledir
Koyduğu ve idare ettiği kanunlara[tabiat ve tekamül kanunlarına göredir bu kanunların üzerinde yalnız Allahın mucizeleri vardır, kanaatimiz şudur ki cüzi iradenin varlığı söz konusu deyildir.
Külli irade ve var sayılan cüzi iradenin arsındaki fark kişinin ilmi ve tekamülü ile alakalıdır. cüzi iradenin varlığını kabüllenenler ise tekamüllerinin ilerideki safhalarında ne demek istediğimizi daha iyi anlayacaklardır her şeyin doğrusunu Allah bilir.
213.
Müheymin melaike, Mele-i Ala sınıfından mıdır?C. Müheymin melaikeleri cenabı hakkın cemalini seyr ve zikirden başka hic birşey bilmiyen madde kokusu almamış melekleridir.
216. Nefsin, vehme tabi olması halinde ne olur?
C. Nefis vehme tabi olması halinde birliğe ulaşması söz konusu olamaz tekamül edemez. vahdet sırrına agah olamaz. Spmişlıgın ve şekavetin pencesinden kurtulamaz.
217.
Vehmi, hükmü altına alabilen güç nedir?C. Vehmi hükmü altına alabilen güc Allahın izniyle akıldır.
218. Nefs perdesi kalkınca ne olur?
C. Nefs perdesi kalkınca teklik zuhura gelir ölmeden evvel ölünüzün sırrı ortaya cıkar yani birleşmenin veya ayrılığın olmadığı yalnız var olan o olduğu idrak edilir.
220. Arif ile Arif-i Billah arasındaki fark nedir?
C. Arif bilen irfanıyla bilgi sahibi keşfi acık kullar arifi billah ise Allahı hakkı ile anlamış ilim keşif irfan sahibi hal ehli ayni zaman da mürşidi kamil bir insandır.
Şimdi size şu soruyu soruyorum.
50 vakit namaz hakkında 2 değişik hadis vardır. Rivayet edenlere göre ifadelerde farklar vardır. fakat Hz. Musanın mudahalesi ile elli vakit günlük namazın beş vakte inmesi esasında beraberlik vardır. Hz. Musa beş aktinde takat dışında oldoğunu azaltılması gerektiğini söylemiş isede peygamber efendimizin Allaha daha fazla rica ve israra yüzü tutmadığı söyleniyor fakat bütün bu vakaanın ceryanında hikmet ile hareket eden hazreti musa oluyor Allahımız güçlüğü iltizam ediyor hz muhammet yalnız yalvarıyor ve nihayet hz muhammedin ricalarına dayanamıyarak elli vaktin beşe kadar inmesine muafakat ediyor işte en büyük haksızlık Allahın Allahlığı tecelliyatına lutfuna keremine merhametine yer verilmemesindendir. bu manzara karşısında her müslüman hz musa gayrete gelmeyeydi halimiz neye varırdı diyesi gelir. eyer vakıa böyle cerayan etmiş ise bilelimki hz musayı gayrete getiren Allahtır.
Hz. Muhammedi yalvartanda Allahtır Allah kendinin arzusunu gizlemiş oluyor. belki o zamanki insanların ruh haletlerine göre bunu onlar icin faydalı bulmuş olabilir. günde 50 vakit namaz emrolunsaydı acaba 8 saat uyku ve 2 saat yemek haric kalan 14 saatte kac dakikada bir namaz vakti girecekti şöyle ki 60 x 14 = 840 % 50 demekki 17 dakikada bir namaza durulacaktı bir vakit namazın kac dakika aldığını düşünerek bu 17 den indirirseniz bu kalan mesela en cok on dakika icinde nasıl vakit bulur calısırdınız ekini kimler bicecek gıdayı kimler getirecek gecinmek icin günlük kazanç calışmasına nasıl vakit kalacaktı.
Görülüyorki bu hadislere hadis demek hadise hörmetsizliktir. miracın bir esası var,cünkü kuranı kerimde yeri varfakat tarzı vukuu ibtidai insanların rivayetine kalmışki tatminkar tarafı yoktur. bahusus Allah; müslümanların güçlüğünü ister gibi gösterilmişki ne kuran muhteviyatına nede Allahın kemal sıfatlarına bunun uyar tarafı hic yıktur. Her şeyin doğrusunu Allah bilir.
Mehmet Deveci