Zaman Yolculuğu

 

Zaman bir yerdeğiştirmedir. Geçmiş-bugün-gelecek aynı evrendedir. Aralarındaki mesafenin milyonlarca ışık yılı olduğu düşünülüyor. Bu olayın kanıtları da var. Bizim evrenimizdeki bütün cisimler Büyük Patlama dan beri birbirinden uzaklaşıyor, her dakika , her saniye. Ay her yıl dünyadan 7cm uzaklaşıyor, cisimler birbirinden nekadar uzaksa o kadar hızlı(hatta bazen ışık hızına yakın) uzaklaşıyorlar.Gelecek ve geçmiş hepsinden daha uzakta ve hepsinden daha hızlı uzaklaşıyorlar. Onları yakalamak için ışık hızını defalarca geçmek gerek. Fakat gökte çok ilginç cisimler var.Karadelikler (worm veya black hole) ve akdelikler(Quasar). Karadelikler görülemiyor, zaten onun için kara. Ancak madde yutmaları sayesinde varlıkları anlaşılıyor.Onlardan ışık bile kaçamıyor.Bu cisimler güneşten çok daha büyük yıldızların hidrojenlerini tüketmesiyle oluşuyor.Yıldızlarda özetle iki ayrı kuvvet var.Genleşme ve kütle çekim.Genleşme hidrojenden termonükleer reaksiyonlarla ısı elde edilmesinin bir sonucu.Kütle çekim ise cismin kütlesinden kaynaklanan atomlar arası kuvvet.Büyük kütleli yıldızlar hidrojenlerini tükettiktikten sonra genleşmeden kaynaklanan kuvvet zayıflıyor ve kütle çekim galip geliyor ve yıldız çöküyor. (Kütle ne kadar büyükse kütle çekim o kadar büyüktür. Bir demir tasın kütle çekimi zayıf, tonlarca ağır bir yıldızın kütle çekimi çok güçlüdür). Çökmede önce protonlarla elektronlar birleşip nötronları oluşturuyor, sonra nötronlarda parçalanıyor, parçalanıyor... öyle hale geliyorki bu evrenin kurallarının dışına çıkacak kadar küçülüyor ve tüneller alemine çıkıyor(Evrenimizdeki en küçük cisim X olsun, X cismi parçalanırsa artık o bizim evrenimizde değildir).İşte karadelikler muazzam çekim güçlerini kütle çekim sayesinde açılan tüneller evreni sayesinde kazanırlar.Tüneller çevresindekileri ve karadeliğin kendisini de içine çekerler.Tünelin diğer ucunda bazı teorilere Quasar(akdelik) vardır. Quasarların var olabilmesi günümüz bilimine göre imkansız, ama varlar, bize çok uzakta olmalarına rağmen yaydıkları büyük enerjiyle teleskoplarla görülebiliyorlar.Tek başlarına   yaydıkları enerji bir gökadadan (galaksiden) daha fazla, çapları ışık yılı ile ölçülüyor, yani bir gökadanın binde biri kadar.Var olmaları olanaksız , çünkü bu kadar büyük kütleli bir yıldızın anında çökmesi gerekirdi.Onun için onlara karadeliğin karşısındaki akdelik gözüyle bakılıyor (Karadelik-tünel-akdelik).Tüneller alemi gözlenemiyor, varlıkları bir teori, ama bir zamanlar karadelikler de teoriydi.Tüneller milyonlarca ışık yılı mesafeyi 1 saniyeden daha kısa bir süreye indirebiliyor.Kısaca karadelikten, akdelikten veya başka bir yoldan tünele canlı girebilirsek geçmişe ve geleceğe gitme şansımız var.Belki biri bu ihtimali değerlendirmiştir, kim fark edebilirki.Belki de akıllı torunlar.Bu tür idealar var. Örneğin NASA nın gizli belgelerine tanık olduğunu öne süren Prof.Dr.Aiberg şöyle yazıyor:Bu kadar karmaşık bir hipoteze girmem nedensiz değildi.Öğrencilik yıllarımdan beri Ufo üzerine çok şey duyuyor, fakat ilgilenmiyordum.Hatta amatörlerin hiç birini önemsemiyordum.Ne var ki, 1960 lı yıllardan beri, ABD de Apollo serisi uzay uçuşlarında refakatçi uçan cisimler hem astronotların bantlarında bildiriliyor, hem de resmi çekiliyordu...Halka kapalı tutulan Ufo araştırmalarına NASA bünyesinde sözleşmeli olan bizler akıl almaz atmosfer dışı insan yapısı taşıtlardan birini bizzat uydu aracılığıyla izledik.Sonuçta bu uzaylıların Latin alfabesi kullandıklarını hayretle gördük. Çünkü taşıtın üzerinde boya ile değil likid kristal ile yazılmış Durakhapalam ismi vardı. Durakhapalam son rus çarının arattığı zaman yolculuğu yapabilen aracın ismidir ve Hint-Tibet mitoslarında yer alır. Bu yazının altında yine spektral bir Wanen yazısı ve yanında da bir plaka gibi rakamlar vardı.Germen mitoslarında uçan wanenlerden söz edilir.Acaba bu araç dünyanın gizli bir yapısımıydı. En küçük okunan yazı Volvo-Wagen idi. Sonra da bir modelin yada yapımın tarihi yer alıyordu:2047’’

Bunun dışında almanların 1940 larda deniz-hava-karadan sonra dördüncü bir yol aradıkları, atom bombasında olduğu gibi onu da önce ABD denemiş.Bu deney Philadelphia deneyi.Deneyde (1943 te) bir savaş gemisinin farkedilmeden(gözlede radarlada) hareket etmesi elektronik bir düzenekle sağlanmış, gemi kontrolsüz bir şekilde ordan oraya gitmiş, tayfaların çoğu ölmüş ve ancak elektriği kesince durabilmişler. Deney rafa kaldırılmış gibi görünüyor.

Bunların hepsi kitaplardan ve internette kaydettiğim bazı bilgilerin bir özetidir.

Bilge Kaan Oktay