Amigdala ve Hafıza

Barış Yelkenci
 

Son günlerde üzerinde çok konuşulan bir konu amigdala. Bu konuda edindiğim bazı bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum.

Amigdala (Latince: corpus amygdaloideum) beynin medial temporal lobunun derinlerinde yerleşen nöronların oluşturduğu badem şeklindeki bir bölümdür. Duygusal hafıza ve duygusal tepkilerin oluşmasındaki birincil role sahip bölge limbik sistemin bir parçasıdır. Amigdala, sağ ve sol lob olmak üzere iki bölümde yer alır.

Amigdala, beynimizin korku ve duygu repertuarıdır. Normal şartlarda tırnak büyüklüğünde olan bu yapı, hücrelerinin sayısına göre bazı insanlarda morfolojik olarak normalden dört kat küçük ya da iki kat büyüklükte olabilir. Amigdalanın küçük olması, bir insanın canına kastedip bundan hiçbir korku ve hüzün hissetmeme halini yaşatırken büyük olması da aşırı duygusallık, panik atak, aşırı hassasiyet gibi duyguların belirgin bir şekilde açığa çıkışına neden olmaktadır.

Amigdala, başka insanların duygularını anlamamızda yardımcı olan bir bölgedir. Araştırmalar, özellikle korku duygusunda önemli bir rolü olduğunu göstermektedir. Ancak, bilimciler çeşitli zihinsel durumlarla da ilişkili olduğunu düşünmektedir. Örneğin, 2006’da araştırmacılar, sosyal ilişkilerden kaçınma ve başkalarının duygularını anlayamama gibi özellikleri olan otizm hastalığına sahip insanların amigdalalarının normalden daha az sayıda sinir hücresi içerdiğini belirlediler.

Bebeklikten çocukluğa geçişte BENLİK/EGO duygusunun varlığı, insanın kendini beden olarak kabul etme konumunu oluşturur. Amigdala, bu sanıyı yaşadığı tecrübelerle edindiği korku ve duygularla harmanlayarak perçinler. Nitekim, bu duyguların asgari düzeyde olması yaşamı oluşturur ki, bu düzeyde hayatımıza güvenli ve temkinli devam ederiz. Aksi takdirde, sobaya dokunduğumuzda elimiz yanacak, yüksekten atlarsak hayatımız muhtemelen sona erecektir. İşte bu bilginin duygusal/duyusal etkileri bizleri bunları yapmaktan alıkoyar. Kayıtlı olan duygusal hafıza, amigdalanın santral nukleusu ve stria terminalis yolu ile korkma davranışını ortaya çıkarır. Bu yolla, donakalma, çarpıntı, hızlı solunum ve stres hormonu (adrenalin) salınımı gibi hareketler oluşur.

Amigdala, duygusal olaylarla ilgili hafızanın oluşumunda ve depolanmasında önemli rol oynar. Herhangi bir öğrenme olayında uzun süreli hafıza hemen oluşmaz. Bu olayla ilgili bilgiler zaman içinde tekrarlanmayla birlikte belirli aralıklarla, uzun süreli depoya gönderilir. Buna pekiştirme denir. Olay sırasında oluşan duygusal tepki ne denli fazlaysa öğrenme de o kadar kuvvetli olur. Bu etkiyi amigdala düzenler.

Bazı çalışmalar göstermiştir ki amigdala faaliyetleri, sadece sağ yarımküreyi aktifleştirirken, diğerlerinde sadece sol yarımküre aktif haldedir.  Bunun sebebi, erkeklerde sağ amigdalanın ve kadınlarda sol amigdalanın harekete geçmesidir.  Bu tespit erkek ve kadınların duygusal anılarla ilgili beyinlerinin farklı çalıştığını gösterir. Erkek ve kadın beyinlerinin aynı duygusal malzemeyi farklı şekilde hafızaya alması, sağ yarımkürenin bir durumun özünü, sol yarımkürenin ise daha ince detaylarını ele aldığı teorisine dayanır.

Korkuları olan insanın kilitlendiği noktalarda psikiyatrik telkinler, amigdalayı eğiterek/baskılayarak o korkunun üstesinden gelinmesine imkân sağlar. Uçağa binmekten korkan insanın aldığı destekle uçağa binme cesaretini göstermesi buna güzel bir emsaldir.

Tasavvuf eğitiminde amaç, kendini beden kabul eden insanın bir beden olmadığı konusunda amigdalayı eğiterek korkuları ve duyguları kontrol altına almaktır. Ama tabi ki bunun gerçekleşebilmesi, ancak bizzat tatbik edilerek yaşanması ile mümkündür.