Aşk süvarisi ego atını mahmuzlarsa...

Dr. Sühedan C. Ketenci
 

Bu yazı  diğer sure OKU ma denemelerimde de  olduğu gibi bir tefsir çalışması değildir. İlmiyle bilincime ışık tutan, kalbimdeki yaşam kaynağım Üstad Ahmed Hulusi nin bizlere armağanı Kuran Çözümü ışığında yapılan çalışmalarda tefekkürlerini paylaşan  gönül dostlarımın katkılarıyla, muhteşem kaynak Kur’ an ı kendimde, yaşantımda bulma denemesidir. Benim gibi Kur’ an Ehli olmayan  kişilerin de sureleri OKU maya çalışabileceğine,  nacizane bir örnek olmasını umud ediyorum.  Bu gözle okunmasını  temenni ederim.

100- ÂDİYÂT SURESİ

Bismillah'ir-Rahman'ir-Rahîm

1-) Vel adiyati dabha; Andolsun o nefesleri zorlanarak (dünyalık biriktirmek için) koşan (azgın atlara benzer insanlara),

2-) Fel muriyati kadha; (Koşuşurken hırsından, öfkesinden) çakıp ateş çıkaranlara,

3-) Fel muğıyrati subha; Sabahın seherinde akına kalkıp,

4-) Feeserne Bihi nak'a; O hırsla ortalığı toza bulayanlara,

5-) Fevesatne Bihi cem'a; Böylece o hâl ile halkın içine dalanlara (çok yazık)!

6-) İnnel'İnsane liRabbihi le kenud; Gerçektir ki insan Rabbine karşı elbette çok nankördür!

7-) Ve innehu alâ zâlike le şehiyd; Kesinlikle kendisi de buna şahittir!

8-) Ve innehu lihubbil hayri le şediyd; Kesinlikle onda zenginlik sevgisi çok şiddetlidir!

9-) Efela ya'lemu iza bu'sire ma fiyl kubur; Bilmez mi (insan), kabirlerin (bedenlerin) içindekiler deşilip dışarı çıkartıldığında,

10-) Ve hussile ma fiys sudur; Sadırların içindekiler açığa çıkartıldığında,

11-) İnne Rabbehüm Bihim yevmeizin le Habiyr; İşte o süreçte Rableri, Esmâ boyutu itibarıyla, onlar olarak elbette Habîr'dir.

Nefes nefeseyim. Bir koşu tutturmuşum sana doğru. SEN i bulmanın tutkusuyla. Egom sever koşmayı. Var olduğunu hisseder. Hareketde bereket vardır ya hani ! Durunca yok olacağını sanır. Sanki varmış gibi !

Tasavvuf maratonuna katılmadan önce hayat maratonuna soktular beni.  Doğar doğmaz hedefler kondu önüme. Ne ailem ne okulum doğal halimle var olmama izin vermedi. Sen her zaman gelecek için koşacak , hiç durup etrafına bakmayacak bir atsın- pardon bireysin - dendi.

Kayıt üstüne kayıtlarla benliğim inşaa edilirken hedef üstüne hefedler kondu. Hayata hazırlandım . Öğütler aldım. Gözümde at gözlükleri, hiç başka görmem gereken var mı diye sorgulamadan, hedefe kilitlendim. Arada geçmişe de bak ki ders alasın dendi. Geçmişi düşünerek, geleceği hedefleyerek koştum, koştum , koştum....

Özümden her an akan sonsuz enerjiden bihaber, hayat dediğim boyutun sınırlı enerjisini kullanmaya çalışarak koştum. Yetmedi bu boyutun alt frekans enerjisi. Bedenim, ruhum isyan etti de duymadım. Yine koştum nefes nefese...

Sonra birgün tasavvufla tanıştım. SEN i anlattılar bana. Özünde dediler. Eyvah dedim. Hedef yanlışmış!.. Döndüm özüme, başladım özüme doğru koşmaya. At gözlükleri mi? Yok onu hemen çıkaramadım. Gözün gördüğü ile sınırlanmışım, kayıtlanmışım,  hemen nasıl çıkarıp da BASİR manasını kuşanayım, üst frekans bakışına geçebileyim,  dur hele...

SEN i anlattılar bana. SANA aşık oldum. Ve seni hedefledim, hedeflerin en güzeliydin. SAN a  koşuyorum ama nedense ! yine nefes nefeseyim. Sahte beni var ettikçe Ruhundan her an üflediğin, özümden her an akan enerjiye kapılarım kapalı haberim yok.

Her idrakte coşar seni buldum sanırım. Her öğrendiğimi merdivenin basamağı sayarım SEN in yolunda. Bilgileri depolarım bilincimde. En çok ben bileceğim  hepsini öğreneceğim!. Yaşamasam da bilmenin mutluluğuyla bazen huşu, bazen süratle devam ederim.

Okuduklarımdan, duyduklarımdan birşey öğrendiğimde değme keyfime. Rabbim beni ne çok seviyor, seçilmişim ben derim. İdrak edemediğimde, idrak ettiğimi kullanamadığımı gördüğümde  hırslanırım. Hedeflediğim VELAYETE ! ulaşamayacağımı düşünür hırsımdan ateş saçarım. Düşüncelerim yolumdaki hedef taşlarıma çarpar çakmak çakmak olurum. Allah yolunda herşeyi mübah sanır, halime isyanıma kılıf uydururum. Dünyalık istemiyorum ki velayet istiyorum derim. Dünyalık dediğimin aslında ikinci beynime, zihnime ait biriktirdiğim herşey olduğunu unuturum. Velayet isteğinin bile birimselliğe  ait olduğunu, şuur boyutumun her an Hakikat noktasından beni seyrettiğini unuturum. Etrafa mı ? Yok pek belli etmem. Tasavvuf çevreme esas yüzümü göstermeyi sevmem. Alim oluşum, itibar görüşüm hoşuma gider.

İşte bu hedeflerimin yarattığı zaman ve mekan sanallığı içinde, birimsel varlığımın galakside hücre kadar bile  olmadığını görmez, kendimi benliğimle kral ilan ederim. Evet ya bunu aslında yine BEN yaparım.

Her neyse...

Oyun bu ya. Hakikatime olan hırsımın adı AŞK ya. Aşıksan, bir sen bir de sevdiğin varsa  sevdiğine kavuşamamak kolay mı?.. Kavuşamayınca duygusallaşırım. Başlarım eski enstantaneleri raflardan çıkarıp döndürmeye. Sabahın ilk saatlerinde, frontal korteksime, şuur boyutuma fırsat vermeyen amigdalamın sahneye çıkışı  ile devreye giren sabırsız zihnimin plakları dönmeye başlar. Hücum eder bilincime. Tozlanmış kayıtlarım da eşlik eder, ayaklanır, ortalık toz duman olur. Şuur boyutumu hatırlayamadan önce görüşüm kapanır,  amigdalamla ikinci beynimin başlar dansı. Kah nostalji, kah hüzün, kah hırs figürleri ile bütün vücudumu  kendine esir eder , hormonlarımı azdırır . Zulmeder bedenime farkında bile olmadan. Ve bu hırsla, bu ben zannıyla VAR OLMAYA ÇALIŞIR her zamanki gibi...

Ve

Zamanla ateşin etkisi azalır, yanış biter, ortalık yatışır. Ve BEN girer en üst frekansıyla  devreye

Bana der ki ;

Ey sevgili Sühendan !

İnsan Rabbine karşı çok nankördür . İstekleri bitmez. Sen de bazen açılan idraklerle yetinmedin bazen  de Rabbinin manalarını ortaya çıkardığını unutup kendine öfekelendin.  KİM olduğunu unuttun. BEN olduğunu unuttun.

Ama özüne olan AŞK hırs getirir haklısın.  Hırs elde ettiğinle yetinmeyip dahasını istetir. Kendi bedenine, yaşamda var ettiklerine, deccalin cennetine sırtını döndürür. Terkibine nankörlük ettirir ki Rabbül Alemiyn olduğunu hatırlayasın. Evet hırs da nankörlük de bunun için gereklidir.  Ama farkındaysan tabii. Şuur boyutundan bakabiliyorsan. Gözlemci koltuğundan seyrdeysen. Gerçekten AŞIK san.

Samimiysen , kendinden vermeye, sevdiğinde yok olmaya hazırsan,  o hırsın da nankörlüğün de adı AŞK olur. AŞK seni vuslata taşır. Bir  BEN kalır geriye. Sonra BEN diyen bile kalmaz ya şimdi buna takılma sen. Var ettiğin sahte benliğinle, varettiğin zaman ve mekanda , varettiğin Hakikatine ulaşma yolunda yakıtın AŞK sa aktığın yer okyanus olur merak etme. Yoksa hırs da nankörlük de  akan ırmağa set olurlar haberin olsun...

Ancak asla unutma ki sahte benliğinle bakmayı bırakamazsan gerçek Ben liğini hep atarsın ötelere. Bir ben yaratırsın bir de hedefdeki BEN. Süreçler aynı. Süreç özüne doğru bir yolculuk gibi görünse de senin KENDİNİ TANI man için bir oyun bu . Oyun dediysem çok komplike, çok boyutlu, çok basamaklı bir oyun. Oyun tek, boyut çok. Çok boyutlu TEK kare resim oyunu. Sen oluşturdun manalarını seyretmek için.

AŞIK olduğun da başkası değil kendin. Ayırırsan kendini BEN den, bir sen var bir de aşık olduğun var sanırsın. AŞK da SEN, AŞIK da SEN maşuk da SEN. . Büyük bir ZAT ın dediği gibi sensin AŞK: Aşk senin kendini seyrinin adı. Evren aynasında , bazen bir sevgilinin çehresinde bazen de bir gönül dostunda seyredersin kendini.

Böyle bakarsan EL HABİYR olursun işte. Kendinden kendine bakabilirsen, seyrin KENDİNDEN kendine, KENDİNDEN,  yarattığın sahte benliğine olursa, gelen olayın, kabirlerin (bedenlerin) içindekiler deşilip dışarı çıkarılsın, sadırların içindekiler açığa çıkarılsın diye olduğunu anlarsın.

( ADİYAT 10,11 ) Yani mevcut kayıtlarını farketmen, sendeki ilmin hangi boyutta olduğunu anlaman için , her olayda  manalarını  seyretmek için geldiğini anlarsın. Kendini yarattığın evreninle, evreninde yarattığın olaylar ve suretlerle tanırsın. Böylece gerçekten görmeye başlarsın.Yoksa  at gözlüklerini hiç çıkaramazsın.

Yolun açık olsun

 

 

 
 
İstanbul -29.12.2010
suhendanc@hotmail.com
 http://sufizmveinsan.com