Masonluğun
yasaklanması olayı Cumhuriyet’in ilk milletvekillerinden
olan İbrahim Arvas’ın “Tarihi Hakikatler” adlı kitabında
şöyle anlatılmaktadır:
Mustafa
Kemal, Mahmut Esat Bozkurt’u yanına çağırır. Kendisine
masonların örgütlenme şemalarını ve amaçlarını anlatan
bir kitap verir. “Bunu gizlice mutalâa et, bir takrir
ile Halk Partisi Grup Başkanlığı’na ver ve grupta
bunlara şiddetli bir hücum yap ve grupça kapanmasına
delâlet et. Senin de bu işte büyük şeref payın
olacaktır.” Mahmut Esat Bozkurt bunun üzerine gereğini
yapar ve takriri gurup toplantısında okutur: Bizim
atalarımızın mensubu bulunduğu tarikatları kapattık.
Masonluk da kökü dışarıda bir Yahudi tarikatından başka
bir şey değildir. Memleketimizde bunun ne işi vardır?”
Bunun üzerine mason olan Şükrü Kaya ve Doktor Mim Kemal
önderliğinde bir grup Atatürk’ün yanına gelerek;
- Biz zaten maiyet-i devletindeyiz, fakat siz meşrik-i
azamız olursanız pervane gibi etrafınızda dolaşırız.
- Peki bir şey soracağım. Bana cevap veriniz. Siz
Avrupa’da hangi locaya bağlısınız ve metbuunuzun ismi
nedir?
- Biz Cenova’ya tabiiyiz ve reisimiz de Borca Mişon
Cenapları’dır.
- Haydi defolun buradan, cehennem olun gidin. Yahudi
uşakları. Benim milletim bana kahraman sıfatını verdi,
ben sizin gibi çıfıt Yahudiye uşak mı olacağım. Bu gece
sabaha kadar Türkiye’deki tüm localarınızı
kapatmadığınız taktirde yarın teşkil edeceğim divan-ı
harp örfiye hepinizi verir ve astırırım. Haydi defolun
karşımdan.
İşte
Mustafa Kemal’in tavrıyla masonların “Uykuya yatma
devri” dedikleri dönem böyle başlar. Zorunlu olarak tüm
mason locaları kendilerini kapattıklarını ilan ederler.
Tüm mason localarının mallarına el konulur ve mallar
açılacak olan Halkevlerine devredilir. Atatürk’ün
ardından 1948’lerde faaliyete geçerek 1950’lerde
önündeki tüm engelleri aşan masonik tarikatlar, günümüze
dek çoğalmalarını sürdürmektedir. |