“Maurice Perno(Fransız gazeteci): “Şu halde yeni
Türkiye’nin siyasetinde dine aykırı hiçbir temayül ve
mahiyet olmayacak demek?” Atatürk: “Siyasetimiz dine
aykırı olmak şöyle dursun, din bakımından eksik bile
hissediyoruz.” M. Perno: “Zat-ı asilaneleri,
düşündüklerini bendenize daha iyi izah buyururlar mı?”
Atatürk: “Türk Milleti daha dindar olmalıdır, yani bütün
sadeliği ile dindar olmalıdır, demek istiyorum.
Dinime, bizzat
hakikate nasıl inanıyorsam, buna da öyle inanıyorum.
Şuura muhalif, terakkiye engel hiçbir şey ihtiva
etmiyor. Halbuki Türkiye istiklalini veren bu Asya
milleti içinde daha karışık, sun’i, batıl inanışlardan
ibaret bir din daha vardır. Fakat bu cahiller, bu
acizler sırası gelince aydınlanacaklardır. Eğer ışığa
yaklaşamazlarsa kendilerini mahv ve mahkum etmişler
demektir. Onları
kurtaracağız.”(27)
“Düşmanlarımız, bizi dinin etkisi altında kalmış olmakla
itham ediyor, duraklamamızı ve çöküşümüzü buna
bağlıyorlar; bu bir hatadır. Bizim dinimiz hiç bir vakit
kadınların, erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir.
Allah’ın emrettiği şey, Müslüman erkekle, Müslüman
kadının beraberce din öğrenerek eğitilmesidir. Kadın ve
erkek bu ilim ve eğitimi aramak ve nerede bulursa oraya
gitmek ve onunla mücehhez olmak zorundadır. İslam ve
Türk tarihi incelenirse görülür ki, bugün kendimizi bin
türlü kuralla bağlanmış zannettiğimiz şey yoktur. Türk
sosyal yaşantısında kadınlar bilimsel yönden eğitim ve
öğretim görmekte ve diğer konularda erkeklerden katiyen
geri kalmamışlardır. Belki daha ileri gitmişlerdir.”(28)
“Din
vardır ve lazımdır. Temeli çok sağlam bir dinimiz var
malzemesi iyi. Fakat bina uzun asırlardır ihmale
uğramış. Harçlar döküldükçe yeni harç yapıp binayi
takviye etmek lüzumu hissedilmemiş. Aksine olarak birçok
yabancı unsur binayı fazla hırpalamış. Bugün bu binaya
dokunulamaz, tamir de edilemez. Ancak zamanla çatlaklar
derinleşecek ve sağlam temeller üzerinde yeni bir bina
kurmak lüzumu hasıl olacaktır.”(29) |