Ayna
V. Korhan Koral
 

Adam aynaya baktı ve dedi ki: “Sen, içinde evrenler gizleyen bir cam parçasısın. Ne yöne tutulursan, o yönü içine alırsın. Kendi yüzün yok. Kendine ait bir varlığın yok ve olamayacak. Hep yansıtansın. Ama sen, yansıttığın şeyler de değilsin, yansıttığın şeylerden de… Gerçek kara yüzünü, sırrının altında gizliyor, bize, olmayan bir sırrı aratıyorsun. Sen, düz yüzeyde derinlikler illüzyonu yaratan bir sihirbazsın. Boyutunun üstüne çıkan, iki boyutta üç boyutu yaşatansın. Ama tam da bu yüzden, yansıttıkların hayalden öte bir şey değil. Sen de, kendisi bile olamayan bir yalancısın.”

Ve ayna, adama dedi ki: “Ben, hayali değil, gerçeği yansıtıyorum; çünkü, yansıttığım şeyler, özde hayalden öte şeyler değil. Kendinin ve var bildiğin evrenin, koskoca bir aynadaki hayallerden farkı olmadığını öğrendiğin zaman, yalancının kendin olduğunu da hatırlayacaksın ki öğrenmek, basitçe hatırlamaktır. Hiçlik boyutunun üstüne çıkan sen, kendini var zanneden ve tam da bu yüzden yalancı olan bir hayalden ibaretsin.”

Ve adam, aynayı kırdı. Şimdi her parçasında, kendisinin ve evrenin bir parçası vardı. Varlıkların çoğalan hayallerine baktı. Hiçbiri birbirinin aynı değildi ama aynı şeydendi. Ve kendine dedi ki: “Bu ayna, gerçekten yalancının tekiydi. Hala da öyle/ler. Ama şu da bir gerçek ki, aynalar, ancak bakacak birini bulunca yalan söyler.”

Ve adam, cam kırıklarına sırtını dönüp, “hayatına”  yürüdü…

 

 

 
 
V. Korhan Koral
İstanbul - 19.08.2008
korhan@korhankoral.com

http://sufizmveinsan.com