|
Akşam
vaktiydi... 18.00 suları... 7.2
şiddetindeki İkinci büyük depremin ardından, eve gidiyordum. Yollar
bir anda kalabalıklaşmış,trafik, ana
baba gününe dönmüştü. Yol
boyunca iskemlelere, taburelere oturmuş bir dizi hanım, bir yandan örgü
örüyor, bir yandan yanlarındakilerle dertleşiyorlardı. Yaşlı
olanlara, özel koltuklar tahsis edilmişti. Bu
sahneleri mütebessim bir çehreyle seyrederken, arabamı kenara çekip
binaların yıkılma mesafelerini gayet hassas bir şekilde ayarlayan
insanların arasından geçerek kapalı çıkmanın altındaki bakkal dükkânına
girdim. Ekmek
alacaktım... Bakkal,
tedirgin hâldeydi; ani bir sallantıda dükkanı kilitleyip kendini dışarı
atabilecek adaptasyonu beynine yüklemişti. Bu
arada,kapının sol tarafında iki kişi, hararetli hararetli konuşuyordu.
Belli ki arkadaştılar... --Nereden
geliyorsun? --İşten...
--Çok
üzüldüm !..Biliyorum, sana ters gelecek,ama söylemeden geçemeyeceğim.
Daha doğrusu, anlatmak, bu konuda içimi dökmek istiyorum... --Seni
dinliyorum.. -
Geçenlerde, tanıdığım bir ilahiyatçı arkadaşıma rastladım,aramızda
şu konuşmalar geçti: “
Bizler, eski geleneklerimizden, halkın kendine özgü yaşamlarından git
gide uzaklaştık, Batıya döndük, batının medeniyeti ile birlikte ahlâk
seviyesini de inanılmaz bir süratle kendimize taşıdık. Yaşadıklarımızın
nedeni buydu...” “ Yani, bu bizlere ceza mı?”“Evet,
sen şimdi toplum içinde yaşanan ahlâki kuralları , değerleri
beğeniyor musun? Bunlar, sence din olarak seçtiğimiz İslam’a uygun
mu? Bana tek bir insan gösterebilir misin, Allah ‘ın istediklerini
yerine getiren...” “Bak!”
dedi
dinleyen...
“Sadece
biz değil, İslam dünyasına bakıyorum, Batıya ayak uyduramayan ülkelerde,
cehaletten, sefillikten başka bir şey göremiyorum. İşte, Cezayir örneği
ortada!.. Kişilere saldıran bir din anlayışının ülke çapında giriştiği
katliam, Mısır’da turistlere hazırlanan bomba ziyafetleri, geçmişteki
İran – Irak savaşı... Daha
örnek mi istiyorsun?.. İşte,
Afganistan !.. Talabaniler, Bangladeş’teki tayfunda ölen yüz binlerce
kişi... Ve
daha neler neler... Hani
Allah sadece bizi cezalandırmıştı?..” --
Sadece müslüman ülkelerde mi oluyor bu afetler,peki batılı ne
alemde?.. -- Onlar, tedbiri önceden almanın sonuçlarını yaşıyor. Ciddi yönetimler, eğitilmiş toplumlar, düzgün ekonomik koşullar, afetlere önceden hazırlanmanın yollarını biliş,insana değer verme... Sen
bu görüşlere katılmıyor
musun? --
Evet,anlattığın her şey gerçek... Ama, sadece bunları yapmanın da
yeterli olamayacağını düşünüyorum. --
Eksik olan ne ki? -- Madde görüşe hakim bir aklın ölüm ötesini düşünmemesi, dünya değerlerinin ön planda tutulması... Bu yönde sistem,
kendiliğinden şartları oluşturarak cezalandırma yoluna gidecektir; Ben böyle öğrendim... Atina
depremi veya dünyanın çeşitli bölgelerinde oluşan afetler bunun örneği
değil mi? Sana
bunu anlatmak istemiştim... Karşısındaki
genç olan sustu, dikkât kesildi...Pek bir şey anlamamıştı... Bakkal
birden durdu,soğukkanlı olmaya çalışarak elindekileri bıraktı... Hareketlenmeye
başlamıştı... Ahmet F. Yüksel
|
||