Bayramı Nasıl Kutlayacağız
Bilal Atış
 
 

Cenabı Allah’ın inanan kullarına armağan ettiği günlerdir bayram günleri. Birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularının yüreklere oluk oluk aktığı mübarek günlerdir.

Bugünler de ise coğrafyamızda oluk oluk kan akmaktadır. Bizler, mü’min ve mü’mine insanlar bir bayramı daha yüreklerimizde acılarla karşılayacağız. Bir bayramı daha Efendimiz sav. in hadislerinde belirttiği sevgi ve kardeşlik duygularından uzak karşılayacağız. Çevremde yaşayan onlarca müslümanın zihninde bayram dokuz günlük tatil düşünceleriyle harmanlaşmış. Toplumu sarsan kriz şartları bile bayramla tatil ilişkisini koparmaya kafi değil. Oysa bayram dargınlıkların son bulduğu, uzak yakın akrabaların gönüllerinin alındığı, küçüklerin körpe dimağlarına din diyanet duygularının işlendiği toplumsal fırsat günleri olmalı değil midir?

Müslümanlar bir ağacın dalları, bir bedenin uzuvları gibidir. Birbirimizi sevmediğimiz müddetçe bu dünyada ne kadar mükemmel yaşarsak yaşayalım ahiretimiz hüsran olacaktır. Ben tüm müslümanları seviyorum demekle de kurtulacağımızı sanmıyorum. Eğer ki, ümmet bilinciyle birbirimizi Allah için sevseydik yeryüzünde acı çeken değil, burnu kanayan bir  müslüman kardeşimiz kalmazdı.

Bir bayramı daha karşılayacağız. Hangi yüzle, hangi sevinçle karşılayacağız, ben kendimde bu sorunun cevabını bulamıyorum. Ortadoğu’da olsun bütün bir yer küresinde olsun müslümanlar hep sıkıntıda iken biz bir bayramı daha karşılayacağız.

“Filistin’de korkunç bir dram yaşamıyor. Bir yanda İsrail saldırıları diğer yanda ambargo dolayısıyla Filistin’de açlık ve sefalet kol geziyor. Aileler perişan, hastanelerde hastalar ilaç yokluğu dolayısıyla tedavi edilemiyor. Tüm dünyanın gözü önünde Filistin halkı yok ediliyor.” (*)

Bir bayram daha yaklaşırken, bizler dokuz günlük tatilin hayalleriyle takvimlerin içine düşerken zor şartlar altındaki Gazze’den yardım feryatları yükseliyor. “İsrail’in insanlık dışı kuşatması altındaki Gazze Şeridi, büyük bir ceza evine çevrilmiş durumda. Gazze’de işyerleri kapalı, hastanelerde hastalar tedavi edilemiyor. İşsiz ve sefil halk adeta ölüme terk edilmiş. Bir yandan açlık ve yoksulluk diğer yandan Siyonistlerin insanlık dışı saldırıları”, (*) biz bayramı karşılayacağız, hangi yüzle, hangi vicdanla? 

Sadece Filistin mi? Ümmet coğrafyanın her yeri kan ve ıstırap içerisinde. Kuzey Irak’ta Türkmenler yurtlarından sürgün halde, tüm bir Irak toprağı işgalin acıları altında, Çin topraklarında Uygurlu müslümanlar hadsiz işkencelerde, Uzak Doğu’nun komünist devletlerinin esaretinde binlerce Müslüman tarifsiz zulümler altında karşılayacaklar bayramı.

Ortadoğu’nun despot yönetimlerinden, hak ve özgürlük mücadelesi verdikleri için özgürlük şafağının doğup büyüdükleri topraklarda da parıldaması için, başka halklara tanınan hakların kendilerine de tanınmasını talep ettikleri için anavatanlarını terk ederek ecnebi coğrafyalarda yaşamak zorunda kalan onlarca Kürt ve Arap aydın insanımız da karşılayacaklar bayramı, kendi dillerinde türkü çağıramadıkları, kendi dillerinde eserler ortaya koyamadıkları, tebaası oldukları memleketlerde kendi dillerinde dertlerini anlatamadıkları için sığındıkları el diyarlarında karşılayacaklar bayramı. Bir kısmıyla hayata farklı pencerelerden baksak ta Kürtler, Kürt aydınlar bu ümmetin evlatlarıdır. Kürtler İslam ikliminin boynu bükük fidanlarıdır. Doğdukları topraklarda el yerine konan, modern asrın bidayetinden buyana hep hakları ellerinden alınan, hapishanedeki evladıyla kendi lisanıyla iki kelam etmesine müsaade edilmeyen, Kürt ruhiyatının namelerini dinlemesi hoş görülmeyen bir halk. Aldatılan, asılsız vaatlerle kandırılan, seçim zamanları kardeşlik nutuklarıyla gönülleri alınan bir halk. Yürekleri Kürtçe, dillerinde zorunlu Türkçe temennilerle karşılayacaklar bayramı.

Bir kısmımızın harıl harıl tatil planları yaptığı, kurbanı bilmem hangi derneğe ısmarlayıp içinden sıyrıldıkları günlerde, sürgünde, hapishanelerde, kamplarda , insan olmanın onuruna yakışmayan şartlar altında binlerce kardeşimiz de bayramı karşılayacak.

Ümmet coğrafyasının dört tarafına Allah rızası için, kardeşlik ve insan sevgisi için malını mülkünü, ailesini sılada bırakıp bir derde deva olmak için, ümmetin yetimlerinin başını hiçbir karşılık beklemeden okşamak için diyar diyar gidenlere bayram mübarek olsun. Seccadesinde ümmetin ahvali için gözyaşı döküp, yakaran duacılara, bayram sabahı bir lokmasını muhtaç kardeşiyle, komşusuyla paylaşan insana bayram mübarek olsun. Tatilden istifade soluğu tatil beldelerinde değil de, sılahi rahim yaparak anne babasının hayır dualarını alma yarışı içerisine girenlere, geçmişlerinin kabirlerini bayramı vesile ederek şenlendirenlere bayram mübarek olsun.

Ümmet coğrafyasının yeniden kardeşlik fideleriyle yeşereceği günlerin temennisiyle bu satırları okuyanların bayramı mübarek olsun efendim.

(*) dr. Muhammed Nazik el-Kafarna, Beyt Hanun Belediye Başkanı; Milli Gazete, 21/11/2008

 

 
 

Bilal Atış
İstanbul - 08.12.2008
http://sufizmveinsan.com

b.atis73@gmail.com