Avrupa’ya gittiğinizde tepkili, sabırsız bir toplum
olduğumuzu anlayabilirsiniz. Bu yazının sonunda da
neden kimi konularda başarısız bir ülke olduğumuzu
anlayabiliriz belki.
İnsan duygu, düşünce ve davranış çeşitliliği beyin
ön bölgesinde belirlenir. Herhangi bir işi başlayıp
bitirebilmek için öncelikle dikkati vermek ve
sürdürebilmek gerekli. Bir de sabırlı olmak. Her iki
özellik ilgiyle beslenir ve beyin ön bölgesinin
temel görevlerinden biridir. Örneğin, okuyabilmek
için gereklidirler. Beyin ön bölgesi duyarlı
insanlar sabırsız ve dikkat eksikliği nedeniyle
okumazlar. Bir diğer özellik: sorumluluktur ki bu da
beyin ön bölgesinin işidir. Banka ile yapılan kredi
kartı sözleşmesinin toplam 36 sayfasını kim okudu
acaba? Hemen söyleyelim: takıntılı olan insanlar.
Beyin ön bölgesinin tam ortasında yer alan bir
bölgenin aşırı çalışması sonucu dikkati dağıtmakta
zorluk olur. Dikkat eksikliğinin tam tersi… Sonuç
olarak beyni normal çalışan bir insan imza atmadan
önce, sorumluluğu, gelecekle ilgili öngörüsü olduğu
ve sabırla dikkatini verebileceği için o sözleşmeyi
okur. Beyin ön bölge duyarlılığı dikkat eksikliği
yönünde olanlar şöyle üstünkörü bakar ve geçerler.
Takıntılı olanlar okur gibi görünür ama anlamsız bir
sürü sorularla görevliyi canından bezdirir.
Çocuğu yanında iken kaldırım kenarına uygunsuz bir
biçimde park eden aracın sürücüsü, kendisini uyaran
esnafa "işim 5 dakika hemen gelirim" der. 5
dakikalık işini yarım saatte hallederek aracın
başına gelir ve aracı çekmekte olan görevlilerle
tartışmaya girer. Buradan sonra yol ikiye ayrılır.
1.Tüm arsızlık özelliklerini başarılı biçimde
sergileyerek çocuğuyla birlikte yoluna gider.
2.Aracı görevliler tarafından otoparka götürülür.
Sonraki 3 saatini aracı tekrar alabilmek için
harcar. Bu süreyi aşırı sinirli, tepkili, sabırsız
tavırlarla geçirir. Cezayı ödemiş, oğlu ile birlikte
tekrar yola koyulmuştur. Ama kaybettiği zaman,
yaşadığı stres etkisiyle sinirli, sabırsız ve aşırı
tepkili hali bir süre daha sürer. Yolda gereksiz
korna çalar, küfreder, emniyet şeridini ihlal eder.
Günü berbat olmuştur. İşlerinde yanlış kararlar
verebilir. İş arkadaşlarıyla, patronuyla kavga
edebilir. Akşam eve yorgun döner. Eşiyle de kavga
ederek ile günün finalini yapar.
İlla ki bu duruma gelmesi için aracının çekilmesi
gibi bir mazeret gerekmiyor. Kıvılcımı başka bir
olay da başlatabilir. Sabah uyandığında "yav kadın,
binlerce kez söyledik şunu söyle yapma diye" sözleri
yeterlidir kıvılcım oluşturmak için. Zaten
hazırlıklıdır çabuk sinirlenmeye.
1. duruma geri dönelim. Aracını otoparka çekilmekten
kurtardı. Arsızlık galip geldi. Demek ki böyle
olunmalı. Altta kalmamalı. Eğer karşılık vermezsen,
aracının çekilmesine izin edersen bak neler oluyor.
O halde bu bana ders olsun. Bundan sonra hep
"hakkımı" sonuna kadar arayayım.
Bir de 3. madde var. Aracın başına geldiğinde
görevli yok ve aracı çekilmiyor. "Oh be, bu günde
otopark mafyasına para kaptırmadım, demek ki
kurallara uymayınca oluyor bu işler. Kurallar bozuk
düzen üzerine kurulmuş zaten, neden o düzene pirim
vereyim"
Araç sahibi toplum kurallarına saygılı olsa tüm bu
olasılıklar da olmayacaktı. Saygısız insanın beyin
ön bölge duyarlılığı vardır. Hatırlayın bir kadın
başbakanımızı. Kaldırıma park ettiği için ceza
ödemişti. Hem de Newyork'ta. Adının önünde Prof.Dr
unvanı olan bir kişi. Topluma liderlik etmiş biri.
Örneklerden de anlaşılacağı üzere, medeni-gelişmiş
olmanın okul okumakla bir ilgisi yok. Medeni olmak
için beynimize öğretim değil eğitim gerekir. Oysa
bugün okullarda çocuklar öncelikle verilen bilgi
yani öğretimdir. Nasıl saygılı, başarılı, iyi insan
olmak gerektiğinden öte nasıl doktor, mühendis,
kaymakam olunacağı öğretilir. İnsan sağlığına
saygısı olmayan doktorlar, sorumsuz inşaat
mühendisleri, inisiyatifi olmayan kaymakamlar bu
yüzden bizdedir.
Neden?
Beyin ön bölgenin çalışmasında duyarlılık olması.
Neden beyin ön bölgesi duyarlı?
1. Kalıtım ya da tıbbi kader: Nasıl elimiz, kolumuz
ana, baba, ataya benziyor ise beyin çalışma
özellikleri de öyle. Olaya kişi değil de toplum
olarak baktığımızda, geçmişin irdelenmesiye ilgili
olarak Emre Kongar'a ihtiyaç olacaktır.
2. Eğitim ve yetişme tarzı: Yukarıda örneklerden
birini yaşayan çocuk babasından arsızlığı,
sorumsuzluğu, bencilliği öğrenerek beynini o şekilde
eğitecektir. Yaşayarak öğrenilen olay ve durumlar
beyindeki hafıza merkezine kaydetmeyle, gerek
olduğunda hatırlayıp duygu, düşünce ve
davranışlarına yansıtma olayı, beynin ve insan
hayatının temel özelliklerinden birini oluşturur.
Daha bebek iken bellek dolmaya başlar. Beynin
çalışma özellikleri açısından en son gelişmesini
tamamlayan bölgesi, beyin ön bölgesidir. Bu durum
20'li yaşlara kadar sürer. Bu nedenle reşit olma
yaşı 18'dir. (Bence en az 21 olmalı) 21 yaşından
önce gençler "delikanlı"dır. Çünkü beyin ön bölge
gelişmesi henüz tamamlanmadığından sabır, dikkat,
gelecekle ilgili öngörüde bulunma, duyguları ifade
etme ve anlama, sağduyu, empati, karar verme,
ayrıntılı düşünme gibi özellikleri tam olarak
gelişmemiştir. Bu nedenle kızlar reşit olmadan önce
evlenemezler. Bunun aksine davranış olsa olsa beyin
ön bölgesi duyarlılığı olan babaların işidir. Akraba
evliliğinden sakat doğum oranının arttığını
bilmesine rağmen buna karar veren bir beyin,
hatalardan ders çıkartamadığı, gelecekle ilgili
öngörüsünün olmadığı gerekçesiyle, duyarlıdır.
"Konu-komşu, elalem neder ?" "Ben oğlunu-kızını
bilmem ne yaptırıyor dedirtmem" Aman oğlum yüzümüzü
kara çıkartma" Bunlarla büyüyen bir çocuk gelecekte
de bu düşüncelerin esiri olacaktır.
Düşünce jimnastiği ile örnekleri binlere
ulaştırabiliriz. Sonuçta çocuklar ailenin ve
toplumun aynasıdır. Beyin ön bölge gelişimi
tamamlanmadığından dolayı çocuklardaki duygu,
düşünce ve davranışların yaşına uygun olup olmadığı
şeklinde değerlendirilir, yetişkinlerle kıyaslamaz.
Babada yetişkin tipi dikkat eksikliği olan çocuk
(araba örneğinde olduğu gibi) gördüğü kötü örnekle
gelişmekte olan beyin özellikleri etkilenecek,
beynini eğittiği bir kötü özellik, diğer
özelliklerin de etkilenmesine yol açabilecektir.
Çünkü milyarlarca beyin hücresi, trilyonlarca
bağlantının sağlandığı ağ ile birbirlerine bağlıdır
ve sürekli ilişki halindedir. Yangın çıkan bir
bölgenin etkisi komşulara da sıçrayabilir. Sonuç
itibariyle görülen hasar derecesi farklı olabilir.
Örneğin çok sabırlıdır ama dikkati azdır. Kolay
kolay sinirlenmez ama sinirlenince de öfkesini
kontrol edemez. Beyin ön bölgesinin duyarlılıklarını
grinin tonlarına benzetebiliriz. Her bir özelliğin
tonları farklı olacaktır. Ton farklılıkları sonucu
insan kişiliği çeşitlik gösterir. Beyin yapısını göz
önüne alırsak, yeryüzünde yaşayan ve ölen tüm
beyinlerin tek olduğunu söyleyebiliriz. Aynı yumurta
ikizlerinde bile benzerlikleri en çok %99.9
olabilir.
Oysa fizyolojik çalışma özelliklerine bakıldığında
hayvanlarla insan beyni aynı prensiple çalışır.
Beynin tam ortasında yer alan talamus’a, vücuttan ve
beynin diğer bölgelerinden gelen bilgiler, burada
işlenerek beynin en üst bölümüne gönderilir. Beynin
üst bölümünün görev dağılımları farklıdır. Bilgileri
alan bölümler, kendi görevleri doğrultusunda alınan
bilgileri uygularlar. Böylece vücudun dengeli ve
eşgüdümlü çalışması sağlanır. Bir bölge yürümek için
kol ve bacakları çalıştırırken diğer bir bölge aynı
anda kalbin hızını bu tempoya göre ayarlar. Bu temel
çalışma prensibi tüm canlılarda benzerlik gösterir.
Her canlının diğerlerinden ayrılan üstün
özellikleri, beynin o özellikle ilgili bölgelerinin
farklı yapısından ve çalışmasından kaynaklanır.
İnsanı üstün kılan, beyin ön bölge özelliklerinin
daha farklı olmasıdır. Diğer canlılardaki gelişimi
insanlar kadar olmadığından, aynı tür içinde olan
hayvanlar da farklılıklar gözlenmez. Aynı tür
içindeki inekleri birbirlerinden ayıramazsınız.
Zebra, zürafa, balıklar da öyle. Kişilikleri farklı
olan milyarlarca insanın sahip olduğu bu özellik,
beyin ön bölge farklılığından kaynaklanır.
Saydığımız ve sayacağımız etkenler, grinin
tonlarında farklılıklar yaratır. Bu nedenle
Almanlar, Türklerden farklıdır.
Çocuklarda, dikkat eksikliği üzerine yapılan
çalışmalarda Almanya da görülme oranı % 3,8, ABD'nde
% 8, Birleşik Arap Emirliklerinde %14,9 bulunmuştur.
Kozmopolit yapısıyla ABD'ni dünya ortalaması olarak
alabiliriz. Bu değerler coğrafik farklılıklar sonucu
kazanılan toplumsal özelliklerin yansıması
olabileceği gibi diğer toplumsal dinamiklerin de
önemli payı vardır. Almanlar çocuklarını disiplinli
yetiştirirler. Kurallara bağlı olarak büyüyen
çocukların beyin ön bölgelerinin daha sağlıklı
olduğu değerlerden belli olmaktadır. Bu sonuçlarla
zengin ya da fakir bir Ortadoğu ülkesinin medeniyet
yarışında Almanları geçmesini beklememek gerekir.
3. Anne karnında gelişen sorunlar bebeğin beynini
etkileyebilir.
4.Doğum sorunları.
5.Çocukluk dönemi ateşli hastalıkları ve diğer beyni
etkileyen durumlar.
6.Aşılar: İçerdikleri alüminyum, cıva gibi ağır
metaller nedeniyle başta hepatit ve grip aşıları
beyin üzerine toksik etki gösterebilir.
7. Kafa darbesi: 50 km sabit hızla giden aracın ön
koltuğundan kemeri bağlı bir biçimde oturan kişi,
aracın aniden durması ya da çarpıp durması sonucu
bedeni duracak, kafası duracak ama beyni duramayıp
kendi kafatası içine çarpacaktır. Dikkat edin,
kafaya dışarıdan gelen bir darbe yok. Olay sonrası
bir an şaşkınlık yaşanacak ve bir şey olmadığı
sonucuna varılacak. Ya da hastaneye gidilip beyin
tomografisi çekilecek ve kazanın ucuz atlatıldığı
düşünülecek.
Ani fren ya da çarpma sonucu beyin ön bölgesi ve
ardından beyin arka bölgesi, ivmeli hareketler
sonucu, aldığı hasar nedeniyle duyarlılık
gelişmesine neden olacaktır. Duyarlılık beyin
çalışmasıyla ilgilidir. Bu nedenle tomografi ya da
MRI da görülmez. Duyarlı olan beyin yaşanan günlük
streslerin etkisiyle duyarlılığı daha da artacaktır.
3 ay içinde ya da daha sonraları başlayan
isteksizlik, çabuk yorulma, iştah değişiklikleri,
tembellik, dikkati verememe, baş dönmesi, baş
ağrısı, bel, boyun, sırt ağrıları, aşırı
sinirlilik-gerginlik hali belki de doktor doktor
gezmeye, gereksiz tetkiklere neden olacak, strese
stres katacaktır. Bu arada uygulanan gereksiz ilaç
tedavileri, duyarlılığın daha da artmasına yol
açabilecektir.
Burada 2 önemli konu var.
-
Kafa darbesi ya da diğer nedenlerden dolayı
beyin duyarlı hale gelmiştir. Duyarlı çalışan
beyin stresten daha kolay etkilenecektir.
Stresin asıl etkisi duyarlı beyinler üzerinedir.
Stres altında yakınma yaratmayan beyin iyi
çalışan beyindir. Her strese giren insan da
yakınma bu yüzden ortaya çıkmaz. Stresin etkisi
hem stres şiddetine hem de beyin ön bölge
duyarlılık derecesine göre değişir. Sinirsel ya
da psikolojik olarak tabir edilen yakınmaların
nedeni beyin duyarlılığıdır.
-
Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalarda beyin
ön bölgesinin diğer beyin bölgelerini yönettiği
belirtilmiştir. Bu nedenle bu bölgenin duyarlı
olması sonucu vücudun çalışmasını kontrol eden
beyin merkezlerinin çalışması bozulacak, birçok
hastalığın gelişmesinde beyin ön bölge
duyarlılığının önemli etkisi olacaktır.
Hipotalamus, beyin ortasında yer alan, vücudun
çalışmasını kontrol eden yapıdır. Verdiği emirler
hormonal ve sinirsel yollar aracılığıyla tüm bedene
ulaşır. Talamus aracılığıyla vücuttan ve beyin ön
bölgesinden gelen bilgiler doğrultusunda çalışmasına
yön verir. Kalbi yavaşlatır ya da hızlandırır. Damar
içinde yer alan kasları kasarak ve gevşeterek
tansiyonu ayarlar. Karaciğer çalışmasını düzenler.
Kadınların regl olmasını sağlar. Mide asit
salınımını, barsak hareketliliğini kontrol eder.
Solunum yollarını kasar, gevşetir. Mesane
çalışmasını düzenler. Tiroid bezini kontrol eder.
Yağ, kemik ve kas dokularının çalışmasını düzenler.
Hipotalamusun düzenli çalışmasıyla homestaz
sağlanır. Çalışmasının bozulmasına allostaz denir.
Kronik hastalıkların temel nedeni ise allostatik
yüklenmedir.
Sonuç olarak beyin çalışması bozulan insanlar hasta
olurlar. (kazalar, zehirlenmeler haricinde)
Vücudun patronu beyindir. Beyin gözardı edilerek
hastalıkların düzeltilmesini sağlamak be nedenle
anlamsızdır. Günümüzde kullanılan ilaçlar ve diğer
tedavi yöntemleri nedene değil sonuca yöneliktir.
Tansiyon yüksekliğini, tansiyon düşürücü ilaçlarla
tedavi edemezsiniz. Kolesterol yüksekliği, guatr,
astım, mide ülseri, regl düzensizlikleri, epilepsy,
migren, dikkat eksikliği, depresyon, panik atak vb..
hastalıkların gerçek tedavisi, beyin
duyarlılıklarını düzeltmekle mümkün olacaktır.
Beyinde yer alan duyarlılıkları az ya da çok
düzeltebilen tüm yöntemler bu açıdan önemlidir.
Ancak çok faydalı bir yöntem bile olsa, sektörel
açıdan destek görmezse ve önünde bu yönteme engel
büyük sektörler olursa, doktor ve hastalara ulaşımı
engellenir. |