Beynimizin Atmosferle olan ilişkisi

Gediz Demir
 

Beyinimizi kısaca ifade edersek:Beyin, sinir hücrelerinden oluşmuş elektrik yapının adıdır (En az 10-12 milyar nöron olduğu, bebeklerde daha fazla olduğu biliniyor). En önemli özelliği ise elektrikle etkileşime açık olmasıdır.Elektrik kökenlidir! Bu nedenle enerji yayar,enerji soğurur, ışıkla etkileşime girer.Elektrik devreleri gibi çalışması nedeniyle de bir baz istasyonunu mantığı gibi çalışabilir.Beynin bir elektriksel dili mevcuttur diyebiliriz.Kaldı ki kas sistemimizdeki sinirsel uyarılara anında sinirsel tepki (etki tepki)verilmesi bu düşüncemizi destekler niteliktedir.Beyin, insan vücut ağırlığının % 2’ sini oluşturmasına rağmen, vücudun %20 - %25’ lik enerjisini kullanmaktadır. Toplam vücut enerjimizin ¼’ü demek oluyor bu! Bu dev yapı, sanırım yaptığı işlemler göz önüne alınırsa,bu enerjiyi fazlasıyla hakkediyor.
Bazen gökte bulut yokken, (İstanbul’da bunu gözlemek oldukça zor olsa da) gökyüzünü farklı renkte algılamamızın sebebi,değişik bir psikolojiye girmemiz, güneşten rahatsız olma, sıcaklıktan etkilenme, renklerden etkilenme, kimyasal yapımızı biz istemesek de etkileyen fizik kanunlarıdır!
Buna en iyi örnek melatonin hormonudur;melatonin hormonu üzerinde yapılan araştırmalar da melatonin salgılanmasının ışığa duyarlı olduğu, elektromanyetik dalga yoğunluğunun,melatonin hormonunu azalttığı, deneysel olarak gösterilmiştir. En iyi salgılandığı aralık gece(ışığın olmadığı vakit) olup vücuttaki dengeyi sağlamaktadır.
Bu sadece küçük bir kesit, beyin bunlar dışında atmosferle ciddi anlamda elektriksel/ısısal etkileşime sahiptir. Örneğin, soğuk hava, sıcak hava kimyamızı birinci dereceden etkileyen faktörlerdir.Ayrıca rüzgarlı havalarda, havanın potansiyeli değiştiğinden beynimizi etkilemektedir.Dünyanın/güneşin manyetik alanı da beynimiz üzerinde büyük etkilere sahiptir.Ayrıca diğer gezegenler hakkında da pek az şey biliyoruz.Bu gezegenlerin de,dolayı ve doğrudan etkileri mevcuttur.Manyetik etki,kütle çekim etkisi,kozmik etkiler basit örneklerdir...
Pekala, ortamın elektrik iletkenliği ne şekildedir? Bizi ne şekilde etkiler?
Şöyle ki, dünya denilen yapı, içerdiği maddeler (demir bakır vs vs) ve mağma itibariyle bir tür mıknatıs gibi davranır. Aynı mıknatısın iki kutbu gibi bir güney bir kuzey kutbu oluşur.Bu manyetik, güney kutbundan kuzey kutbuna doğru akan manyetik alan çizgileri şeklinde kendini gösterir, aynı zamanda insan beynini diğer gezegenlerin radyasyonundan koruyacaktır.
Bu mantıkla güneşi hesaba katarsak karşımıza inanılmaz bir mıknatıs çıkacaktır; fakat dünyadaki gibi olmayıp dağınık bir şekildedir; bazı bölgelerde şiddetli, bazı bölgelerde düşük manyetik alana sahip olacaktır.Bunun sebebi, yapısının plazmadan oluşmasından olabilir. Bu nedenle güneşin manyetik alanı dünyaya göre kat kat büyük olacaktır.Bunlar dışında, güneşin bu manyetik alanı dünyayı etkileyecektir(özellikle güneş gören yüzünü) . Bu dünyayı etkiler de,dünyayı oluşturan canlıları etkilemez mi? Elbette etkileyecektir.
Bu nedenle sıcak havalarda elektrikle (havadaki serbest yükler) etkileşim daha çok olması gerekecektir,diğer yandan güneşin radyasyonu da fazla olacaktır.Soğuk havalarda ise hava molekülleri az titreşeceğinden iletkenlik azalacaktır.Demek ki soğuk havada elektrikle etkileşimiz daha az olacaktır. Buradaki elektrikten kastım; rüzgarın sürtünme yaratarak havada meydana getirdiği yüklerdir.Hani şu yıldırımda yere boşalanlar veya bulut bulut arası oluşan şimşekler buna örnektir.Yaratıcı düşünce Nikola Tesla'yı rahmetle anmak gerekirse, yağmurların elektrikle ilişkili olabileceğini düşünmüştür.Bu gün 21.yüzyıl bu konular halen muammadır.Yüklerin yapısı bile tam anlaşılmış değildir.Neden iter neden çeker gibi sorular işin içinden çıkılması zor sorulardır.
Aklıma bir kimya hocamızın cevap niteliğinde bir sorusu,yeri gelmişken paylaşalım,şöyle demişti: "hiç soğuk suyla abdest alanla sıcak suda abdest alanın sevabı bir olur mu? "
Bu soruya bilimsel olarak baktığımızda;soğuk suyun molekülleri daha az titreşeceği için, bünyemize aktarılan elektrik yükleri daha yavaş olacaktır. Bir de civciv deneyi vardır , civcivlerin kar suyu (eriyik buz) içmeleri dikkat çekmiş. Kristal yapısından dolayı eriyik su kristal yapısını bir süre koruduğu için daha yararlı olduğu düşünülmektedir. İkinci yönü ise,özellikle balıkların soğuk suda daha leziz olmalarının ve ayrıca bu balıkların hayattayken soğuk suyu tercih etmelerinin sebebi; OKSİJEN MİKTARININ SOĞUK SUDA FAZLA ÇÖZÜNMESİDİR! (gazlar soğukta daha iyi çözünürler) Konumuzla ilişkisi şu ki, sevap almak Allah’a/emirlerine ibadet etmek içinse, oksijenle iyi beslenen beyin daha sağlıklı olacağından, bu emirleri daha sağlıklı değerlendirecektir. Beynine oksijen girmeyen arkadaşlarımızın ise konuyu anlaması hayli imkansız,bu nedenle makaleye anlam veremeyenler ılık su ile(veya eriyik kar suyu ile) abdest alırsa, sanırım daha iyi anlar buradaki izleri...Ve şayet takip ederseler bu izleri, elbette bulurlar bizleri...Tabi bulmak da yetmiyor artık! Bazen insan yanı başındaki insana bile çok uzak olabiliyor.Tuhaf ama gerçek! Bazen de yanındakini görmezsin,hani derler ya "aaa sen sınıfta mıydın?... hiç görmedim seni".Espri ile cevap vermek gerekir,ben genelde şöyle derim;Nasreddin Hoca’nın "görünmez yapan esansını kullanıyorum."(Hani vardır ya Hoca’nın bir esansı sürünce kayboluyor ortalıktan)
Atmosferde İletkenlik artarsa ?
Atmosferdeki iletkenlik artarsa (sıcak havalarda mesela) beynimiz daha çok elektirk yükleriyle temas halinde olacaktır.Buna, bir tür bir deşarj olma hali veya etkileşim denebilir..Bunlar dışında sıcak veya soğukdan daha da etkilisi fırtınalı havalarda beynimiz elektirikle daha çok etkileşir.Fakat vücut çok fazla ısı kaybedeceği için hasta olma ihtimalimiz de var...Fırtınalı havalarda servest yüklerle daha fazla etkileşim sözkonusu!
Rüzgarın beynimize etkisi ?
Rüzgar, yüksek basınçtan düşük basınca akan hava akımıdır. Rüzgar estikçe üzerimize etki eden atmosfer basıncı da azalacaktır,bu da nefes almamızı kolaylaştıracaktır.Hamamlarda nefes alırken zorlanmamızın sebebi de,sıcaklıktan kaynaklanan artı basınçtır. Hamamlar, aslında bu yönleriyle, solunum sistemini olumsuz etkiler .Bunun bir sonucu, oksijen almayan beyin zamanla ölür! Sufizm diliyle söylenecek olursa,Allah’ın rüzgarı Rahmandır ve insanı basıncın öldürücü etkisinden korur.Dalgıçların çok derinlerde vurgun yemesinin sebebi de yine basınçtır!
Rüzgarın bir diğer etkisi de havada sürtünme yaratarak serbest elektrik yükleri oluşturmaktır. Haliyle, insan rüzgarlı havada elektrikle yüklenir! Yükseklerde rüzgar sert estiği için,yükseklerde elektrik yükü fazla oluşur diyebiliriz,bu nedenle uçaklarla uçanların(seyehat edenlerin) daha fazla elektrik yüküyle yüklenmesi demek oluyor.Bu da beynimizi etkileyen bir başka olaydır.
Basıncın beynimize etkisi ?
Deniz seviyesi genelde baz alınır,deniz seviyesinden yukarılara çıkıldıkça basınç azalır,aşağılara inildikçe ise basınç artar. Hatta çok yükseklerde suyu %50 santigrad'da(celsius) kaynatabilirsiniz (normalde %100 santigrad derecede kaynar su)!Basıncın beynimize etkisi, öldürücüdür.Biz yolda yürürken aslında her an bir atmosferlik basıncı göğüslemekteyiz. Bu da damarlarımızda akan kanın zorlanarak akması demek oluyor. Çünki basınç bir kuvvet çeşidir. Birim yüzeye dik etkiyen kuvvet şeklinde formülize edilmiştir. Basınç = dik Kuvvet/Yüzey şeklinde basitçe ifade edilir.Sıvı basıncı ve gaz basıncı da kısmen aynı mantığı içerir. Basınç arttıkça nefes almakta zorlanırız,bu da beynin yetersiz oksijen alması anlamına geliyor.Bir diğer etkisi da,damarlar üzerinde ağırlık oluşturduğundan,damarlardaki kan rahat ilerlemiyor diyebiliriz. Bu da varis şikayetleri olanlar için ciddi durumdur.Çünki basınç arttıkça damarlardaki kan akışı zorlanmaktadır. Sıcaklığın basıncı arttırdığını düşünürsek, sıcak hava da varisli hastalar için olumsuzdur. Ancak soğukta durum tam tersine döneceğinden önerilebilir.
Sıcaklığın beyne etkisi?
Sıcaklık basıncı arttırır bu nedenle nefes almakta zorlanırız. Beyni olumsuz etkiler.Vücut su kaybeder ki bu beyin için ciddi anlamda olumsuz bir durumdur.Vücutta azalan su metabolizmayı olumsuz etkiler. Ayrıca sıcaklığın radyasyon etkisi de vardır.Bu nedenle sıcak ortamlardan mümkün mertebe kaçmalıyız.Tercih edilen sıcaklık genelde 22 santigrad derecedir. Bu sıcaklığın altına düşmemek beyin sağlığı için önemlidir. Çünki sıcaklık düşünce damarlarda büzülme olacağından kan akışını olumsuz etkiler ki, bu da beynin kan vasıtasıyla yetersiz besleneceği analamına gelir.Ayrıca nöronlar zaten aktif olduklarından elektrik taşıdıklarından, yeteri kadar ısınmaktalar, üstüne üstlük artı sıcaklık beyin ölümü (nöronların ölümünü) demektir.Omega 3 yağ asitlerinin de koruyucu etkisi olduğu bilinmektedir.Yüzümüzün nemli olması da önemlidir.Çünki sürekli buharlaşma olur vücut yüzeyimizden.
Atmosferdeki elektrik iletkenliğinin beyne etkisi ?
Sanırım, bu konuda kapsamlı bir yazıyı bulmak oldukça zor! Çünki elektriğin beyinle olan ilişkisi pek anlaşılmış bir kavram değildir! Oysa olay ünlü fizikçi Albert'in (Einstein) ufak bir denklemden yola çıkması gibidir... Nedir bu?
Rüzgar eser,havada sürtünme olur,serbest yükler oluşur ve atmosfere dağılır.Şayet o gün dışardaysan muhtemelen o yükler ile etkileşimin olacaktır. Toprağa doğru aktığını biliyoruz yüklerin.Eğer seninle etkileşirse yükler üzerinden seni de etkileyerek toprağa akacaktır.Üzerinden akım aktığı için manyetik alan oluşur fizik kanunu gereği!Bir tür tel görevi görürsün o an.Eğer, bir tel üzerinden yük akarsa, o tel mıknatıs özellik gösteriyor,manyetik alan oluşturuyor çevresinde.İşte insan da buna benzer etkiler gösterebilir.Bu çok ufak mertebelerde olacağından,bilim adamlarının dikkatinen veya ilgi alanından kaçmış DEV bir düşünce olacaktır.Ayrıca rüzgarlı havalarda tüylerimizin diken diken olması da elektrik yüklenmemiz anlamına gelir.Tabi kasların titremesi de ayrı konu.Yıldırım atmadan önce toprağa yalınayak bastığınızda bu elektriksel etkiyi yoğun farkedersiniz, o an yer büyük bir yükle yüklenmiştir. Hatta 1-2 voltluk ampülü bile yakabilirsiniz (belki de daha fazlasını).
Yıldırımların oluşum mantığı da buna dayanır! Çok rüzgarlı havalarda inanılmaz sürtünme olur.Bunun sonucu, oluşan elektrik yükleri,belli bir limit değerin üzerine çıktığı an doyum noktasına ulaşmıştır.Artık o elektiriği iletmeyen hava bile tel görevi görür.Milyon voltuk enerji birikmesi yıldırım şeklinde havayı delerek toprağa doğru akmaya başlar.Havayı bile iyonize ederek toprağa akmaktadır yükler.Akış çok şiddetli olduğundan ışıma olmaktadır.Aynı ampül üzerinden akan elektrik misali...Böyle havalarda trafolara yakın gezmemekte fayda var.Elektirk elektiriği çeker mantığı yeterlidir!Ayrıca nemli bölgeler de riskli alanlardır ,çünki nemli ortam daha iyi iletkendir.
Neden soğuk havalarda yavaş üşürüz de sıcak havalarda hızlı ısınırız?
Bu konu enteresandır .Soğuk havalarda,havayı oluşturan moleküller birbirlerine daha yakındır fakat titreşimleri azdır. Dolayısıyla daha yavaş iletkendirler.O an ki titreşimleri yavaş algılar bu nedenle yavaş üşürüz. Sıcak havada ise moleküller sıcaklıgın etkisiyle birbirne daha uzaktadırlar,fakat titreşimleri yüksektir ,bu nedenle ısıyı daha hızlı algılarız hızlı ısınırz..Sebebi komşu moleküllerin titreşimiyle ilgili...
Önerilerimiz ?
Fazla sıcak,fazla soğuk sinirleri ve damarları yorduğundan 22 santigrad ideal bir ortamdır böyle mekanlarda konaklayınız.Boş konuşup/konuşturup sinir hücrelerinizi yormayınız.Çünki gereksiz yere ısınıyorlar,bu da yapılarına zarar veriyor.Ortamın kuantumunu müsbet ilimlere harcayınız.Ortam sizin beyninizdir.Ortamı hor görmeyiniz!Bazen de ortam dışarısıdır.Ortama vücudunuzdan akan elektrikler bulaşır.Ortamın kuantumu değişir.Ama siz bunu bilmezsiniz!Bu nedenle efendilerin (ulvi karakterlerin) mekanına girerken (destur), elinizden yüzünüzden ortama akan elektiriğe dikkat edin,sizden esintiler vardır.Unutmayınki o elektrik üst üste binerek şiddetlenip bazen canavarlaşıp karşınıza çıkabilir.Biz buna kelebek etkisi (butterfly effect) demiyoruz. O kelebek bazen insandır, yaptığı etki fırtınalar çıkarabilir, tsunamiler oluşturabilir.Kimbilir belki de bu depremleri tetikleyen insanın beynidir.Damla damla düşüp taşı delen su damlalarını düşünün, ufak ama bıraktığı etki büyüktür. İnsan beyniyle alay etmeyin! Bugün klasik bilgisayarlarda 1 işlemci var!(Benim şu an kullandığım)Gelişen teknoloji en fazla 2-4-8 -16 derken 64 işlemciler tasarlanma aşamasında.Takip edebildiğim oranda dünyada en gelişmişler ki halen tasarım aşamasında 80 işlemcili pcler mevcut.Beyinde ise milyarlarca işlemci (nöron) olduğu düşünülüyor.

Yararlanılan kaynaklar:
Üniversite fizik bölümü kaynakları ve termodinamik laboratuvar deneyleri,
Tubitak bilim teknik -biltek soru cevaplar-(sayısal değerler).
Tubitak bilim teknik dergisi,
Üniversitelerde okutulan ders kitapları,
Üniversite Profösörlerinin görüşleri (akışkanlar mekaniği,gaz dinamiği,termodinamik,elektronik),
Üniversitelerde yapılan fizik seminerleri,
Fizik Kimya ders kitapları (lise-üniversite dengi okullarda).
Chip.com.tr (bilgisayarlar işlemciler hakkında),
PV=nRT gibi denklemlerin açılımlarından
Akvaryum ve balıklar (oksijen ilişkisi hakkında bilgi edinilmiştir).
Nikola Tesla nın fikirlerinden/günlüğünden (anlaşılmamış dahi adlı kitaptan )yararlanılmıştır.
Konunun Sufizmle ilişkili olduğunu düşündüğümüz için Sufizm de yardımcı kaynak olarak kullanılmıştır.Efendimiz S.A.V' ın da parmak izlerini de bulabilirsiniz makalemizde.
Not : Makalede 26-11-2008 tarihinde bazı düzeltmeler yapılmıştır.

 

 

 
 
Gediz Demir
Fen Edebiyat Fakültesi
Fizik Bölümü