Konu: Asıl ile görünen
İnsan Tanrı usturlabıdır, fakat usturlabı bilmek için
müneccim gerek. Tere satanda, yahut bakkalda da usturlap
bulunabilir, fakat ondan ne fayda görür usturlupla
göklerin hallerini, dönüşlerini, burçları, tesirlerini,
inkılâpları, bunlardan başka daha birçok şeyleri ne
bilir ki? Şu halde usturlap münecime fayda verir.
"Kendini bilen rabbini bilir." Usturlap, nasıl göklerin
hallerini gösteren bir aynaysa "And olsun ki
Âdemoğullarını ululadık" diye anılan insanın varlığı da
Tanrı usturlabıdır. Ulu Tanrı, onu, kendisini bilen,
anlayan bir yaratık olarak yarattığından insan, kendi
varlığının usrurlabından Tanrı tecellisini, neliksiz-
niteliksiz güzelliği, soluktan- soluğa, bakıştan-bakışa
görür, seyreder; o güzellik bu aynadan hiç mi hiç
ayrılmaz.
Üstün ve yüce Tanrının öylesine kulları vardır ki onlar,
hikmet, bilgi ve anlayış, ululuklar elbiselerini
giyinirler. Halkta onları görecek görüş yoktur amma
onlar, pek kıskanç olduklarından bu elbiseleri giyerler
de kendilerini gizlerler. Hani Mütenebbî,
Kadınlar ipekli elbiseleri süslenmek için değil,
Güzelliklerini korumak için giyindiler
der ya, tıpkı onun gibi işte.
FİHİ-MA-FİH den “HZ.Mevlâna”
HURŞİDİMDEN MÜRŞİDİME
BİR TUTİNİN-PAPAĞANIN GÜNCESİNDEN
Bir mekan yazıyorum bize..arı duru bembeyaz..üzerine mor
renkli çiçekler serpiyorum biraz.. Biz balız..baldan
tatlıyız ve bir mor kasede, karışığız… hayal
ediyorum..ama konuşurken farklı farklı olacağız..Siz-Sen
ve ben yani toplam Biz olacağız yine..Bizi sırlamak için
üzerimizi, hayretimin sevinç çığlıklarına karışan
erguvani ışıktan tülünü örteceğim..flu olalım bakana flu..
Siz hayatımda sevmediğim kadar sevdiğim ve delice
kıskandığım…sorgusuz sualsiz ağlayarak kendimi
verdiğim..kollarında öldüğüme inandığım…İbrahim’in
ayakları gibi birbirbirine dolanmış, o bembeyaz, beyaz
yorganların içinde gözükmeyen..esenlik yurduna giden o
güzelden hala haber yokk..arkasından bir fatiha okunan
şimdi ne yapıyor?daima merak edip cevabını
alamadığım…sizle mi?
”Bu gönül işidir, seç birini” demiştiniz ..”gönlün kimi
istiyor ?”..benim 3 kralım vardı, ortadaki
sizdiniz..solunuzdakini seçemezdim..sağınızdakini seçtim
(maddeye dönük olanını yada artık hepsini
kapsayanını-çünkü 3 ü 1 dir onların) en
sevdiğinizi..çünkü siz senelerce sadece onu
göstermiştiniz bana..gönlümüz aynı kişiyi sevdi ne garib-yakin
değil mi? O da beni sevdi mi?.. bilemem..
Sen !!…senelerce kaçtığım en sonunda kaçacak yer
kalmayınca kendi ayaklarımla sana-kendime geldiğim..
geldiğimde sende görmek istediğim vardı..gözlerinden
bana bakan neden bendi?..o gözlerde asılı kaldığım,
kendimi sende bulduğumdun..
Neden dedim neden?.. beni hazırlamadan gittiniz bu hale,
neden.?.başıma geleceklerin sadece başlıklarını
biliyordum..anladım ki bilmek,görmek hiç bilmemekle
eşmiş.sadece yaşayan bilebilirmiş.. O da yaşadığını bir
türlü hakikatiyle anlatamazmış nedense..ne tuhaf değil
mi?aynı, ders proğramını bilmek gibi bu..ilk
görüntülerin kayıtları vardı bende-hayalimde..yaşanıp
geçip gitti sandığım ama neden sadece anlık diye hep
hayret ettiğim sahneler..dendi ki o seni hazırladı-hala
da hazırlamaya devam ediyor..öylemi kelebeğim
doğrumu?...korkunun ecele faydası yok biliyorum..aklımı
esneteli kaç sene oldu unuttum..akıl ile delilik bir
lazer ışığı kadar keskin düzlemde uzuyor..çizgiyi geçmek
lazım, aklı esnetmek için.. bu da bir çığlık mesafesinde
değil mi?…o karanlık yerde bir şey yok,döner aklına
sığınırsın sonra akılda gider sadece gönlün kalır ne
garib-yakin değil mi?
Bir vakitler duygularımın rengini hissederdim, çok oldu
bu safiyetimi kaybedeli..ama şimdilerde, o anlarım geri
dönüyor sanki..rengimiz pembeden mora dönük
bizim..zeminimiz daima beyaz..
Kalbime kızıl harflerle yazmıştın bir gece “sen bensin
bende sen”..”Sen!!.. O musun gerçekten?”
Bir gece odama tacınla doğan güneş.. ey güneş gerçekten
sen misin gönlüme doğan?
yatağımın başucu duvarlarına kızılharflerle şiirler
yazan sen misin?
Leyla mecnun hikayelerini, eşi bulunmaz bir sesle ve
müzikle dinleyerek uyuya kaldığım, o okuduğum aşk sen
misin?
Dostlarımdan biri bana “oradan yazma” dedi..”oranın ne
dini olur ne imanı..sen oradan sakın yazma.”.biliyorum
ve yazmıyorum..söz ,uslu duracağım ..söz..ama siz
demiştiniz ki; “ezelden izinlisiniz dilediğinizi yazın,
size izin olmaz…”bu olmayan iznimi bu seferlik delip
geçebilir miyim ,sınırlarımın üzerinde düşmek ve
düşmemek arası dolanabilir miyim.?.aynı küçükken evin
teras duvarlarının dört yanında,bir ipe tutunarak
yürüdüğüm gibi..ipimi sıkı tutun olur mu?hani yaramaz
ruhumun kendi ip çıkrığında, ayak başparmağından
salınarak, başka evlerin içini gözetlemesi gibiyim
şimdi, değil mi?kendimden başka eğlencem yok ki benim..
Sen ulaşamadığım,derdimi henüz anlatamadığım..bildiğini
adım kadar iyi biliyorum..hatırla beni!!.. gördüğünde; o
salondan içeri girdiğimde ne demiştin.?.”onlar el
tuttuklarında sarhoş olurlar, sarhoş yaşarlar ve sarhoş
ölürler..sana yazdım..
karenin içinde-ortasında bir başımayım
yönsüzüm ve yörüngesizim..
ne kimseyi görebilir ne de duyabilirim
tüm yönler bana çıkar bense her şeyim
hareketsizim…
Bunlar nedir dedim?..hiç bir şey bana neden
yetmiyor,nereye gidersem gideyim neden
durulamıyorum..aradığım ne benim?benim istediğim bu
değil anladım..sen de anladın..seni izledim…dedin ki
“Hasta ruhlar ve gönüller vardır..kendileri mana
doktorlarına gelmeseler de gönül tabibleri onları bilir
ve gider tedavi eder..maksat o halde kalmak değildir
bekaya ulaşmaktır ..” ne kadar
kırıldım..yağmalandım..bir daha asla dönüp de bakmamaya
bilmem kaçıncı sözlerimi verdim..neden hiç
görüşmediğimiz halde söylediğin her sözü bana
söylemişsin gibi üzerime alıyorum..neden sadece
yüzlerce-binlerce kişi yerine sadece bana hitap
ediyormuşsun gibi algılıyorum.?.bilmiyorum…aynı gece
rüyama geldin..”Aşkını seccadede yaşa” dedin..neden
diyemem..Mor Seccadem neden diyemem…en tenha yer orası
değil mi? ve sen daima oradasın değil mi?
Siz apaydınlık güneşlerim..biriniz batarken diğeriniz
doğdu ne garip-yakinn..benim vücudsuz vücudlarım
..yağmalanmış putlarım..kala kala en büyük put bir ben
kendim mi kaldım?..kim baltayı vuracak biliyorum.. senn..çünkü
benim için cazibe sensin..benim güneşim sensin..rengim
ne olacak acaba o esnada.. yada müziğim nasıl olacak.?.
Azrail başka cellat başkamı oldu şimdi..ne güzel..kaç
kere ölmek lazım bilmiyorum ki..
Düşüncelerinden neler neler doğuyor insanın..madde ne
kadar kısır ve zavallı düşüncelerin yanında değil mi?
seni hayal edebilirim..tüm bedenim ürperirir mesela..ve
soğur kalbim ..ıslak nemli bir bulut gibi sararsın
beni..beklerim..ağlarım…yalnızım.yara-maz-ım..
battığınız yerden doğdunuz ve rüyam
gerçekleşti..senelerce beklediğim o güneşler
birleşti..bir titrek-korkak küçük aydı istediği o
güneşin..yanına çağırdığı ....ay gitmedi..görünmeyen eli
meleğin ayı sürükledi..güneşin yanına
götürdü…………………………………….
Güneş gelince Ay’ ın esamesi okunmazmış ya haniii..Sen
güneşimsin..ben senin zerren..sen aydınlığımsın ben
karanlık..sen kıskançlığımın zirvesisin..kendime
zulmettiğim yanımsın..sen arefemsin ve
bayramım..görmediğim ama hissettiğimsin…hayatımdaki her
şey yavaş yavaş sana dönüşüyor..sen oluyor..senden başka
düşüncelerimden bir şey çıkmıyor..tüm yollar hep sana
çıkıyor..sana ne zaman kendi kendime küssem, bir şarkı
yada bir kitaptan hep şu sözler karşıma çıkıyor.. ahde
vefa—söz vermiştin unutma.. ne garib-karib- yakin değil
mi?daha yolun başındayım ve çok acı çekiyorum..gittikçe
sana sürüklenirken senin beni gözetip koruduğunu da
biliyorum..bunun eminliğinden ayrıca sarhoşum..sarhoşa
kahve verilir diyorsun ayılsın diye..bakıyorum, sen hiç
kahve içmiyorsun:)
Siz kelebeğim…masumiyetim..sizi çok özledim..her gün
arayabildiğim,ağlayabildiğim o kalp artık
görünmüyor..sesi işitilmiyor ama buradasınız
biliyorum..sizi herkesle paylaştım içim acıyarak..
kıskançlığımı yenebilmek için..onların hayatlarını da
değiştirin diye..okuyanların hayallerine giriyordunuz ve
onlara muhteşem şeyler yaşatıyordunuz...bir kere sizi
aradım.. utancımdan başımı duvarların içine gömmeye
çalışıyordum hani..ağlayarak ,”yapmayın ne olur
“diyordum “sadece beni sevin.. sadece beni..çok utanç
verici biliyorum ama elimde değil”..sizde ağlıyordunuz..
bu sevgi için dualar ediyordunuz..sandım ki bitti..hayır
hiççç bitmemiş kelebeğim meğer o başlangıçmış..
Sen… seni her görüşümde yeni alev topları gözlerimden
geçip kalbime iniyor..ne kadar ateş lazım
bilmiyorum..neler olacak tahmin ediyorum ...ama söz
vermiştin unutma..canımı
acıtmayacaktın..yüzdürmeyecektin, el üstünde
gidecektim..sen beni gemine aldın..balık tutmayı
öğretmek istemişsin bu garibe..ama bu gönülsüzün balık
tutmaya gönlü yook..o balıkçının gönlünü istiyor
sadece..başka hiçbir şey onu mutlu etmez ve huzura
erdirmez..bunu çok düşündüm şu sıralarda..her şeyi
reddedip seni istemek aslında her şeyini istemek demek.
bu ne korkunç bir şey..yaratılmışların en bencili benim
biliyorum..bunu yapabilir misin?
Bunu edebsizliğimden yazıyorum biliyorsun…..bunu
yapmamış olsaydın,o kayıtlardan haberim olmamış olsaydı
şu harfler buna cesaret edebilir ve senin yüreğine yola
çıkabilir miydi? ben cömertlerle alışveriş
yapıyorum..onlar sadece vermek -karşısındakine
kazandırmak için pazara çıkarlarmış öğrendim.......
biz balız
baldan tatlıyız
acıyı bal eyleyenlerin ellerindeyiz…
bu nameyi Ruhum Latife BİZ e yazmış….
not:bu yazı ,başlığından sonuna tamamen bir
hayal-kurgudur..lütfen okuyup takılmayın…. beyninizi
rötara sokup, güzel düşüncelerinizin ayarı ile
oynamayınız ve geçiniz:)
sadece müziğini dinlemek için:
http://www.orijinkutuphane.org/asil-ile-goeruenen.html |