Bu Değerlerin Kıymetlerini Bilelim
Bilal Atış
 
 

Gazetelerde her gün türlü türlü dolandırıcılık ahlaksızlık ve benzerlerini toplum yaşantımızda görmek duymak istemediğimiz olayları okumaktayız. Gün oluyor ki bir sahifede aynı türden üç dört suç haberi neşredilmesin. Bunları okudukça birçok kimseler ahlak diye bir şeyin kalmadığını düşünerek ümitsizliğe kapılmaktadırlar. Haklı olsalar da, toplumda manevi değerlerimize sahip, tam manasıyla dürüst vatandaşlarımız da vardır.

Basın yayın organlarında ardı arkası kesilmeyen haberlere aldanıp da ekseri insanımızın dürüst olmadığını sanmamalıyız. Toplumumuzda iyilerin sesi ahlaksızlar kadar gür çıkmadığı için azınlıkmış gibi görülmektedir.

Bir akşam yine evime gitmek için Bakırköy’den otobüse biniyorum. Akbili olanlar basıp geçerken benim gibi yanında taşımayı ihmal edenler veya akbil kontörü bitenler şoför beyin önünde kuyruk oluşturuyorlar. Şoför bey akbil verirken bir taraftan da para üzeri ile meşgul olmakta. Akbili basıp ilerliyorum. Hemen dörtlü koltuklardan birisine kendimi bırakıyorum. Birkaç yolcunun ardından bir adamla oğlu olduğunu tahmin ettiğim iki kişi otobüse biniyorlar. Şoförün önünde sıra beklerlerken oğlu kendi işini kendisi yapmak istiyor, adam elindeki madeni paralardan birisini delikanlıya verip  az sonra şoförün akbilini kullanıp karşıma oturuyor. Oğlu ise şoför beyin telaşından yararlanarak diğer yolcuların arasından sıyrılıp babasının yanına geliyor.

Babası benim karşımda oturuyor. Oğlu ise babasının yanında ayakta durarak hala avucunda tuttuğu madeni parayı babasına gösterip, “ Adam beni fark etmedi, bedava yolculuk ediyorum” der.

Doğrusu babanın evladına vereceği cevabı merakla bekliyorum. Adamcağız kaşlarını çatarak oğluna şu cevabı verir; “ oğlum o para artık senin değil, otobüs işletmesine ait. Otobüse binmekle işletme arasında bir anlaşma yapmış oldun, şoför seni gideceğin yere emniyetli bir şekilde götürecek sen de buna mukabil ücretini vereceksin. Ama sen anlaşmanın kendine düşen kısmını ihlal etmişin. Bu para artık senin değil. Başkasının parasını alı koymak da başka bir ahlaksızlık. Bu yüzden şimdi doğru şoför beyin yanına gidip parayı ver ve biletini bas.”

Oğlanın suratı asılır, fakat babasına karşı itaatsizlik edemeyeceğinden gidip  akbilini basar. Biraz sonra babasının yanına gelerek tamam der gibi babasının gözlerine bakmaktadır. Adam oğlunun omzunu okşayarak, şimdi mertçe bir hareket oldu diye karşılık verir. Bu olayı takip ederken her gün yapılan türlü dalavereler, siyasilerin yaptığı yolsuzluklar ve daha neler aklımdan akıp gitmektedir. Otobüsten inerken karşımdaki adamın elini sıkarak “dürüstlüğe değer veren insanların hala var olduğunu bana gösterdiğiniz için size çok teşekkür ederim” diyerek memnuniyetimi bildirmekteyim.

Bu bey tabiatıyla tek değildir. Ne var ki, günlük hayatta ahlak prensiplerini unutanlar daha çok. İşte bu insanlar çocuklarına ahlak ve namusun temel kaidelerini öğretmeyi ihmal etmektedirler. Evlatlarımıza öğrettiklerimize ve öğretemediklerimize dikkat etmemiz gerek. Daha mühimi biz büyükler kendi hareketlerimizi de kontrol etmeliyiz, zira evlatlarımız bizleri taklit ederek yetişeceklerdir.

Bir hayat boyunca sürecek müsbet ya da menfi davranışlara çocukluk çağındaki ehemmiyetsiz sanılan olaylar şekil verecektir. Çocuklarımızın zeki ve açık göz olmalarını tabiatıyla isteriz ama bunun için şereflerini, dürüstlüklerini feda etmelerine göz yumamayız. Bu değerleri muhafaza etmez, evlatlarımıza aktarmazsak her şeyimizi kaybedeceğiz.

 

 
 

Bilal Atış
İstanbul - 01.07.2009
b.atis73@gmail.com
http://sufizmveinsan.com