Gazetelerde her gün türlü türlü dolandırıcılık
ahlaksızlık ve benzerlerini toplum yaşantımızda
görmek duymak istemediğimiz olayları okumaktayız.
Gün oluyor ki bir sahifede aynı türden üç dört suç
haberi neşredilmesin. Bunları okudukça birçok
kimseler ahlak diye bir şeyin kalmadığını düşünerek
ümitsizliğe kapılmaktadırlar. Haklı olsalar da,
toplumda manevi değerlerimize sahip, tam manasıyla
dürüst vatandaşlarımız da vardır.
Basın
yayın organlarında ardı arkası kesilmeyen haberlere
aldanıp da ekseri insanımızın dürüst olmadığını
sanmamalıyız. Toplumumuzda iyilerin sesi ahlaksızlar
kadar gür çıkmadığı için azınlıkmış gibi
görülmektedir.
Bir
akşam yine evime gitmek için Bakırköy’den otobüse
biniyorum. Akbili olanlar basıp geçerken benim gibi
yanında taşımayı ihmal edenler veya akbil kontörü
bitenler şoför beyin önünde kuyruk oluşturuyorlar.
Şoför bey akbil verirken bir taraftan da para üzeri
ile meşgul olmakta. Akbili basıp ilerliyorum. Hemen
dörtlü koltuklardan birisine kendimi bırakıyorum.
Birkaç yolcunun ardından bir adamla oğlu olduğunu
tahmin ettiğim iki kişi otobüse biniyorlar. Şoförün
önünde sıra beklerlerken oğlu kendi işini kendisi
yapmak istiyor, adam elindeki madeni paralardan
birisini delikanlıya verip az sonra şoförün
akbilini kullanıp karşıma oturuyor. Oğlu ise şoför
beyin telaşından yararlanarak diğer yolcuların
arasından sıyrılıp babasının yanına geliyor.
Babası
benim karşımda oturuyor. Oğlu ise babasının yanında
ayakta durarak hala avucunda tuttuğu madeni parayı
babasına gösterip, “ Adam beni fark etmedi, bedava
yolculuk ediyorum” der.
Doğrusu
babanın evladına vereceği cevabı merakla bekliyorum.
Adamcağız kaşlarını çatarak oğluna şu cevabı verir;
“ oğlum o para artık senin değil, otobüs işletmesine
ait. Otobüse binmekle işletme arasında bir anlaşma
yapmış oldun, şoför seni gideceğin yere emniyetli
bir şekilde götürecek sen de buna mukabil ücretini
vereceksin. Ama sen anlaşmanın kendine düşen kısmını
ihlal etmişin. Bu para artık senin değil. Başkasının
parasını alı koymak da başka bir ahlaksızlık. Bu
yüzden şimdi doğru şoför beyin yanına gidip parayı
ver ve biletini bas.”
Oğlanın
suratı asılır, fakat babasına karşı itaatsizlik
edemeyeceğinden gidip akbilini basar. Biraz sonra
babasının yanına gelerek tamam der gibi babasının
gözlerine bakmaktadır. Adam oğlunun omzunu
okşayarak, şimdi mertçe bir hareket oldu diye
karşılık verir. Bu olayı takip ederken her gün
yapılan türlü dalavereler, siyasilerin yaptığı
yolsuzluklar ve daha neler aklımdan akıp
gitmektedir. Otobüsten inerken karşımdaki adamın
elini sıkarak “dürüstlüğe değer veren insanların
hala var olduğunu bana gösterdiğiniz için size çok
teşekkür ederim” diyerek memnuniyetimi
bildirmekteyim.
Bu bey
tabiatıyla tek değildir. Ne var ki, günlük hayatta
ahlak prensiplerini unutanlar daha çok. İşte bu
insanlar çocuklarına ahlak ve namusun temel
kaidelerini öğretmeyi ihmal etmektedirler.
Evlatlarımıza öğrettiklerimize ve
öğretemediklerimize dikkat etmemiz gerek. Daha
mühimi biz büyükler kendi hareketlerimizi de kontrol
etmeliyiz, zira evlatlarımız bizleri taklit ederek
yetişeceklerdir.
Bir
hayat boyunca sürecek müsbet ya da menfi
davranışlara çocukluk çağındaki ehemmiyetsiz sanılan
olaylar şekil verecektir. Çocuklarımızın zeki ve
açık göz olmalarını tabiatıyla isteriz ama bunun
için şereflerini, dürüstlüklerini feda etmelerine
göz yumamayız. Bu değerleri muhafaza etmez,
evlatlarımıza aktarmazsak her şeyimizi kaybedeceğiz. |