Amerika ile İngiltere Irak’ı işgal ettikten sonra
Irak halkının sonsuz desteğini kazanmayı ve bu
ülkeyi sorunsuzca sultaları altına almayı
düşünüyordu. Ancak kısa bir süre sonra Irak halkının
despot Saddam rejiminden nefret ettiği kadar
işgalcilere de karşı çıktıklarını fark ettiler. Irak
halkı bu muhalefetini, itirazlarını protestolar ve
diğer eylemleriyle gösterdiler. Ancak Irak’ın milli
serveti ve özellikle petrolünü yağma etmeyi düşünen
işgalciler gereken güvenli ortamı, Saddam’ın yaptığı
gibi baskı ve katliamla elde etmeye koyuldular.
Irak halkının işgalci güçlere karşı infial duygusu
her geçen gün daha da şiddetlenmekte ve organize
olmaktadır. Eğer bugün Irak’lı Şii, Sünni gençlerin
Necef’te, Felluce’de, Bağdat’ta veya diğer kentlerde
Amerikalılara nefretle baktıklarına ve ellerinden
gelirse onlara darbe indirmek istediklerine şahit
oluyorsak, kuşkusuz bunun sebebi Amerikalıların
uygulamalarıdır. Gerçekte işgalcilere ve ecnebilere
karşı infial ve nefret duygusu doğal bir konudur ve
birçok millet yıllarca işgalcilere ve sömürücülere
karşı savaşarak özgürlüklerine kavuşmuştur.
Dolayısıyla Iraklıların Amerikan karşıtı duyguları
gittikçe öfke seline dönüşmektedir. Bu öfkeyi tabi
karşılamak gerekir.
Yüzyılın başında Anadolu toprakları da aynı acılara
sahne olmuştur. Türkler, Kürtler, Lazlar ve diğer
İslam milletleri işgale bir an bile taviz vermemiş
ve etkileri uzun seneler mazlum milletleri
etkileyecek bir kurtuluş mücadelesi
sergilemişlerdir. İşgalin dışında işgalcilerin
saygısızlıklarını da Irak halkının muhalefet
nedenleri arasında yer aldığını göz ardı etmemek
lazım. Amerikalılar gelin ve bir milletin vatanını
işgal edin, askerleriniz sokaklarda cirit atsın,
kadınlara tacizde bulunun, gençleri yere yatırın ve
çizmelerinizle suratlarına basın, insan
kilometrelerce uzaktan dahi bu görüntülere tahammül
edemiyor ve öfkeyle işgalcilere beddua ediyor da,
iman sahibi ve gayretli bir Irak’lının buna
dayanmasını nasıl düşünülebilir? Hiçbir gerekçe
olmasa dahi amerikan işgalcilerinin Irak halkına
reva gördükleri durum Iraklıları direnişe
yönlendirmeye kifayet edecektir.
Irak’ta devam eden katliamlar Amerikalıların en
vahşi cinayetleri listesinde yerini almaktadır.
Amerika geçmişi benzer sabıkalarla dolu bir zulüm
mekanizmasıdır. Devlettir diyemiyorum. Amerika‘ya
devlet etiketi takmak yer küremizde bizimle aynı
atmosfer altında yaşayan devlet yapılarına haksızlık
olacaktır. Amerikan filmlerinde sahnelenen
terminatörlerin, ölüm makinelerinin coğrafi adıdır
Amerika. Oysa Amerika, Irak’ta demokrasi ve Irak
halkının egemenliğini kurmak için bu ülkeye
saldırdığını iddia ediyordu. Amerikalılar
demokrasiden söz ediyor ve Irak halkı için halk
egemenliğini kuracağını iddia ediyor, ancak halksız
egemenlik, halk egemenliği sayılamaz, bu düpedüz
halk katliamıdır. Amerikalılar demokrasi ve insan
hakları diyor, bu mu insan hakları? Amerika ve
ortakları bugün batı medeniyetinin yüzünü daha da
kararttılar. Onlar yanlış yaptılar ve asla başarılı
olamayacaklar, ıraklılar gevşek davransalar da Mevla
buna müsaade etmeyecektir. Irak’ta vuku bulanlar
zulümdür ve Allah zulmün payidar kalmasına müsaade
etmez. Amerika’nın tüm propagandalara karşın Irak’ta
işlediği cinayetler yüzünden dünya kamuoyunda
kınanmaktadır. Tüm insanlık ilkelerine göre
Amerikalıların yaptıkları kınanan ve infial
uyandıran uygulamalardır ve yine doğanın kuralları
gereği yenilmeye mahkûmdur. Irak halkına yönelik
katliam Siyonistlerin Filistin halkına karşı
işlediği katliama benzemektedir. Amerika kendi
coğrafyasında yaşam alanları daralan ve Allah’ın
verdiği cezalarla sürekli darbeler yiyen bir devlet
olarak Ortadoğu coğrafyasında kendisine yeni yaşam
alanları aramaktadır. Bunu yaparken de müslüman
unsurları sindirmekte ve yok etme politikaları
gütmektedir. Aynı zamanda da siyonizmin hamiliğini
ve jandarmalığını yapmaktadır. Çağdaş tarihin en
çirkin işgalcileri konumunda bulunan Siyonistler her
gün en gelişmiş askerî teçhizatla masum Filistin
halkını katlediyor. Abede ise bunu kınamak şöyle
dursun destekliyor. Uluslararası tüm gerçekler
İsrail mevzubahis olunca birden rafa kalkabiliyor.
Bütün devletler ve uluslararası kurum ve kuruluşlar
İsrail’in katliamcı politikasını kınarken, Amerikan
yönetimi aynı politikayı Irak halkına karşı
uyguluyor. Bugün Amerika Irak halkına karşı
İsrail’in Filistin halkına karşı izlediği yolu
izliyor. Yani her hangi bir söz veya itirazın cevabı
demir yumrukla veriliyor. Amerikalı yöneticilerin
Irak halkının gerçek özgürlüklerini istemedikleri
gibi onların kayıtsız şartsız Waşington’un sözünü
dinlemelerini ve milli servetlerinin yağmalanmasına
karşı kayıtsız kalmalarını istediğini belirtiyor.
Amerikalılar için Şii veya Sünni fark etmez. Onların
karşılarında diz çökmeyen tüm Irak’lılar düşmandır.
Onlar herkes bizim karşımızda diz çökmeli,
konuşmamalı, gözlerini kapamalı ve biz ne dersek onu
uygulamalı, diyorlar. Aksi halde herkes onların
gözünde teröristtir. İşte bu, işgalcilerin mantığı
ve Amerikalıların Irak’taki mantığıdır. Amerikanın
Irak halkı için biçtiği demokrasi gömleğinin özü
budur. 1950 evveliyatındaki tek parti zihniyetini
hatırlatan bir demokrasi ve Saddam yönetimine bile
rahmet okutur hale gelen bir özgürlük anlayışı.
Aslında Irakta vücut bulan bir ayetin vahyin
tecellisi belki de, Allah bir zalimi başka bir zalim
eliyle def etti. Rabbimizden niyazımız ve
mücadelemiz o ki, bu saltanat abedeye de payidar
olamayacaktır. Tarih ırak topraklarını yeniden kana
boyarken düşünmeden de edemiyorum, İmam Huseyn’in
gözyaşları hala mı kurumadı diye.
Amerika ve İngiltere’nin Irak’a saldırı amaçları, bu
ülkede demokrasi kurmak veya kitle imha silahlarını
yok etmek değildir. Nitekim bugün tüm dünya,
Vaşington ve Londra’nın kitle imha silahları
konusunda dünya kamuoyunu kandırdığını ve Irak’ta bu
tür silahların izine rastlanmadığını bilmektedir.
Amerika siyasi ve iktisadi rantlar, ayrıca
Siyonistlerin ve petrol kartellerinin cebini
doldurmak için Irak işgalini planlamıştır. Buna da
bir ad koymuştur: Terörle mücadele… Buna
karşın Amerikalılar er geç Irak’ta yenilgiye
uğrayacak ve bu ülkeyi zillet içinde terk etmek
zorunda kalacaktır. Biznillah bu zulüm bitecektir.
Amerikalı askerlerin Irak halkının iradesi
karşısında yenileceğine inancımız tamdır, ancak
bunun Irak halkının vahdet ve imanını korumalarına
bağlı olduğu su götürmez bir gerçektir. Irak’lı
kardeşlerimiz işgal sürecini sona erdirebilirler.
Onlar bu büyük tehlikeyi yok etme süresini
kısaltabilirler. Fakat bu, gönül birliği, İslam
dinine tevekkül etmek, İslamî birlikteliği korumak
ve akıllı davranmakla mümkün olur. Irak halkı ayrıca
ulemanın kıymetini, imanın değerini bilmeli ve
düşmanın tefrika yaratma çabalarından vebadan kaçar
gibi kaçınmalıdır.
Evet, böylece Amerika’nın Irak’ta izlediği demir
yumruk politikası yenilmeye mahkumdur ve Müslüman
Irak halkı bütünlüklerini koruyarak ülkelerinin
işgaline son verebilir ve istedikleri egemenliğe
kavuşabilir. Gelecek günler belki bundan da daha
karanlık olsa da istikbal içerisinde en gür seda
İslamın olacaktır. Yeter ki, müslümanlar üzerlerine
düşeni yapsınlar. Yardım Allah’tan mutlak
gelecektir. |