Algıladığımız
ve algılamadığımız tüm evren, aslında bir bilgi/data
okyanusu…
Beynimiz
bilgi okyanusundan akan datayı kısıtlı ve belirli
araçlar ile (beş duyu diye bahsedilen) anlayabileceği
formata dönüştürüyor; tıpkı bir bilgisayarın işletim
sistemindeki datayı ilgili software aracılığıyla
anlayabildiği bilgiye dönüştürmesi gibi…
Kendimizi
beden, etrafımızdakileri eşya, başka bedenler gibi
farklı maddeler olarak algılıyoruz (sistemi beş duyu
kaydından bağımsız olarak algılayabilecek kapasitede
yaratılmış olan rasul ve nebilerin önderliğindeki elit
zümre hariç)
Oysa
yaşadığımızı düşündüğümüz bu madde boyut, aslında var
olan bilgi okyanusunun kim bilir kaç katrilyonda birinin,
beynimizdeki sınırlı araçlarla algılanmasından başka bir
şey değil…
Özetle
madde, beynimize gelen bilgi-elektrik akımının
beynimizin algılaması gereken formata tarnsform edilmiş
hali…
Bu ne demek?
Gerçekte madde yok, beden yok; hatta sen, ben, o yok!!!
Hepsi senin beyninin, gelen datayı okuma sistemi
nedeniyle var görünüyor…
Beynindeki
datayı nasıl işleme koyduysan algılama şeklini de o
şekilde ileri düzeye atıyorsun… Software’ini nasıl
kullanıyorsan, hardware’de o şekilde bilgi depoluyorsun
ve bu bir döngü… Dünyayı negatif algılıyorsan, negatif
sonuçlara sebebiyet verecek eylemleri oluşturuyor ve
negatif olaylarla karşılaşıyorsun… Tam tersi de pozitif
bakış açın için geçerli.
Kardeşim sen düşünceden ibaretsin,
Geriye kalan et ve kemiksin.
Gül düşünür gülistan olursun
Diken düşünür dikenlik olursun…
Mevlana Hazretleri
(800 yıl önce)
Yeryüzü var
olduğundan beri çeşitli ruhani akımlar ve kitap dinleri
tarafından anlatılan ana mesaj bu aslında!
İnsanlık var
olduğu sürece bütün Nebi ve Rasul’ler bize şunu söyledi,
söylüyor: Hardware’ine (beynine) uygun, sistemdeki
gerçeği algılamana yarayacak software’i ( bilgiyi,
düşünceyi) yüklemeni sağlamak için Yaratıcı’nın sana
açtığı “Sistem Kullanma Kılavuzu’yum ben!”. Bende
bildirilen bu kurallara uyar, bu fiilleri uygularsan sen
istesen de istemesen de otomatik olarak, uyguladığın
eylemler sayesinde software’in upgrade edildiği için
sistemle daha uyumlu hareket etmeye başlarsın.
Ve artık
günümüz bilimi, mekan ve zamandan bağımsız olan İLMİ
çözmeye ve bir sonraki bilgi düzeyine geçmeye başladı.
Takip edebilen ve aslında ne olup bittiğini fark
edebilen için bu durumun işaretleri o kadar açık ki
artık; mesela şu habere dikkat edelim:
Savaşta kör olan asker artık diliyle görecek!..
Irak Savaşı'nda bir el bombasının patlamasıyla kör olan
bir İngiliz asker, görme teknolojisinde bir devrim
olarak nitelenen bir cihaz sayesinde artık çevresini
dili aracılığıyla görecek.
Daily Mail'in haberine göre, Amerika'da geliştirilen ve
İngiliz Savunma Bakanlığı'nıngirişimiyle ilk kez bir
İngiliz asker üzerinde denenen cihaz sayesinde, kör olan
kişiler çevrelerindeki cisim ve şekilleri dillerinin
üzerinde tuttukları bir cihaz yardımıyla görecekler.
"BrainPort" adı verilen cihaz, güneş gözlüğüne
yerleştirilen bir video kamera ve bunun diğer ucunda
bulunan lolipop şeklindeki bir aygıttan oluşuyor. Güneş
gözlüğündeki kamerayla elde edilen görüntüler,
elektronik sinyallere çevrilerek dilin üzerinde tutulan
lolipop şekilli aygıta iletiliyor.
Aygıtta bu sinyalleri dil üzerinden beyne iletiyor ve
beyin de bunları yeniden görüntüye dönüştürerek
kullanıcının zihinsel olarak görmesini sağlıyor. Henüz
prototip aşamasında bulunan aygıt, cisimlerin siyah
beyaz ve iki boyutlu algılanmasına yardımcı oluyor.
Aygıtı kullanan ilk kişi olan 24 yaşındaki İngiliz
Başçavuş Craig Lundberg, BrainPort sayesinde
çevresindeki cisimleri dış hatlarıyla rahatlıkla
algılayabildiğini ve hatta bazı yazıları okuyabildiğini
söyledi.
Kullanımı için gereken eğitim masraflarıyla birlikte 18
bin sterline (yaklaşık 45 bin TL) mal olan aygıt,
cisimlerin görülmesini sağlamak üzere dile toplam 400
ayrı noktadan sinyaller gönderiyor.
Kaynak;
www.aa.com.tr
Ve bu
bağlamda son olarak size tavsiyem “CAPRICA” dizisini
takip etmeniz…
http://www.okyanusum.com/filmler/caprica.html
Konuya
beyninizde yeni açılımlar yaratacak şekilde direkt
girmiş…
Selamlarımla… |