0 dost, beni sevgi ile, nazla, çeşit çeşit nimetlerle
besledi. Etden, deri ve damarlardan dokunmuş çok değerli
bir kumaşdan arkama usta bir terzinin diktiği süslü
püslü bir elbise giydirdi. Aslında, tenimiz bir
hırkadır. Onun İçinde bulunan gönül bir sofudur. Şu gök
kubbesinin içindeki bütün âlem, bir ibadet yeridir.
Benim Şeyhim'de 0 dur.
................................
Padişahlar, bütün hazineleri, yıkık yerlere, viranelere
gömerler.
Bizim viranemiz, yıkık gönlümüzse, dostun hazinesinden
ötürü virane olmuştur. Dostun ilâhi emânetine
dayanamamış, yıkılmış, bu hâle gelmiştir.
...............................
Herhangi bir kimsede, gizli bir aşk derdi yoksa, o
yaşıyormuş gibi görünse de, onun gönlü ve canı yoktur.
O âdeta gezen, dolaşan bir ölüdür. Eğer aklın varsa, git
de Hak'dan derd iste, çünkü derdsiz olmak, aşk derdine
düşmemek, tedavisi imkansız bir hastalıktır.
Hz. Mevlâna Muhammed Celaleddin-i Rûmî (k.s.)
BİR VAR mış BİR YOKmuş
EVVEL ZAMAN içinde AHİR ZAMAN içinde bir çocuk varmış...
Çocuk Zaman’ın ,insin ve cinnin Padişah’ına ziyarete
gitmeye karar vermiş..Çocuk Padişahlara giderken ve
dönüşte kendisini daima kutsal bir emanet gibi
hissedermiş..Yeni Padişah’a gitmek çocuğu hep
korkutuyormuş ama LatifHakim dostu illa gideceksin
demiş, bakalım neler olacak seyreyle,zuhurata uy..O’nun
yüzünde ne göreceğine sen karar vereceksin demiş..Çocuk
zaten gitmesi gerektiğini biliyormuş da, işte teslimiyet
zor bir şeymiş..O çok havai ve sınırsız bir
sorumsuzluğun içinde olduğu zannı ile uçuşup
duruyormuş..
Zaman tekno devir olduğu için, çocuk da ona verilmiş
izinle Padişah’a akşam geleceğine dair mesaj çekmiş,
tabii adını yazmayı unutmuş heyecandan:)Onbinlerce
köleden biri acaba kim?....!!!Köle sananlara içinde
gülmüş çocuk abdiyet- kulluk- kölelik makamı Hz
Peygamberin olduğu halde herkesi köle yapabilen bu
akıllılara ah keşke demiş, ah keşke...
Çocuk Allah’ın lutfü ile şuna sahipmiş..Mesela sesini
duyduğu birine ait yazı okuyorsa o sesin sahibiyle
okuyabilirmiş bazen ve okuduğu yazılar kimden
esinlenilmiş, kim kimi okuyor, nereye meyyal hep
anlarmış..Benim mürşidim- rehberim- putum yok diyenlere
bakıyormuş ,yazılarına bakıyormuş,ilgi alanlarına
bakıyormuş,sayfalarını süsleyen resimlere bakıyormuş ve
putu olmayan bu dostlara gülerek selam
veriyormuş..Yahuuuu putsuz olmuyor işte. Kabe nedir
düşünmek lazım: Hakikatte Kabe’nin yerinde bir şey var
mı bilmek lazım..Sen putunun özünü idrak edersen, nereye
secde edersen et ,o secde Allah’a dır. O’ndaki
tecelliyedir.O’nda ki varlığın hakikatine secdedir. Eşya
-esma-insan put değilmidir, düşünmek lazım...Hayatını
esmaları çözmeye ayıran kişiler ,sürekli esma çekerek
bir şeyler elde etmeye çalışan kişiler, hakikatte ne
yapmak istiyorlar acaba diye de düşünmek lazım diyormuş
çocuk ..Minicik aklı ve korkak yüreği ile
acizane...Allah’tan çocuk çok cahil ve ilimden
nasipsizmiş te bu konuda böyle konuşabiliyormuş..Yoksa
zaten asla konuşamazmış..:)
VE AKLINA GELMİŞ ÇOCUĞUN YAZARKEN ŞİMDİ, İLİMLERİ PUTA
DÖNÜŞMÜŞ OLANLARIN HALİ NEDİR PEKİ DEMİŞ..?O İLİM NEDEN
AÇILIP CANLANMIYORMUŞ PEKİİ? AŞK VE MUHABBET ANCAK
MUHAMMEDİYETİ DOĞURACAĞINDAN DEMİŞ KALBİ ÇOCUĞUN..AŞK
SIZ İLİM GÖZLERİ GÖRMEYEN BİRİNE BENZİYOR DEMİŞ
KALBİ.(ama bu bedensel engelli olan amalar için
değilmiş).Çocuk ne çok soru sordum, artık sormayacaktım
hani demiş ve susmuşşş.:)
Ve çocuk araba çağırmış, olan biten herşeyi
seyredecekmiş..Sitenin kapısından çıktığında göğe bakmış
çocuk; solda yükselmiş tam bir Dolunay varmış, gözlerine
tam karşısındaki okul kapısına tören dolayısı ile
asılmış koskocaman Türk bayrağı ve Atatürk resmi
çarpmış.Gülmüş çocuk ah demiş işaretler çok güzel, doğru
yoldayız..
Araba gelmiş, jip gibi yüksek ve lacivertmiş, şöför
esmer ve çok küçük yaşlarda bir çocukmuş..Arabaya
bindiğinde annesini aramış şöför, yemeğe yetişeceğini
annesine haber vermiş..
Ve çocuk düşünmeye başlamış..Hayalinde kendisine Ali
kitabını veren Dostu Ali’sine ulaşmadan; kitabını
aradığı yılları ve Hz Ali’ye ithaf edilen kitapları
okuduğunu ama hiçç anlama ilmine sahip olmadığından
kitabının başka bir şey olduğunu, o yüzden de seneler
sonra Dostu Ali’sine gittiği zamanı hatırlamış..Çocuk
demiş ki Dostu Ali’sine “bana hayalimde vermiş olduğunuz
kitabı istiyorum..Evvel Zaman” hiç duymadım evladım
neymiş o kitap,ben bilmiyorum” demiş..Çocuk ısrar etmiş
“Bilmiyorum evladım, siz daha iyi bilirsiniz “demişEvvel
Zaman...Çocuk” hayır siz verdiniz, siz biliyorsunuz”
demiş edebsizce..
Ve başka bir şehirden- kitabını istediği o yaz; evine
döndüğünde 38 senelik sahip olduğu herşeyin yok olduğunu
görmüş..Çocuk elinde çantası öyle kalakalmış..Neler
oluyor demiş, neler ama neler olduğunu anlayamamış..Ona
verilen yeni mağarasında düşünmek için bir gece kalmaya
karar vermiş..Ve o gece hep korktuğu denize
girebildiğini ama boğazın derin sularında çok yorulup
can havliyle kıyıya tutunduğunu görmüş hayalinde..Çocuk
uyandığında belallarına sabretmeye karar vermiş çünkü
şimdiye dek hayallerinde denize girmeyi hiç
başaramamışmış..Ve madde hayatında da çocuk kimseden
dönemezmiş, onu terk etmek gerekmiş, o kendisi kimseyi
terkedemezmiş.. Mesela denize girse ancak ileri
gidebiliyor, asla geri dönmeyi başaramıyormuş...Geriye
dönemediği içinde sadece bir boy kadar denizde
yüzebilirmiş..
Çocuk yine geri dönemeden senelerce belalara
sabretmiş durmuş..Başına gelen olayların sebeb- sonuç
ilişkisini ancak yeni yeni yapabiliyormuş ve bu onu daha
hüzünlendiriyormuş..Acaba talep ettiği içinmi olmuş
herşey..Oysa çocuk ne talep ettiğini zaten hiççççç
bilmiyormuş ki..İnsan en çekiici olana-Azrailine ölmeden
evvel ölebilirmiş..Çocuk cazibenin yüzüne bakarken, ayın
arka yüzü ne dolaplar çeviriyormuş..Çocuksa aşkından,
O’nun sadece parlak yüzünü görüyormuş..
Şimdi de kendi ayakları ile gittiği Yeni Zaman’dan
sonra, başına neler geleceğini bilemediği için çokkk
korkuyormuş.Ama çocuk O’na derin bir muhabbet duyduğu
için artık eminlikte olduğunun sözünü aldığına
inanıyormuş..Sadece huzur istiyormuş çocuk sadece huzur
ama derin huzur ...
Çocuk, NefEs-i Rahman yazısını tüm kalbimle deyip
vaktinde Zaman’a yollamışmış. Okuyup okumadığını merak
ediyormuş..Eski Padişah çocuğu kalbi ile okuduğunu
söylermiş ve aynı rüyayı görüyorlarmış..Ama Yeni
Padişah’dan henüz böyle bir tenezzül görememiş çocuk..
Ve çocuk gideceği yere gelmiş..Yüzlerce insanın arasına
karışmış ..Tüm seromoniler yapılmış ve çocuğun en
sevdiği devrana gelmiş sıra ..Çocuk daima ağlıyormuş
tabii..Eskiden Evvel Zaman’a gidip dönerken ve
O’nunlayken nasıl sebebsiz ağlıyorsa, şimdi de aynen
Yeni Padişah’a aynı gözyaşlarıyla ağlıyormuş çocuk..Ama
neden ağladığını hala bilmiyormuş..O gözyaşları
kendiliklerinden akıyormuş, bu ağlamalar iyi bir şeymiş
çünkü, hiç hissetmediği kalbini artık hissedebiliyormuş
çocuk..Bazen muhabbeti arttığında,kollarını çapraz yapıp
kalbine, göğsüne bastırıyormuş bilmeden ,kalbi sağlam
dursun diye mesela..
Yüzlerce kardeşi sükun hali ile oturuştaymış, sonra
dirilip ayağa kalkmışlar devrana durmuşlar..Hay Hay ve
Sala bölümünde çocuk darmadağınık olurmuş daima..Ve
daire açılmış bir ara ve Zaman tam dairenin ortasına
gelmiş ve dostu gelmiş ellerini çapraz birleştirip
dönmeye başlamışlar ve daire de dönüyormuş..Çocuk ilk
kez gördüğü bu sembole çok şaşırmış..Yazımı okumuş demiş
kendince, Nefes’in sistemini bana anlatıyor..Halbuki
çocuğa bir şey anlatıldığı yokmuş, o zannediyor ve
vehmediyormuş..O her şeyi aynı istediği manaya kolayca
getirebildiği için, ne gördüğü hiçç önemli değilmiş ki
zaten ..Çocuk dilediği anlamı zannedecekmiş nasılsa..Ve
ELELE- AYNALAMAyı anlatan bu dönüş birden
değişmiş..Dıştaki yüzlerce kişi Hay Allah Hay diyerek
içe doğru kapanmaya başlamış. Bast ken Kabz olmuşlar ya
da tek bir noktanın dairesel açılımı yapılmış ama yine
tek bir noktaya dönülmüş sanki..Ve el ele çapraz
tutularak rüzgar gülü yapılmış, çocuğa göre anasır-ı
erbaa yani maddeyi oluşturan dört unsurun NEFES-İ RAHMAN
ile hareketlenip HAY olması sembolen
anlatılmış.Noktaların hareketlenip maddeleşmesi de..
Sonra sükun olup yüzlerce kişi ikiye ayrılmışlar aynı
iki denizin ayrılması gibi..Ve Zaman ortada İki Denizi
(MADDE=ZAHİR-MANA=BATIN)birleştiren HIZIR-İNSAN-I
KAMİL –SIRR-I BE gibi ayini yönetmiş yine..
Çocuk her şeye bakıyor ve bir anlam çıkartmaya
çalışıyormuş, ritüeller bitip yerlerine oturmuşlar
.Sohbet başlamış..Zaman, Azrail’i anlatmış, çocuk
yazısının okunduğunu zannetmiş ..Demiş ki insandan
Azaril olmaz ama Azrail kötü değildir..Azrail sadece
Allah’ ın emrini yerine getirir..O çok güzeldir ve
cazibedir.Çocuk daha çok ağlıyormuş ve özür diliyormuş
içinden..
.Zaman çocuğu çok sevindiren açıklamalar yapmış ki; hiç
böyle yerlerde kolayca konuşulan manalar değildir diye
düşünmüş çocuk..Demiş ki Zaman:” Eski antik tanrılar,
Allah’ın esmalarının ve meleklerin ve bazı
peygamberlerin surete döndürülmüş putlaştırılmış
halidir..Bu neden var ?”demiş Zaman .”Neden “demiş
çocuk..”Çünkü “demiş Zaman “insanın bir sureti var ve
surete tapmak onun doğasında var..Başka bir şey
bilmiyor..Evet demiş çocuk az evvel yaşadığı ve daima
bocaladığı secde mevzuunu hatırlamış..Çocuk görmediğim
rabbime secde etmem düsturundaymış da, hangi haline
secde edeceğinde bocalıyormuş daima..Az evvelde bu
sorunu burada yaşamış zaten..
Zaman” insana tapılmaz,mürşide secde edilmez sadece
Allah’a secde edilir demiş ama neye iman ettiğinide
bileceksin demiş yine..Yine sağ gösterip sol vurmuş
yanii....Çocuk düşünüyormuş ruhuna mı, nefese mi tapsın
yoksa bir suret mi hayal etsin..Ama nefes suretsizmiş
yani görünemeyen ve bilinemeyen bir alan mış nefes..Ama
ruh öyle değilmiş..Ya da ruhun daha kesif hali şu
bedenler mesela..Kabe’yi de kaldırsan aradan demiş çocuk
ve meleklerin ademe secdesini düşünmüş..Çocuk işin
içinden çıkamamış ve bu konuyu düşünmeme kararı vermiş,
oluruna bırakmış..
Çocuk kendince pek çok cevap almış..Çocuktan başka tek
bir kişi bile ağlamıyormuş nedense ..Ve sohbet
bitmiş..Çocuğun ayakları,onu doğğğruca Zaman’ın
hücresine götürmüş..Buraya girmek çok zor bir şeymiş
biliyormuş ama kapıya dek gitmiş..Kapıda kimse yokmuş ve
kapı aniden içeriden açılmış, çocuğa gel
demişler..İçeride gitmek için hazırlanmış olan Padişah
ve dostları varmış..Çocuğa eli ile yanındaki koltuğu
işaret etmiş Sultan.Çocuk ürkek ama çok rahat
oturmuş..Ve eline beyaz bir kağıda yazdığı hayallerini
almış..Unutmam sandığı için sadece başlık attığı
hayallerini heyecandan hep unutarak çokk eksik anlatmış
ama akitname hayalini baştan sona yazdığı için heyecanla
okumaya başlamış çocuk..
Bir
an gözlerini kaldırdığında Zaman’ın ona bakmakta
olduğunu görmüş.Çocuk kopmuş bir filme dönmüş..O bakışı
tanıyormuş çocuk..Ama nereden tanıdığını ancak iki gün
sonra hatırlayabilecekmiş tabii..Zaman öyle güzel
bakıyormuş kii..Aslında O çocuğa değil, çocukta görünen
başka bir şeye hayret ve sevinçle bakıyormuş..Çocuk
elindeki hayaline gözlerini indirmiş ama okumak yerine
ona bakarak anlatmaya, anlatırken de pek çok yeri
atlamaya başlamış..Çocuk O’ndan gözünü alamıyormuş..
Okuması bitince: Çocuğun Dostu Ali’sinin çocuktaki
himmetini söylemiş. Zaten paramparça olan çocuk artık
kendini bırakmış ve dostu için ağlamaya başlamış..Tabii
Zaman bu küçük kabın ağzına dek eski ile dolu olduğunu
biliyormuş ,çocuğun boş kabla oraya gitmesi lazımmış..Bu
hali ile çocuk ne öğrenebilirmiş ki?..O yüzden de çocuk
tekrar yıkılmalıymış..
Demiş ki Zaman:” Olmadı ,bunlar bir buçukluk ayarda,tam
değil, eksik “demiş.Çocuk toparlanmış”ama daha
öncekilerde var, biliyorsunuz “demiş..Zaman “onlar
sayılmaz, ilk defa aza olmak için geldiniz
“demiş..”Üyelik bir seferde kabul olmaz, hem size gelen
haber bana gelmedi ki “demiş..
Çocuk telaşla aniden aklına gelen diğer hayallerini
sıralamış ama Zaman ayağa kalkmış gitmek için kapıya
yürümüş..Çocuk da peşinden..Zaman demiş ki çocuğa
“hayır olmadı henüz, daha gidip geleceksin ..Aynı rüyayı
görmedik “ ..Çocuk “hayır demiş bunlar sizden ,ben tek
başıma bunları göremem “.. ”Zaman demiş ki:”Arzu ve
düşünceleriniz onlar sizin”.Ve demiş ki
“yansımalar”..Çocuk edebsiz olduğu için”ama sizin
yansımalarınız” demiş Zaman gülümsemiş ve çocuğu
hiççççççç incitmemiş..”Size gelen haber bana henüz
gelmedi “demiş ve kapıdan çıkmış..Çocuk, O’na gelen
haberin O’ndan geldiğini zaten biliyormuş.Buraya
kendiliğinden gelemeyeceğini bildiği kadar iyi
biliyormuş..
Dönüş yolunu da zuhurata bırakmışlarmış bakalım
seyredelim demişler..Orada kendisine kardeş olan biri
varmış, çocuğa araba bulmuş..Aaaaa bu sefer şöför baba
dostuymuş, hemde adı Mesut ve araba ilkinden daha büyük
ve yüksekmiş hemde rengi beyaz..Mesut’ta bembeyaz saçlı
imiş..Yani çocuk gittiği yerden olgun-İHTİYAR dönmüş..
Çocuk yolda Zaman’ın bakışını düşünüyomuş..Ruhunun ona
baktığı esnada, (ruhunun gözünden )beden gözleriyle
ruhuna bakışıymış Zaman’da gördüğü şey çocuğun..
Çocuk ruhunun sahibinin yüzünde, kendi beden gözleriyle
ruhuna bakışını görmüş..YANİ SEN BENSİN BEN DE
SEN..Zaman’ında kendisinde ruhunu gördüğünü
biliyormuş..O muazzam güzelliği..Ruh nefse aşıktır ve
nefsin ona aşık olmasını sabırla bekler..
Bir vakitler Ruhunun Nefsine olan AŞKını,sadıkane ve
sabırla bekleyişini görmüş bu çocuk..
Her
şey açıklığa kavuşuyormuş, anlıyormuş..Aslında çocuk
yeni hiçbir şey yazmıyormuş..İlk 11 bölümlük yazısal
miraç masalını yazarak kendisine açıklıyormuş.Çünkü o
zamanlar ne yazdığını hiç bilmiyormuş..
Ve ona verilen aşkın zuhur meydanına gelmekte olduğunu
seziyormuş..Neden bu kadar ağladığını anlıyormuş..Aşk
acıtıyor ama inanılmaz bir haz da veriyormuş..Çocuk AŞK
a yolculuğa niyet etmiş..Vesselammmmmmm
|