Haberi duyanlar sabahlamışlar. Ben sabah müşerref
oldum. Arka odadan Başbakanın gür sesi geliyor
kulağıma. İşgal devleti reisine haddini bildiren
konuşmasıyla uyandım. Sanki bir ihtilal sabahı
heyecanı doldu içime. Sabah namazından sonra
televizyon açmak adetim değil, genelde bir şeyler
okur ardından işime giderim. Bu sabah biraz
yorgunum, uzandım.
Sayın Erdoğan’ın sesiyle uyandım. Anlatanlardan
biliyorum, değilse on iki eylül sabahı daha sekiz
yaşında bir velettim. Radyoyu açanlar “netekim
paşanın” sesiyle güne başlamışlar. Benim de bir
sabah bir devletlunun sesiyle güne başlayacağım
aklıma gelmezdi.
Bismillahirrahmanirrahim, babamın yanındayım. Davos
toplantılarından yansıyan görüntüler ekranda. Olayın
ehemmiyetini kavradıkça içime heyecan doluyor.
Gittikçe gözlerim doluyor ve hislerim kabarıyor. “sen
ancak öldürmekten anlarsın” diyor. Yerimde zor
oturuyorum.
Başbakanın her sözü işgalcinin yüzünde patlıyor.
Aklıma Gazze’ye düşen bombalar geliyor. Bu sözler
tüm dünyada bomba etkisi yapıyor. Gazzeli gazilerin
yüreklerinde de aynı fırtınaların koptuğunu
hissedebiliyorum. Bugün bayram, bugün bir milletin,
İslam milletinin, bir asırlık karanlık tarihinin
aydınlandığı gün. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı
üzerimize gerilen perdeyi yırtıp atıyor. Gün
içerisinde bütün bir Arap kardeşlerimizin aynı
coşkularla dolduklarını öğrenince kendimi daha iyi
hissettim. Nasıl ifade edebilirim, bir ara kendimi
sanki “Devleti Aliye” tebaası gibi hissettim.
Biliyorum abartıyorum ama bu ruh, bu his tarifi zor
bir duygu, satırlara aksettirmeye kelimelerim
kifayet etmiyor. Batı dünyasının üzerimize serptiği
ölü toprağının silkelenmesi, uykuda olan kavmin
yeniden uyanması, nasıl ifade edebilirim ki?
Başbakanın Davos’ta gösterdiği tepki bir buçuk
milyar müslümanın hüzünlü ufkunda bir güneş etkisi
yaptı. Buna yürekten inanıyorum.
İçimizdeki Yahudi severlerin abuk sabuk yorumlarını
dinlerken bile neşem zerre kadar eksilmiyor. Bugün
neşeliyim, Gazze katliamı başladığı günden beri ilk
defa yüreğimin derinlerinden hissederek seviniyorum.
O vakit mü’min kardeşlerimin acılarına Allah için
üzülüyor ve kendi halimize öfkeleniyordum Allah
için. Şimdi ise Allah için seviniyorum. Cephemizde
beliren zafer ufkuna seviniyorum. Adım adım yürünen
vahdet yoluna seviniyorum.
İşyerimi besmeleyle açıyorum. Bu sabah bir aya
yakındır astığım Filistin bayrağının yerine Türk
bayrağını yerleştiriyorum vitrine. Bu bayrağı hiçbir
zaman bu kadar coşkuyla asmamıştım. Türk bayrağının
duruşu hiç bu kadar anlamlı gelmemişti. Üzerindeki
al rengin hakkı veriliyordu artık.
Sayın Erdoğan kendine yakışır bir tavır sergilerken
seneler evvel verdiği bir vaadini bu sefer evrensel
boyutta gerçekleştiriyor. Gerek ekibiyle gerekse de
ferdi olarak bu ülkeye çok şeyler kazandırdı. Bana
göre zararları da oldu. Ama bu davranışıyla
kimsesizlerin kimi olduklarını bu sefer geniş bir
coğrafyada göstermiş oldular. Türk milletinin şanına
yakışır bir duruş sergilediler. Başbakanımız Davos
toplantılarındaki tavrıyla Türk ve İslam
coğrafyasının hakkettiği yere doğru ilk adımları
atılmış oldu. Bu adımlar batı dünyasında kaygı ile
karşılansa da, içimizdeki batı hayranı zihinlerce
sindirilemese de tüm bir İslam aleminde coşkuyla
karşılanmaktadır. İstanbul’da, Ankara’da, Levent’te
bizim gösterdiğimiz tepkiyi bugün Gazzeli
kardeşlerimiz kendi vatanlarında göstermektedirler.
Ellerinde Türk ve Filistin bayraklarıyla Türkiye’ye
selamlar göndermekteler. Erdoğan şahsında ülkemiz
Arapların lideri olarak algılanmaya başlandı. Ben
şunu hissediyorum ki, ülkemiz artık sadece Ortadoğu
milletlerinin değil tüm bir ezilmişlerin lideridir,
yanındadır. Biz fevkalade bir şey yapmıyoruz. Bizler
yapmamız gerekenleri yapıyor seksen senedir
unutulan, unutturulan kardeşlerimizle köprüleri
yeniden kuruyoruz.
Ortadoğu bizimdir, bağrımıza bir hançer gibi
saplanan İsrail ortadan kaldırılmalı ve bağımsız
Filistin topraklarında bu kutsal beldenin üç ana
unsuru olan milletler huzur içerisinde yaşamalıdır.
Ortadoğu’ya ve tüm bir İslam alemine eski mutlu
günlerini kazandırmak için Türkiye, İran ve
Suriye’nin liderliğinde ve İslam kardeşliği
zemininde Allah’ın razı olacağı ve ümmetin huzur
bulacağı “yeni bir Ortadoğu düzeni”nin temelleri
atılmalıdır. Sayın Erdoğan’ın Davos’ta sergilediği
tavrının bu düzenin ilk harcı olmasını temenni
ediyorum. |