Nüzul sırasına göre Kur’ anda Duha suresinden sonra
İnşirah suresi geliyor. Kur ‘an insanın ikiz kardeşi,
Kur ‘an yaşayacağımız süreçleri bize anlatan yaşam
kılavuzu...
Duhadan sonra neden İnşirah geliyor. Duha nedir ?
İnşirah nedir.? Kapasitemizce değerlendirmeye
çalışalım...
Duha
güneşin dünyayı aydınlatmaya başladığı saatlere deniyor.
Güneş aklın simgesidir Kur’anda.
Güneşin dünyayı aydınlatmaya başlamasını, kişinin
ilminin bilincini aydınlatmaya başlaması olarak
değerlendirebiliriz. Kişinin ilmi arttıkça , olaylara
ilmiyle üst frekanstan bakmaya başlamasıyla değişir
hayatı. Daha önce suretlere ani tepkiler verirken ,
olaylara tepkisiz kalmaya, Sünnetullah’ ı ilmiyle
okumaya başlar. Akıl ele geçirmeye başlar beşeriyeti,
duyguları...Başka bir deyişle duygunun mimarı amigdala,
ilmin deposu ve kullanıcısı frontal kortekse devreder
komutayı...
Alemleri alemlerin içinde seyrederiz akılla. Aklımızla
seyretmeye başlarız evrenimizi...
Ancak evren sadece akılla yaratılmamıştır. Alemler
sevgiyle, aşkla yaratılmıştır. Alemlerin en üst frekansı
olan aşkı ancak aşkla algılayabiliriz. Her yeni idrak
bir üst frekansı açarken kişi Hakikatine aşık olur . “
Kişinin Hakikati ‘ ne olan hırsının adıdır aşk “
Ehli’nin dediğine göre. Bu aşk kişide açılmaya
başladıkça Özüne ulaşmak en büyük hedefi olur. Aşkın
gücünü hissettiği anlar benliğini hissetmediği,
hissetmek istemediği anlardır. Sevgiliye kavuşma arzusu,
kendini noktası için, Hakikati için feda etme arzusu
öyle baskındır ki gözü başka birşey görmez . Adeta gece
anlarıdır bu anlar. Aslında yokluğuna en yakın anlarıdır
kişinin...
Bu yol zor bir yoldur ama yaşadığı bu aşktır tüm
sıkıntılara rağmen vazgeçirmeyen, ‘ benden bu kadar
‘detirtmeyen. Bu aşktır Özüne olan yolculukta yakıtı.
Hem yol aldırır, hem yakar aracı yani benliği...
Bu yolda bazen aklıyla yol alır, bazen aşkının itici
gücüyle...
Ancak Hakikat yani hiçlik noktasında akıl hükmünü
yitirmelidir. Akıl son kapıya getirmek içindir insanı. O
son kapıya kadar birçok kapılardan geçer insan. Bunlara
ister süreçler diyelim ister mertebeler. En son noktada
kişiyi TEK liğe ve hiçliğe götürecek, benliğini tamamen
yok edecek yine aşktır.
Son noktada sevgiliye olan AŞK gelir kalbine tamamen
oturur. Yüreği yanmaya , tüm bedenini ele geçirmeye
başlar. Bu aşkın titreşimi başladı mı kalpte tüm beden,
tüm beyin onun frekansına uyumlanır adeta.
Kişi için her sıkıntıyla açılan yeni mana bir inşirah
olsa da, göğsü yarılmış gibi hissettiren, aslında
Hakikatini açan en büyük kuvvet Aşktır. Öyle güçlüdür ki
bu aşkın enerjisi benliği yakar . Sevdiği dışında herşey
anlamını yitirir. Ne hüzün kalır ne acı, ne sevinç ne
mutluluk. Ne arzu ne istek. Dünyadan yüzünü kendine
döndürür aşk. Böylece benlik, akıl da devreden çıkınca
varlığının Hakk ın varlığı olduğunu farkeder .
Karşıda gördüğü sandığının Özündeki Hakikati olduğunu
anlar ve suretler de kaybolur. Çok yoğun bir aşk
duygusu kalır sadece .
Duha kişiyi aşka taşımış, aşk kalbinde öyle bir enerji
açığa çıkarmıştır ki adeta göğsü yarılmış, benlik erimiş
, belini çatırdatan kayıtlarından , sıkıntılarından
kurtulmuş ve Hakikat apaçık önüne serilmiştir kişinin.
Duha aşkı, aşk inşirahı yaşatmıştır....
Artık kişi aklıyla yaşar gündüzü, aşkıyla yaşar
geceyi...
Bu süreçler sonrası sükunete erer...
Kişinin Risalet bilgisiyle başlayan Duha süreci Aşkın
inşirahı ile Hakikate açılmıştır.
Ancak evren içre evrenler olduğu gibi süreçler içi
süreçler de vardır.
Heran , her yeni idrak bir Duha, her sıkıntı sonrası
yeni açılım İnşirahtir aslında
Gelin bu süreçlere bakalım Duha ve İnşirah surelerinin
ışığında...
Dediğimiz gibi kişi ilim sahibi oldukça yeni idrakler,
Duha süreçleri yaşar. Yeni açılımlarla önceki
bildikleri, tamam Hakikat budur dedikleri birden hükmünü
yitirir. Bilinç buna hemen adapte olamaz bazen. Bazen
yeni fikirlere adapte süreci, idrak ettiğini yaşama
öncesi bilincin hazım dönemidir. Bilinç kendini
kapatır. Kişi düşünemez olur. Bu da sanki aslında her an
aktif olan risalet boyutu ile bağlantısı kesilmiş gibi
hissettirir insana...Boşlukta gibidir. Panik olur.
Perdelendim mi der, alt frekansa düştüm acaba
çıkamayacak mıyım der. Dinden mi çıkıyorum der. Canı
hiçbirşey yapmak istemez. Bazen tam bir depresyon
halidir bu. Rabbim bana darıldı mı der adeta .. Oysa
Duha suresinde dediği gibi Rabbimiz bizi ne terkeder ne
de darılır...
Kişi bu süreçleri yaşadıkça geçici olduğunu farketmeye
başlar. Süreci yaşarken süreci bitirmeye çalışmak,
direnmek aslında Rabbine razı olmamak, şirke düşmektir.
Hatta bu vehimler süreci uzatır.
Kişi Rabbini yani esma terkibini her an açığa
çıkarmaktadır. Kişinin her hali Rabbinin dillenişidir.
Dolayısıyla düşünemediğimiz, perdelendiğimizi
düşündüğümüz zamanlarda da Rabbimizi açığa
çıkarmaktayız. Böyle anlarda bunu farketmek, olana razı
olmak, egoyu, benliği devreden çıkarmaktır. Egonun
devreden çıkışı süreci kısaltır. Bittiğinde ise yeni
idrakle yenilenmiştir artık kişi, eskisi gibi değildir.
Risalet boyutuyla köprü daha üst bir frekansla yeniden
kurulur...
Tekrar tekrar yaşanan bu süreçlerle kişi Rabbine teslim
olmayı öğrenir. Artık süreç başladığında bekler. Evrene
bırakır, akışa bırakır. Açığa çıkanlara,
oluşturduklarına razı olur. Rabbinin verdiğine razı
olur...
Şimdi alınan ilmin, açılan idrakin yaşantısı gereklidir
. İlim-irade-kudret üçlüsü heran işlevini yerine
getirmektedir.İlmin yaşanması demek kişide saklı
manalarının açığa çıkması demektir. Doğduğumuz anda
bizde açığa çıkacak manalar bellidir aslında ve evren bu
manaları çıkaracak olaylarla karşılaştırır bizi. Aslında
biz çağırırız olayları, yeni idrakleri yaşamamız, hal
haline getirmemiz için. Bu olaylar başta sıkıntı gibi
algılanır. En çok da yapamam dediklerinizle
karşılaşırsınız. Yaparım dedikleriniz kadar yapamam
dedikleriniz de kayıtlarınızı , egonuzu güçlendirir
çünkü. Sınırsız nokta için yapamamak söz konusu mudur
ki?
Gelen sıkıntıda bunalırsınız tabii. Ego mücadele eder
sıkıntıyla. Doğum kolay değildir. Rahman ve Rahimdir
insan. Rahimiyetinden yeni manaları açığa çıkarması
sancılı olur. Tıpkı annesinin rahminden bir bebeğin
doğması gibi...
Ancak sonunda ego pes eder. Ben bu işi beceremiyorum
demek egonun teslimiyeti ve aradan çekilmesidir. Ego
aradan çıkınca en üst frekans yani mutlak BEN devreye
girer , olay çözülür. Daha önce açığa çıkmamış manaları
kudretiyle açığa çıkarır. Bu bir inşirahtır işte. Her
inşirahle kişinin gögsü yani olaylara bakış frekansı
genişler, zikri yücelir yani hakikatine yaklaşır.
Aslında bildiği ama yaşayamadığı ilmin yaşantısı
gelmiştir.
O nedenle inşirah suresinde dediği gibi her zorlukla
beraber mutlaka kolaylık vardır. Bu da demektir ki
çıkacak manaya yönelik olayın gelmesi sizde o mananın
çıkacağının müjdesidir...
Duhada Rabbine teslim olan rıza gösteren kişi, inşirah
süreçleri ile yeni manalarını yaşama, yeni idrakle
yenilenme kudretini gösterecektir. Yani Duhada Rabbini
dillendirecek, İnşirahta Rabbini değerlendirecektir.
Tüm bunlar yani idrak süreçleri , aşkın açığa çıkışı,
inşirahlar kişiye sınırsız, zamansız ve mekansız
olduğunu farkettirmek içindir.
Yani sen Hakikate talip kişi,
Bil ki,
Sen zamansız , mekansız, anasız babasız mutlak şuurdun.
Rububiyetinle yani beyninle ve bedeninle mekanlandın
zamanlandın.
Hiçlikten çıktın insan adı altında bedenlendin. Zatını
bilmediğin her halinde , olmayana varlık verdiğin
müddetçe bil ki dalalettesin.
Edinilmiş benliğine ben diyorsun. Bir ben varım bir de
Zat’i hakikatim var diyorsun. Zat’ın dışında her var
oluş hayal hükmünde oysa!. İşte bunu bir düşün derim..
Gerçekten dilediysen daireni tamamlayacak HİÇ liğini
yaşayacaksın. Hiçlikte tekrar sevgiyle hep olacaksın.
Fakr dan zenginliğe kavuşacaksın. Alemlerden Ganiliğini
yaşayacaksın...
Tüm bu açığa çıkışın ve kendini tanıyışın mevcut
bedeninle ve beyninle olacak bunu da unutmayasın.
Herneyse..
Sonuçta evrenin tüm bilgisi beyninde. Ve varoluşun en
güzel ayna Hakikatine. Bir yönünle aynada seyret kendini
ve evrenini, bir yönünle de Zat’ ına olan yolculuğun
heran devam etsin akıl ve aşk, Duha ve İnşirah
süreçleriyle...
Hem yokluk noktana olsun yönelimin hem de manalarını
olduğu gibi ortaya koy. Başka biri , başka bir varlık
olman gerekmiyor. Aklınla manalarını yaşa , aşkınla
noktanı hisset.
Rabbini dillendir tüm varoluş gibi. Bak çevrene her
varlık varlığıyla Rabbini dillendiriyor.
Sen de rüzgara sorgusuz boyun eğen ağaçlar, çiçekler
gibi ol. Bir kaplanın ağzında isyansız can veren ceylan
gibi ol.
Var dediğinin asla var olmadığını, varlığının sadece
Rabbinin dillenişi olduğunu farket !
Bağlantıyı kuran aklındır. Bunları da kayıt yapan sende
zihnindir. Her an evrene, karşındakine ve kendine ilk
kez görüyormuş gibi bak. Çünkü kendin dahil hiçbir
varoluş bir saniye önceyle aynı değil
Sadece insan sorgular sebep sonuçları. Akıl sorgular ki
Hakikatini tanısın. Aklınla sorgulamayı hiç bırakma ama
bil ki tüm evren sadece var olur sorgulamadan . Sebep
sonuç yoktur Hakikat noktasında. Onun için demiş Ehli
dünya hikmet ahiret kudret yurdu diye. Nitekim sebep
sonuçlara takılanda benlik de kalkmaz kudret de açığa
çıkmaz...
...
Son kapıya aklınla git. Ama son kapıdan aşkınla
geçeceğini bil. Korkma aklını bırakmaktan. Zaten
göreceksin o son kapıyı geçtikten sonra kapı dediklerin
de hayalmiş. Sen de hayalmişsin. Gerçek ayan beyan
ortadaymış...
Rabbini dillendir, rızada ol her daim . Bu rıza halinde
üst frekans bakışını da koru ve saklı manalarını açığa
çıkar. Bunlar inşirah süreçleridir ve Rabbini
değerlendirmen içindir...
Rabbini dillendir Duha da, Rabbini değerlendir
İnşirahta...
Allahu Alem |