Hazret-i İmam-ı
Hasan-ı
mücteba ve Hazret-i İmam-ı
Hüseyn-i
mazlum-u şehid-i Kerbela’nın ve muhibban-ı ehl-i beyt-i
Mustafa’nın ve cemi aşıkların ruhları için el-fatiha
………………………………………..
Bir masala en yakışır biçimde masallarımı
gerçekleştiriyorsun..zuhurat, nasıl olurmuş
gösteriyorsun..saraydan kız kaçırma yada bir peri masalı
gibi…şükrümün sonsuza dek süreceğini anlıyorum ve
teşekkür ediyorum..Zuhuratımın “yorgun gözlerine”
bakıyorum.. ilerleyen vakitte , O’nu ,hepimizden
kurtarmak istiyorum ve Zuhurumu, hayallerimle
hapsederek, nihayetlendiriyorum:)..
Ertesi akşam eve doğru yürüyorum..o mersiye beni ne hale
getirdi..tüm hayallerime, cevabı, bir mersiye ile
vermiştin ..yağmur atıştırıyor.. damlalar çok
iri..ağlıyorum kaç saattir..”beni sev” diyorum yağmura..
sonra, gülerek, kendim cevap veriyorum”tepene tepene
yağıyorum işte, seviyorum ya” diyorum..”yetmez” diyorum
“daha çok yağ.. gönlüme yağ” ve yağmur şiddetleniyor ama
nasıl!!.. yumuşak, kocaman kocaman yağıyor rahmet
,bilsen. bir iki dakika içinde sırılsıklam oluyorum..
gözyaşlarımla yağmur birbirine karışıyor ki, bunu
yaşamak çok hoştu..bilmiyorum seni sevdiğimi hiç
söylemiş miydim..işte seni öyle, nefesim gibi
seviyorum….artık sorularımı başkalarına sormak
istemiyorum.. neden hayallerimden dünyama gelip, benimle
sohbet etmiyorsun:)
ben, hayatım boyunca insanların hiçbir şeylerini merak
edip, ilgi duymadım biliyor musun?..sevdiklerimi de
daima, hiç tanımadan sevdim..tanırsam sevemem diye
korktum belki de.. hiç öğrenmek istemedim hiç..aynı Seni
tanımak istemeyi reddedişim gibi..oysa tanırsam daha çok
severmişim şimdi anlıyorum..ve tanıdıkça
korkmazmışım..korkum, kendi zanlarıma yenik düşmem tabii
ki..yakınlaşmak..bunun ne tehlikeli olacağının
farkındayım..Senin Eminliğinde olduğumu bilmek, beni
rahatlatıyor sadece…
….…. içini ve dışını anlattığın o dersin zuhuru..sabahı
dar ettiğim, içinden çıkamadığım ders..tanışıyorum..
ilk adım..görür görmez seviyorum..O’nun mutlu olması
demek, benim mutlu olmam demek, hissediyorum..O’nun
gülmesi ve Seni sevmesi, benim sevgimden daha paha
biçilmez mesela.. O’nun yakınlığı ile benim upuzak
yakınlığım ne muazzam bir fark değil mi?..O, iki kere
yakın.. oysa ben upuzakım upuzak-yaban-yabancı-el…ilk
evvela bunu anladım..O, sadece Senin için yaratılmıştı..
adından belliydi bir kere..ilk kez Seni
kıskanmadım..daha tanıyacağım, biliyorum ve ne kadar
sıradan ve basit bir hayatın içinde, ne paha biçilmez
servetler olduğumuzu idrak edeceğim..Eşsiz
ve Tek olan bu Cevher..
bu kadar içindeyken ve dışındayken anlaşılamıyor,
hayret…Lapis Küremizi her cihetten
tanıtacaksın biliyorum..ama aslında, nihayet tüm
cihetlerden-tüm kayıtlardan azadeleşeceğiz…….bu arada
Seni sevdiğimi söylemediğimi fark ettim..Seni tanıyınca
daha farklı sevmeyi öğreniyorum mesela…bu sevgi türünü,
henüz anlamlandıramadığım için anlatamayacağım..sürekli
hüznüm artıyor..gittikçe bu
sevginin,fedakarlığın,kendini diğerine fena etmenin
hüznü yoğunlaşıyor..bunu aşamıyorum ve bu aşka daha çok
ağlıyorum…hiçbirimiz hak etmiyoruz ki..hiiiç hem de..
……………….
Hazreti Kur’an-ı Kerim’i anlama Arapçası dersimden
yazmak istiyorum..arkadaşlarım bayağı ilerlediler..ben
bir kere bile açıp bakmadığım için hiç
ilerleyemiyorum..sadece harflere ve kelimelere
bakıyorum:)Allahtan, karşıma çıkan dostlarım hep, ayaklı
kütüphane türündenler..benim tercihim, dev bir lugat
gibi olana daha meyyal …ne sorsam, anında, tık tık
cevaplayabiliyorlar ve bu beni daha serkeş bir tembel
yapıyor.. bana, sadece anlamları birleştirmek
kalıyor..Ahsen Hoca kelimeleri tahtaya yazıyor.. birden
uyanıyorum..sad harfi tabii..ahhh..yaaaaarr..sadık-sırat-ı
müstakim-sala-salat-sadaka….Ahsen Hocaya: bana,
sal kelimesine bakar mısınız sözlükten?
diyorum..O,her zamanki gibi, itiraz etmeden sevgiyle
bakıyor…benim istediğim mana çıkmıyor tabii..çıkmıyor,
velakin ruhum susmuyor, ne yapayım..çok mutluyum…gayri
ihtiyari ,başparmağım ve işaret parmağımı birleştirip,
sağ gözüme gözlük yapıyorum..ayyy.. çok komik.. Ahsen
Hoca da şaşkınlıkla aynını yapıp bana bakıyor:söyleyin,
bizde bilelim diyor..çok hoş ..hepimiz gülüyoruz.. aynı
vaziyetteyiz ..Hocada aynı halde, öyle bakışıyoruz..göz
göze- gözlükle:)herkes: hadi söyle diyor..gülüyorum
..”söyleyemem” diyorum..ne güzel.. sad salli ala
seyyidina al-i Muhammed değil mi?seni seviyorum ve
şükrediyorum…
Ahsen Hoca, üçüncü sınıfların durumlarını anlatan dersin
fotokopisini gösteriyor..tam sayfa ayetler var..diyorum
ki:Hocam, biz şimdi harflerin ve kelimelerin fotoğrafını
çekiyoruz.. üçüncü sınıfta filmini
seyredeceğiz..Hoca:inşallah diyor ve gülüyor.. inşallah
ve aminnnn..
*****
dünyanın en sabırlı öğreticilerinden Ahsen hocam
için bir ek:)bugün ki derste, ilk kez ödev verince(belki
daha evvelde ödev vermiştir.. ben, bu defa fark
etim:)çocuk:hocam ben ders çalışmamak kaydıyla buraya
geldim biliyorsunuz, ben ödev yapamam diyor…Hocası:tek
şartla olur..benim için, bir masal daha yazacaksınız,
okeyyy:)çocuk :halasss:)yazdım bile ..hoca:bu sefer
adımı da yazın olur mu?kayıtçı çocuk :yazdım bile
,akşama okursunuz demiş..çocuk , bugün çok tellim
telalim olduğu için; bir haftadır ,nette görüp hayran
kaldığı bir şarkı-duayı okumak istemiş ..bu inanılmaz
bir duvarın yerle bir olması gibiymiş aslında..ilk kez
birilerine yüksek sesle ve isteyerek şarkı söyleyecekmiş
ve baştan sona ezberlediği nadir kelimelerdenmiş
üstelik..arkadaşı:”hadi ,arabada gelirken, bize hiç
durmadan söylediğini, Ahsen Hocama da oku..”tamam” demiş
çocuk ve okumuş..ve hiç utanmamış,üstelik sesini bilem
beğenmiş:)sonra o sözlerin nereye ait olduğundan,
okuduklarından başlık atmış sadece .dolayısıyla” Hazreti
Selman-ı Farisi “es geçemezmiş..O’nu; O,
Ehl-i Beyt-i Mustafa’nın Hırkası’nın altından tutulan O
Mübarek Elini anlatmış..O’nu sevenlerinde, aynı O’nun
gibi olacakları yoldan da………………………….
Biz üüçç baci idikkkkk,güruhu naci idikkk,
Kırkların kapısındaaaaa süpürgeciii idik.
Süpürgeciiii Selmannnn, ….. olsuuun Mervan
Zuhur edeeeeceeeek Mehdiiii sahibi Zamannnn,
Allah eyvallahhhhhhhhhhh….nefes pirrdendir
……
Bu gece tek taş alyans sınıfındaki derse geç kaldık
tabii..yeni bir uşşak-i Melami Hoca var..daha
doğrusu, ben, ilk kez görüyorum..böyle, antik Neptün
tipinde..ama son sistem laptopu var masada..O, atom
mühendisi rehberiyle ikiz gibi olmuş, ne
ilginç..ayaklarım öyle yerden kesik ve leylayım ki, O’nu
duymuyorum-duymayı da istemiyorum bile..yanımda kanaat
Murat var..O’nun da muzurluğu üstünde.. ikide bir, bana,
online biatten bahsediyor ve bende bu muzurluğu derse
taşırmak istiyorum..Neptünvari -dinin yıldızı hoca
anlatıyor:bu zamanda- bu yüzyıldaki teknolojik ve
zamanın gelişimleri içindeyken……günümüz insan-ı
kamilleri- mürşitleri de bu devre uygun olmalıdır
..onlar dervişlerine çile çektirmezler..zaten hayat
koşulları çok ağır.. onlar, tüm çekilmiş sıkıntıları,
riyazata saydırtan tefekkürleri yaşatırlar..hayatı
zorlaştırmazlar.. aksine kolaylaştırırlar.. yükleri
alırlar diyor..”öyle binlerce şu tesbihi çek.. sonra
binlerce şunu çek..çek Allah çek..(Allah çektirmesin:)
eee sonrada, başına geleceklerden korunmak(=kafayı
yemek-üşütmek-cinlenmek) için korunma dualarını çek..hiç
böyle şey olur mu? diyor rehber..bir mürşit,
müridleriyle tek tek ilgilenir ..umumi irşad olur mu
hiç?..umumi esma olur mu?..bir mürşid,irşad için kaç
kişiyle ilgilenebilir ki?silsilesi olmayan ve
başladığından beri aynı yere gelen herkesin, aynı rüyayı
gördüğü bir yolu olmayan, yol olur mu?
ben soruyorum..kanaat Murat’la konuşmalarımızı
aktarıyorum:hocam online biat varmış..buradan tam gaz
konu eğlenceli hale dönüyor.. hocada bunu bekliyor gibi
seviniyor..hocaya söylemeyip, kendi aramızda
konuştuklarımızda yazacağım ki sen gül..Murat:online
biat alınıyor…artık öyle..çocuk: kaçıncı mertebede elini
ekrandan çıkarıyor…kanaat:dörtte..çocuk:bence şu hale
gelince, ekrana tık tık yapıp post rengi seçip, o
posttan da verebilmeli….”oda olur.. her şey mümkün”
diyor Murat..ders curcunaya dönüşse de, aslında bu
hepimizin hali..hayal değil, gerçek biliyorsun, o yüzden
yazdım:) bu arada, ayaklarım yerden bir karış yukarıda
..beş karış yukarıya da çıkabilmek isterim…ve Seni bin
kez daha fazla seviyorum…..
…………………………………………………………………….
"Allah'ım! Cenab-ı Fatıma'ya, Babasına, Kocasına,
Çocuklarına sonsuz ilminin kuşattığı şeyler adedince
salat ve selam et! Allah'ım! İnsan şeklinde tecelli eden
Kudsi Cevher, Külli Ruhun sureti, akıl aleminin
biriciği, nebevi hakikatin parçası, alevi nurların
parıldama yeri,Fatıma sırlar kaynağının özü,cehennemden
kurtulan ve sevenlerini cehennemden kurtaran,yakin
ağacının meyvesi,kadınlar aleminin sultanı,kadri
yüce,kabri meçhul,Resuller Sultanın göz nuru,Betül
Zehra’ya salat ve selam et!!amin..İbn-i
Arabi’nin Hazreti Fatıma’ya ilticayı esas alan Salat-ı
Şerifesi
………………………………………………………………………….
İki ay evveli kardeşi aramış çocuğu..artık bize
gelmiyorsun.. bak bu gece kim gelecek..üçüncüye gelen
yeni misafiri; bu sefer, iç sesini dinleyen çocuk da
görmek istemiş..meşrebi ABDULLAH mış:)içinden
Hızır geçen Bir Adammış galiba..
ri, Fatıma sırlar kaynağının özü, cehennemden kurtulan
ve sevenlerini cehennemden kurtaran, yakin ağacının
meyvesi, kadınlar aleminin sultanı, kadri yüce, kabri
meçhul. Resuller Sultanı'nın göz nuru, Betül Zehra'ya
salat ve selam et!" amin İbn-i Arabi'nin Hz. Fatıma'ya
ilticayı esas alan Salat-ı Şerife'siIşık
Hoca gelmiş ve demiş ki: bu gece sabaha dek buradayız
ve çocuk anlamış ki erken kalkmamalı..çocuk, Işık Hocaya
bakıyormuş..O; çok ağır(baştaki sohbetiyle) molla
gözükse de, bir işadamı edasındaymış sanki.. O’nu,neden
öyle spor ayakkabılı ve her an kalkıp neşelenecek bir
genç çocuk gibi gördüğünü bir türlü anlayamıyormuş
nedense..Hoca ilk birkaç saat inanılmaz ağır sohbet
yapmış.. herkes uykudan gözlerini kapatmak üzereymiş..
çocuk zaten hiçbir şeyi hatırlamıyormuş..neyse, pek çok
kişi ,gece yarısı olunca kalkmış..yarıdan aza inmiş ve
Hoca: sabaha dek buradayız.. gitmek yok.. sorusu olan
var mı? demiş.Ricali Gayb’e dair bir iki soru ..Hoca
anlatmaya başlamış..kalanlar birden canlanmışlar tabii..
ve kutup nedir? demişler..Hoca: yeşil yol filmini
izlediniz mi ?..işte o film, kutbu biraz
anlatıyordu..insanların ağırlıklarını –sıkıntılarını
alır ve ona da bu yükler ağırlık-hastalık yapar..ama o
filmdeki zenci kutup, mesela, uyuyarak bu hali üzerinde
atıyordu.. İslam tasavvufi inancında ise kalpler ancak
Allah zikri ile rahatlar..işte kutup ta zikir ile o
yükten-sıkıntılardan kurtulur demiş………………………………..
çocuğunda birkaç filme takıntısı varmış; çözemediği
senelerdir, bu bir fırsatmış..biri “Titanik’in son
sahnesi” ki, o denize kayıp gidiş sahnesinde çocuk,
pirbir:) ağlamaya ve neden neden diye sormaya
başlamış, taaa film bitmiş ve salonda hiç kimse
kalmayana dek hıçkırıklarla ağlamış nedense.. sonra eve
dek, sonra birkaç hafta.. (işte, bir daha, neden? diye
sormayacağım dediği ilk zaman da bu anmış..bir yıl kadar
sonra yine sormaya başlamış tabii:) bu kader bahsi belki
de.. bu filmi merak ediyormuş.. birde hayatını alt üst
eden” Matrix “filmini..çocuk sormuş..hocam matrixi
izlediniz mi?... Hoca başını sallamış..çocuk:ondan
konuşalım mı?..”evet” demiş Hoca..çocuk, anladıklarını,
soru sorarak anlatmış..onun öğrenme şekli buymuş..
karşıdaki, eğer yetkin biriyse; birden, onun esmaları
ile çocuğun içinde cevabı olan ama henüz anlayamadığı
esması çarpışıyor ve çocuk aniden cevaplarını buluyormuş
(ilahi cern yasası yani:) yine öyle olmuş
işte..Hoca:o film İslam Tasavvufi düşüncesi ile değil
yahudi kabalasına göre yapıldığı için eksik ve bazı
anlatımları “yeşil yol”daki gibi yetersiz kalmış
demiş..ve anladıklarını anlatmış ama bu cevaplar
değilmiş çocuğun istediği.. derken, öylece
konuşurlarken, birden anlamış çocuk ve nerdeyse yerinden
fırlamış: işte, o zaman biz Müslüman olduğumuza göre ve
İslam tasavvufuna göre düşünürsek;matrix aslında Zamanın
Kutbu ve rehberleri de onun yetiştirmek için gelen
Zamanın İmamlarıydı değil mi ?demiş..hoca da neredeyse
yerinden fırlayacak gibi, ellerini işte bu der gibi
keyifle havaya kaldırmış ve böylece senelerdir aklını
meşgul eden bir filmden kurtulmuş olmuş çocuk..çook
büyük bir rahatlık, anlatılmaz..bir takıntılı düşünceden
kurtulmak…
……………………………………………………………..
gece ilerlediği için, sınıfın bir bölümü daha
kalkmış..ve Hoca dahil, toplam yedi kişi
kalmışlar..çocuk:bir film izledim, Müslüman Hintlilere
aitti..orada, beni çok etkileyen bir halk şarkısı
vardı..onun hakkında konuşalım mı?..hoca ilgi ile başını
sallamış..bu filmi birkaç ay evvel tv de izledim..dini
eğitim alan bir çocuk sıkılıp okuldan kaçıyor… halk, bir
ağacın altında toplanmış, sokak şarkıcılarını
dinliyordu..folklorik bir şey ama beni çok etkiledi..
bunu anlatmanızı isterim:
Hazreti Ali, kendi erkeksi güzelliğine, ayna da hayran
kaldı..
Oğlu Hazreti Hüseyn:Sen, Annemim güzelliğini, hiç,
gerçekten gördün mü? dedi..
Hazreti Ali ,Hazreti Fatıma ‘ya döndü
Göster bana gerçek güzelliğini..Neden, gerçek
güzelliğini bana göstermiyorsun?
Hazreti Fatıma dedi ki:”O” gözle görülür ,anlaşılır mı
sanıyorsun dedi..ve Allah’a yakardı..
Oğlum Hazreti Hüseyn’i al..Al ki, başka anaların yüreği
yanmasın..ve Allah duasını kabul etti..Bir daha, hiçbir
annenin yüreği, öyle yanmadı….
Hoca tamam dedi.. başını salladı..ve çocuk: şimdi sorum
dedi..bu gün bir arkadaşım Tırmizi Hazretlerinden…………
bir bölüm okudu ve ben çok etkilendim……………………neden
olduğunu bilmiyorum..bana Hazret-i Fatıma Makamı
-………..+1 tüm sistem bununla olur, ne demek anlatır
mısınız lütfen?.. Hoca tamam dedi ve anlatmaya
başladı..Hazeti Fatıma’nın Nur’undan Akan Feyz’den
bahsetti..bunları hiç bilmiyordu çocuk.. ne güzel
şeylerdi.. ..(ve Altın Oluk’tan akan Feyz’i ..işte o an,
minicik bir zanla anlamış tabii çocuk..ama sesini hiiçç
çıkartmamış..çünkü bu bir zanmış…)
Hoca, bir mekanı tüm ayrıntılarıyla anlatmış önce… O
anlatırken,çocuk, o mekanı hayalinde çizmiş..bu mekan
ona Kabe gibi gelmiş..çünkü Kabe’deyken; nedense
,Kabe’yi bir ayak gibi seyretmiş hep üst kattan.. ve
Hazreti İbrahim Makamı’ndaki o iki ayağın bırakılıp;
tek ayak –anahtar kilit olduğu yer gibi
mesela..”hani Hazreti Nebi’nin miraçta bir
ayağını diğeri üzerine koyarak: basacak yer yok demesi”
misali bir lamekan sanki..O, bu aleme ayak bastığı
için, ilk şereflenen mekandı belki..işte O
anlatırken, çocuk hep hayalinde kurguluyor-çiziyormuş..O,Uğurlu
Kademin önünde yani Hatim’indeki Hilal-i Dairesel
oturuşu …ve İmamları anlatmış Hoca…edeblerini….
Size soru soracağım.. kelimelerle oynayabilir
miyim?”evet” diyor Hoca gülümseyerek..” sizde, bana
kelimelerle oynayarak cevap verin olur mu?”Hoca başını
sallıyor?..çocuk:damla deniz derya tamam mı? hayal
ediniz..Hoca başını sallıyor ve çocuk:Hazreti
Peygamberimizin: Bana dünyanızdan üç şey sevdirildi,
cümlesinin başı ve sonundaki müennesi ve ortadaki
müzekkeri düşünün ..tamam diye başını salladı hoca..ve
toz olup savrulan heykel?..buyrunuz…
çocuğun kardeşi itiraz etti:ama Hocam, daha biz soruyu
anlamadık dedi..”sen anlama dedi çocuk kardeşine
gülerek:)…Hoca tekrar: tamam dedi ve anlatmaya başladı…O
anlattı ve çocuk dinledi.. birde dedi ki çocuk :benim
Hazreti Hatice Annemize büyük zaafım var..sanki O,
yeterince bilinmiyor ve takdir edilmiyor gibi değil
mi?..O’nun ne Büyük ve Yüce biri olduğundan hiç
bahsedilmiyor bence..Hoca olur mu?biliniyor ve övülüyor
dedi..ve Hazreti Nebi; O’nu, daha fazla yüceltilemeyecek
olan bir sözü ile anıyor”………… ……….”.çocuğun kalbi
rahatlıyor.. eğer bu sözü Hazreti Fahri Alem
söylemişse, O’nun üzerine zaten kimse çıkamazdı değil
mi?isterdim ki tüm dünya Hazreti Hatice’nin ne muhteşem
özelliklere sahip olduğunu bir kere okusun ve
düşünsün..bende hiç bilmiyorum aslında.. lakin, çook
kuvvetle, O’nun Büyüklüğünü yüreğimde hissediyorum
nedense..o yüzden hiç olmazsa O’nu bir kerecik olsun
anmak istedim..ve Selamlamak..
Hoca, Hazreti Hatice-i Kübrayı ve Hazreti
Fatıma-ı Zehra’yı anlattı..Onların ne Yüce Kadınlar
olduklarını..ve Hazreti Rasulü Kibriya Efendimizi..biz
Bu Aileyi ne kadar sevsek az ve ne kadar övsek yetersiz,
çocuk anladı. Hazreti Efendimiz, Ümmetine, sımsıksı
sarılmaları gereken iki şey bırakmış değil mi?Onları
seversek ve bırakmazsak kurtuluşa ereceğimiz iki şey…
Biri Hazreti Kur’an.. diğeri de Ehl-i Beyt-i
Mustafaymış..İnşaAlllah Onları Anlayarak-
Bilerek-Tanıyarak Sevenlerden Oluruz
ve Aminnnnnnnnnnn.. |