Soru:
Sayin
üstadim Allah sizden razı olsun. Ahmed Hulusi’den ve bütün Allah
dostlarından da.
Bizlere açığınız ilimlerden idrâk edebildiğim kadarı ile amel
etmeye
calısıyorum.
Ancak çok engelim var hafıza zayıfığıma tavsiyeniz nedir?
Ayrıca tabiat olarak sexe düskünüm bunu kontrol altında tutmaya
calısıyorum ama herzaman başaramıyorum.
Bir iki hafta sonra umreye niyet ettim bukonudaki enhayırlı calışmaları
bildirirseniz sevinirim saygılarımla.
Allah Dostlarının ve Allah Dostlarına Dost olanların dualarına ve
şefaatlerine herzaman muhtacım onları idraktan aciz olsamda.
C-
Hafıza
kaybı için size hergün 1 adet
Royall Jell hapı
kullanmanızı tavsiye ederim. Ayrıca öğrendiğiniz şekilde çalışmalarınıza
devam edin umrede bildikleriniz uygulamaya çalışın. Allah yardımcınız
olsun.
Acun
Papakci
Soru:
Noktavilik ve Hurufilik nedir?
Aralarinda ki fark nedir?
Allah bir insan olarak tecelli edebilir mi?
İnsanın,
kamil olabilmesi icin bir
tarikata girmeli midir?
Eger girmeliyse hangi tarikat insanı en çabuk biçimde Allah'a ulaştırır?
Bu
tarikatin yaşayan şeyhleri nerede?
C-
Sayın Acun Hurifilik ile ilgi bazı dökümanları
temin ederek aşağıya kaydettim. Ancak noktavilik konusunda bir bilgim
yok. Araştırmalarımda bu hususta bir bulguya rastlamadım.Bu nedenle
ikisi arasında bir mukayase yapabilme imkanım oluşmadı.
Hurufilik, kimi araştırmacılara göre ayrı bir
din, kimilerine göre bir mezheptir ya da yalnızca bir tarikattir. Ne
var ki tüm araştırmacılar Hurufiliğin harflere olan özel ilgisi üzerinde
birleşirler. Zaten bu akımın çeşitli yapıtlardaki tanımları doğrudan
Hurufilik’in bu niteliğini vurgulamaktadır. Örneğin Orhan Hançerlioğlu’nun
“Felsefe Ansiklopedisi”nde Hurufilik, “harflerden dinsel anlamlar
çıkaran İran içrekçiliği (ezoterizmi)” olarak tanımlanmaktadır.
Britannica’da yer alan tanım da “harf ve rakamların çeşitli
yorumlanmaları üzerine kurulu bir inanç dizgesi” biçimindedir.
Zaten “huruf” sözcüğü harf sözcüğünün çoğuludur.
Hurufilik, harflere olan özel eğilimi dışında, ikinci bir özelliği
ile de ilgi çekmektedir, o da “içrekçi” yani “batıni”
(ezoterik) oluşudur.
Bu durumda Hurufilik olarak bilinen bu inanç akımını iki temel
nitelik altında değerlendirmek gerekmektedir: Ezoterizm ve Harfler.
Harflerden dinsel anlamlar çıkaran her inanç akımı Hurufilik ile
ilgili olmadığı gibi, ezoterik nitelikli akımların tümü harflerin
anlamları ile ilgilenmez. Hurufilik, bir yandan harfler ve harfler ile
bağlantılı olarak rakamlarla ilgilenmekte, diğer yandan bunların
yardımıyla ve bunlara dayanarak açıklanan, savunulan ezoterik inançları
işlemektedir.
Hurufiliğin Öncülleri
Harfler bizi doğrudan yazıya götürmektedir. Harf ve rakamların
yorumlanması ve aralarında çeşitli özel ilişkiler kurulması ve böylelikle
görünen amaçlarının ötesinde anlamlandırılmaları tüm eski kültürlerde
görülen ve neredeyse yazının tarihiyle aynı zamanda başlamış bir
uğraştır.
Bu çabanın ilk örneği Pythagoras’ın öğretiler dizgesinde
bulunur. Bu dizge, varoluş sorunlarının felsefi araştırması amacıyla
oluşturulmuş bir inanç akımı çerçevesinde geliştirilmiş ve ünlü
Pythagoras kuramı da bu dizgenin bir yan ürünü olarak ortaya çıkmıştır.
İ.Ö. 500 yıllarında ortaya çıkan Pythagoras dizgesi, geliştirdiği
müzik kuramı ile birlikte ele alınınca ses, dil, sayılar ve harfler
aracılığıyla evreni açıklamayı amaçlayan bütüncül bir yapıya
ulaşabilmiştir. Kendisinden önce gelen Mısır, İran ve Hint
tekniklerini kullandığı sanılan bu dizge, daha sonraki harfçilerin
sık sık başvuracağı temel yöntemleri geliştirmiştir.
Harfçiliğe tarihsel olarak ikinci örneği oluşturan “Kabala”,
Hurufiliğin amacına pek benzer bir amaç taşımakta, harf ve sayıların
gizemini çözerek Tevrat’ı yorumlamayı hedeflemektedir. Kabbala’nın
yorumuna göre Tanrı kendisini belirli sayıda nitelik (Sefirot) biçiminde
dışsallaştırarak evreni yaratmıştır. Kabbala’nın yaratılış
ile ilgili bu savında yer alan hemen her unsuru, İslam ezoterizminde
ve dolayısıyla Hurufilik ve onun etkisi altındaki “Bektaşilik”te
benzer biçimde bulmak olanaklıdır.
Harfçilik ve etkilerinin İslam’da ne zaman ortaya çıktıkları
konusu oldukça tartışmalıdır. İslam harfçileri için uygun koşulları,
Kur’an’da bazı surelerin başında birbirinden ayrı ve anlamsızmışçasına
yer alan ve “Huruf-u Mukatta’a” diye adlandırılan harfler sağlamıştır.
Yaşar Nuri Öztürk, “Tarihi Boyunca Bektaşilik”
adlı kitabında bu konuda şunları belirtmektedir: “Şunu da söyleyelim
ki, bu harf kümelerine muhtelif ve çoğu kez esrarlı manalar verme işi,
sahabiler devrinde başlamıştır…Hatta Hz. Ali’nin: “Kur’an
Fatiha’dan, Fatiha Besmele’den, Besmele Ba harfinden ibarettir.
Bense o Ba harfinin altındaki noktayım” sözü çok ünlüdür.”
İslam’da “Kutsal Metinlere” harf düzeyinde yorum getirme çabasının
ilk örneği X. yüz yılda Hallac-ı Mansur’da görülür. Mansur,
Kur’ana sözcük anlamlarına bakarak "Yorum" getiren
(Te’vil) Karmatiler’in bir propogandacısıydı. (Karmatilik, IX. Yüz
yılda dinsellikle bağdaştırılmış, sosyo-ekonomik temelli ezoterik
bir akımdır.) Mansur, divanında ve “Kitab al-Tavasin” adlı
eserinde harfler ve sayıların “gizli anlamlarına” değinen ilk İslam
harfçisidir. Evreni ve Tanrı’yı insanda görmenin bir sonucu olarak
ilk kez “Enel-Hakk” diyen Mansur olmuş ve bu sözü nedeniyle 922 yılında
idam edilmiştir.
İslam’da harfçiliğin ikinci önemli örneğini Endülüslü düşünür
Muhyiddin-i Arabi (1165-1240) oluşturur. Endülüslü Yahudi düşünürlerin
ve Kabbalacıların etkisinde kalarak “El-Fütuhat El Mekkiye” adlı
yapıtında harfçiliğin bir çok örneğini sergilemiştir.
Kur’anda geçen ayetlerden hatırlayacağınız
gibi Allah bazen bir ateşten bazende bir ağaçtan tecelli ederek
resul/nebilerle konuşmuştur.Allah ateşten ve ağaçtan tecelli ettiğine
göre İnsandan da tecelli etmesi son normal değil midir?
Kâmil bir insan olmak için, herşeyden önce
dinimizin gerektirdiği farz adı altındaki asgari çalışmaları
yapmak ve buna ek olarak seyri süluk adı altında toplanan, tabiatımızı
ve huylarımızı kontrol etme çalışmalarını gerçekleştirmemiz
gerekmektedir, tabanda fiili Allah’tan görme idrâkına ulşana değin.
Tarikatlarla hiç bir ilgim olmadığı için,
hangi tarikatın şeyhi kimdir ve nerededir bu konuda size yardımcı
olamıyorum, özür dilerim.
Umut
Pelitli
Soru:
selamu aleykum, Ahmed Fevzi bey,
Sitenizi uzun bir zamandan beri takib eden,yaşantıma
ALLAH ismiyle işaret edilenin ahlakıyla yön vermeye çalışan bir
gencim...
Sizlerin vasıtasıyla ilmimizi geliştirmeye gayret ediyoruz..
ALLAH RAZI OLSUN SİZLERDEN.....
Ahmed Fevzi Bey, benim sizden öğrenmek istediğim, yine
sizin yazılarınızdan ulaştığım MEKANİK DUA kavramı..
Beni bu konuda bilgilendirir misiniz?
Dua yaşantımda önemli bi yere sahip, elimden geldiğince çok dua
etmeye
çabalıyorum..
Bir
ikinci sorum ise:
“OL!” Hükmünün neye ve kime yapıldığı
ALLAH ismi ile işaret edilenden başka hiçbir varlık
olmadığına göre bu hüküm, esmaların onun dileğince yoğunlaşmasını
mı anlatıyor...
bu konularda beni bilgilendirirseniz sevinirim..
mümkünse bunu e mail adresime gönderebilir misniz..
sitenizdeki maillere cevap trafiği yavaş işliyor
sanırım malumunuz..
Teşekkür ederim.
ALLAH
MUİNİMİZ OLSUN..
C-
Bu konuda Ahmed Hulûsinin Okyanus Ötesinde isimli
eserlerinden faydalanmanızı tavsiye ederim.Orada tafsilatlı açıklamalar var.
Olan ne ise Allahın ilminde ilim olarak mevcuttur. Bizler ilmin zahire
yansıdığı noktalarda varız. Bu açıklama ile “OL!..” hükmünün
kime ait olduğu algılanacaktır sanırım.
Cevabı geç yayınladığım için özür dilerim.
İnanın bir hayli yoğun bir tempoda çalışıyorum.
Teşekkür ederim.
Rumuz
: Dilek
Soru:
Tekrar merhabalar Ahmet Bey.
E-postama
yılıdırım hızı ile cevap verdiğiniz için ve iyi temennileriniz için
size teşşekür ederim. İnsan kendine ve fikriyatına yakın hissettiği,
görüş ve fikirlerine değer verdiği kişilerin
önerilerinden daha çok hatta kesinmişçesine etkileniyor.
Bundan dolayı size karşı olan şükran duygularımı ifade edemem.
Allahın
rahmetini (bilmeme rağmen)
hissetmiş oldum.
Her ihtimale açıktım ama olumlu cevabınız ile çok rahatladım.
Fakat önceden
tersine bilgi aldığım
vekaleten hacca gidenin de hacı olacağını
belirtmişsiniz. Bu planlarımı
gözden geçirmeme sebep oldu.
Getirileri yanında büyük bir sorumluluktu da. Ama babama karşı olan
vazifemden ötürü sonraya erteleyemeceğimi biliyorum. Kafamdaki
soru(n)lar
daha da çoğaldı şu aşamada.
Bir kısmı babamla kalanı benle ilgili. ( Şimdi
size soracağım ve
bilginizle yardım isteyeceğim konularla, nereden
buluyorsun bu soruları gibi
düşünceler aklınıza getirebilirim, herkesin
görüş alanı ilmince olduğu
ve bazı konulara odaklandığım için size garip
gelebilecek ama benim için
önemli sorular sorabilirim. Eğer tahmin edemediğim
hatalı bazı soru veya
isteklerim olursa şimdiden affınıza sığınırım. Zira
biliyorum ki Güzin abla değilsiniz.
Fakat bu tür soruları sorupta
güvenebileceğim cevaplar
alabileceim başka biri yok ve inanın hepsinde
samimiyim)
Öncelikle hac gerçekleştikten
sonra babamın durumu,hayatta olsaydı önceki
günahları affolacaktı, şimdi
ebediyette olduğuna göre hayattaki bütün
günahları af mı olur ve
vekil olduğumdan dolayı benim günah veya
sevaplarımdan etkilenir mi?
Bunun dışında hac görevimi bir samimiyet içinde yerine getirmeyi
istiyordum.
Oysa şu anda çok eksiklerim var. Aile yükü benim omzumda olduğu için
kendime
fazla zaman ayıramıyorum,buna
rağmen hayatımı düzene sokup gerekli
çalışmaları yapmağa çabalıyorum.
Ama insan düşünce şeklini ve tüm
alışkanlıklarını birgünde
hazmıyla
düzeltemiyor. Eskiden gelen
Allaha Namaz
borcum da var. Bunun ötesinde
basiretimdeki körlükle de Hacda huzura (gerçi
her an huzurdayız ya) çıkmak
ta istemezdim.
Allah isterse Hacca gittiğimde nerde, nasıl neyi yapmam ve yaşamam
gerektiğinin bilincinde olmak isterim. Oraya boş gidip, aynı şekilde
dönmekten Allaha sığınırım. Gerçi her türlü eksikliğe karşın
Besmele çekip
başladım bu işe. Ekonomik
durumumu düzeltene kadar elimdeki süreyi
eksiklerimi tamamlayarak değerlendirmak
istiyorum.
Bunun için dua ve zikir üzerinde durmam gerektiğinin bilincindeyim.
Fakat bu
işin ehli değilim, sadece fıtrat
özelliklerime göre bir formül ile yaptığım
taktirde daha çabuk netice
alabileceğimi biliyorum.
Bilginiz dahilinde ise diğer sorularımla beraber bunu nasıl yapacağım
konusunda da bilgi verir veya yol gösteriseniz sevinirim.
Şimdiden teşşekürler, Allaha emanet olun.
Saygılarımla,
C-
Değerli arkadaşım, ölmüş babanız için vekaleten
hacca gittiğinizden ötürü
Babanız hayatta iken yapamadığı bu mükellefiyetten dolayı hasaba çekilmez.Yani Hacc’ın farziyet yönü babanızın üzerinden kalkar. Mutlaka müspet yönde
babanıza yansımaları olacaktır.
Size gelince Hacc görevinizi tamamlayınca Arafat Vakfesi ile birlikte
bugüne kadar olan tüm günahlarınızı Allah bağışlayacaktır, bu
bize peygamber efendimizin en büyük müjdelerinden biridir.
Siz babanızın yerine hacca gitmenize karşın, sistem yönü ile
yalnız gitmişiniz gibi bir konumla karşı karşıya kaldığınızdan
Hacc’ın tüm getirilerinden aynen faydalanacaksınız.
Yukarıda bu konu hakkında bildiklerimi dile getirmeye çalıştım, teşekkür
ederim.
Hacc konusudaki sayfamda yayınlanan yazıları bir kez daha okumanızı
önemle tavsiye ederim.
Metin
Güneş
Soru:
Merhaba
Ahmed Bey,
Sorumu çok kısa tutmaya çalışacağım. Ahmed Hulusi Beyin kitaplarından
anladığım kadarıyla kendisi şuur eğitiminin eski devirlerde olduğu
gibi bir eğitmenin eşliğinde olmaması gerektiğini söyleyip kişinin
kendi eğitimini kendi yapmasını tavsiye ediyor.
1- Yanılıyormuyum?
2- Eğer yanımıyorsam bu nasıl mümkün olabilir?
Saygılarımla...
C-
Hayır, yanılmıyorsunuz , doğru bir kanaate varmışınız.
Allah’ın halife olarak yarattığı bir insanın kendi başına bir
yol gösterici, mürşit olmadan bu işin üstesinden gelebilmesi mümkün
değilmidir?
Çalışın mutlaka karşılığını alacaksınız !..
Kader
Soru:
Hayirli
Aksamlar Efendim, Ben Kader Hamburg Almanyadan, sizi tanimiyorum fakat
yazilarinizi okudum... Sizle tanismama sebep olan Hamburgdan Ali Aytac
beydir. Dün Gece Rüyam da Evim otururken bir muhterem girdi odaya ve
kendisin Ahmed Fevzi Yüksel olarak tanıttı. Odaya girip bizim büyük
sofa nın üzerine uzanıp Üstad Ahmed Hulusinin Video Konusmasını
izleyip o konusmalar üzerine fikirlerimizi konustuk.. Fakat konu nun ne
oldugunu hatırlamıyorum.... Bu rüyamı Ali Aytac Bey’e arz ettim
kendisi cok sevindi ve size mail atmamı önerdi ve ben sizi hiç görmedim
ve inanın son 6 ayda ve ya hiç desem daha dogru olur, sizi hic düşünmedim.
Sizin de bunu benimle paylaşmanız için size bu maili gönderiyorum.
C-
Yakın ilgi ve alakanıza teşekkür
ediyorum. .Bizleri dualarınızdan eksik etmeyin efendim.
Ahmet F. Yüksel
İstanbul
26.10.2000
|