E-mail Yanıtlarına Devam... - 2


E-mail ler gelmeye devam ediyor. Aslında çok fazla gelmese iyi olur. Yanlış anlamayın yayınlayamazsam korkusu bana bu duyguyu hissettiriyor.Yoksa gönderilen her sorunun tek bir kelimesine bile talip olduğumu ve bana birşeyler verdiğini biliyorum. Bu yüzden elimden geldiği ölçüde cevap vermeye devam edeceğim.

Kendimi okurlara beğendirmek görevim, sizlerden gelecek her türlü eleştiriler de kabulümdür.

Şimdi e-mail ve yanıtlara geçiyorum.

Mehmet Deveci-Bodrum

50 vakit namaz hakkında 2 değişik hadis vardır. Rivayet edenlere göre ifadelerde farklar vardır. Fakat Hz. Musa'nın müdahalesi ile elli vakit günlük namazın beş vakte inmesi esasında beraberlik vardır. Hz. Musa beş aktinde takat dışında olduğunu azaltılması gerektiğini söylemiş ise de Peygamber Efendimiz'in Allah'a daha fazla rica ve israra yüzü tutmadığı söyleniyor fakat bütün bu vakaanın ceryanında hikmet ile hareket eden Hz. Musa oluyor Allah'ımız güçlüğü iltizam ediyor Hz. Muhammed yalnız yalvarıyor ve nihayet Hz. Muhammed'in ricalarına dayanamıyarak elli vaktin beşe kadar inmesine muafakat ediyor işte en büyük haksızlık Allah'ın Allah'lığı tecelliyatına lûtfuna keremine merhametine yer verilmemesindendir. bu manzara karşısında her müslüman Hz. Musa gayrete gelmeyeydi halimiz neye varırdı diyesi gelir. Eğer vakıa böyle cerayan etmiş ise bilelim ki Hz. Musa'yı gayrete getiren Allah'tır.

Hz. Muhammed'i yalvartan da Allah'tır Allah kendinin arzusunu gizlemiş oluyor. Belki o zamanki insanların ruh haletlerine göre bunu onlar icin faydalı bulmuş olabilir. Günde 50 vakit namaz emrolunsaydı acaba 8 saat uyku ve 2 saat yemek haric kalan 14 saatte kaç dakikada bir namaz vakti girecekti şöyle ki 60 x 14 = 840 % 50 demekki 17 dakikada bir namaza durulacaktı bir vakit namazın kaç dakika aldığını düşünerek bu 17 den indirirseniz bu kalan mesela en çok on dakika içinde nasıl vakit bulur çalısırdınız ekini kimler biçecek gıdayı kimler getirecek geçinmek için günlük kazanç calışmasına nasıl vakit kalacaktı.

Görülüyor ki bu hadislere hadis demek hadise hörmetsizliktir. Mirac'ın bir esası var, çünkü Kuran-ı Kerim'de yeri var fakat tarzı vukuu ibtidai insanların rivayetine kalmışki tatminkar tarafı yoktur. Bahusus Allah; müslümanların güçlüğünü ister gibi gösterilmiş ki ne kuran muhteviyatına ne de Allahın Kemâl sıfatlarına bunun uyar tarafı hiç yoktur. Her şeyin doğrusunu Allah bilir.

Sayın Deveci, öncelikle şunu belirtmek isterim.

Hz. Resulullah’ın yapmış olduğu Mirac’ı değerlendirmek ve bu boyutsal yükseliş sırasında onun ortaya koyduğu verileri beşeri ölçülere göre somut bir hale getirmek mümkün değildir. (Bakınız, İnsan-ı Kamil, cilt 2 - 49.bölüm, Sidre-i Müntea) Hadislerden anlaşılacağı üzere;  

Hz. Musa, Hz. Muhammed’ in Mirac’ ını müşahedesi sırasında, aralarında geçen konuşmaların, bazı sorunların üstesinden gelebilmek gayesine matuf olarak ve anlatım sadedinde kullanıldığını düşünüyorum. Bu ikili mecazen insanlara namazın 50 vakit kılınmasının çok zor olduğunu ifade etmek istemiştir. Bu konuşmaların nihayetinde,varılan mutabakat gereği, Hz. Muhammed’ in bir tanrının varlığına danışmadığı ve özünden gelen vahiy istikametinde hareket ettiği görülmektedir

Namazdaki rekâtların sayısının tedricen düşmesi, Hz. Muhammed'in yine özüne yönelmesi ancak vahyin dışında bu bilgiyi edinmesiyle alâkalıdır.

Esasen hüküm, yani bir anlamda meleki boyutun beşeri boyuta müdahalesi söz konusu olsaydı, bu oluş vahiy kanalıyla gelecek ve mutlak olarak da uygulanması gerekecekti. 

Diğer taraftan beşeri mülahazalarla mecazi bir anlatım için, varsayımlara dayanan hesap ve tespitlerin yapılması ve bu ölçütlere göre söz konusu hadislerin yanlış şekilde yorumlanması maalesef uygun bir düşünce tarzı olarak kabul edilemez.

Miraç hususunda bir edinim sahibi olabilmek için, mutlak teklik yaşamını algılamak, özellikle İhlas suresinde geçen Allah'ın Ahadiyet vasfını iyice düşünmek ve bunun yanısıra mistizimde geçen bazı cümlelerin günün koşullarına uygun olan bir biçimde  kullanıldığını kabul etmek gerekir.

Allah’ın rahmetinin hepimize ulaşmasını temenni ederim.

Salih Algül-İstanbul

SAYIN Ahmet YÜKSEL Bey;

Sayfanızı çok beğendim, gerçekten iyi şeyler yapmak isteyen insanlarımıza, özellikle gayretli olanlarına, örnek olacağı kanaatindeyin.

PCWORLD'de Yrd. Editör Salih ALGÜL

Sayın Algül, Sayfamda gördüğünüz yenilikleri beğendiğiniz için teşekkür ediyorum. Derginizi takip ediyorum. Ayrıca başarılar dilerim.

Bora Çiğdem-İstanbul

Selamün aleyküm, birşey sormak istiyorum sayfanızdaki kırmızı yazılar neden okunmuyor? hayırlı günler

“İkinci nedenim ise şuydu,

Yazılarınız basında devamlı yayımlanıyor mu?

sorusuyla sık sık karşılaşıyorum. Bu vesileyle açıklayayım...

Efendim, bazı basın kuruluşları ile dolaylı yolla da olsa irtibâtım vardır.

Kırmızı harflerle ana sayfada yer alan yazıların, bu kuruluşlarda basılmadan, sayfamda açılması söz konusu değildir.”

Sayın Çiğdem, haftanın sohbeti bölümünde “Kırmızı Çizgi” başlıklı yazıdan, sorunuza cevap olacak bir bölümü size aktardım. Herhalde nedenini açıklamış oluyorum.

Ali ER-İstanbul

Es-selamu aleykum Ahmet Ağbilerim, sizi aslında belki biraz alâka bir konu için rahatsız ediyorum, kusuruma bakmayın, ilk sizler aklıma geldiniz İstanbul'lu olarak (yanlış bilmiyorsam), ben sadece 2,5 senedir buradayım. bu sene Allah nasip etti bize de hac yapma imkanı doğdu kura sonrası, fakat özel acente kontenjanı çıktı bize ve benim hac için çalışan acentalar hakkında pek bir bilgim yok, sizlerden tavsiye almak istedim, yani belli bir acenta ismi verebilir misiniz sizin de daha önce faydalandığınız ya da iyi hizmet veren güvenilir oldugunu duydugunuz bir acenta ismi ?

İnşallah Allah bizlere de hakkıyla hac gorevini eda etmeyi nasip eder, Ve tabii esasen hac ile ilgili öneri ve uyarılarınızı da benimle paylaşırsanız cok sevinirim..

Allah sizlerden de razı olsun başta bizlere bu ilmin ulaşmasını sağladığınız için ..

Hacca gitmede yol gösterme konusunda bize danıştığınız için öncelikle teşşekkür ediyorum. Konunun ivedilikle çözülmesi için e-mail adresinize kısa bir cevap yazmıştım. Daha sonra Diyanet’ ten ve çeşitli özel kuruluşlardan yaptığım araştırmalara göre, sizin bana soru sorduğunuz günde Diyanet’in ve özel şirketlerdeki kısa devreli kontenjanların dolduğunu, bir aylık devrelerin açık olduğunu, ancak bu devrelerde genel bir yaşam biçiminin uygulanacağını ve hacı adaylarına özel yer ve yemek tahsis edilemeyeceğini, yaklaşık kişi başına 1930 $ civarında bir masrafın gerektiğini tespit ettim.

Size ve Hacı adaylarının bilgilerine sunarım.

Ahmet F. Yüksel
İstanbul, 05.12.1999