Soru
:
Es-selamu
aleyke Ahmet abi,
Öncelikle, daha önce gönderdiğim e-maillerimi cevapsız bırakmadığınız
için teşekkür ederim, kafamı kurcalayan bir konu var ve sizin bilgi ve
görüşünüzü almak istedim.
Süleyman Ateş hocanın Turan Dursun a cevaben yazdığı iki kitaplık
'Gerçek Din Bu ' isimli serinin ikinci kitabında (okumuş olduğunuzu
tahmin ediyorum, umarım öyledir), hadislerin derlenmesi ve sahih
hadislerin belirlenmesi ilgili yaptığı eleştiriler biraz kafamı
bulandırdı, yani temel eleştiri noktası,hadislerin sadece rivayet
zincirinin incelendiği, içeriğinin Kuran 'a uygunluğunun önemsenmediğini,
dahası hadis yazım işinin hicri ikinci asırda başladığı veya buna
benzer şeyler, aslında burada her şeyi yazmak zor, umarım okuma fırsatınız
olmuştur veya olur, çünkü bir çok yerde getirdiği eleştiriler
insana mantıklı geliyor,ama bir yandan bu kadar asırdır bu konuda bir
fikir birliği olması ki bu konuda kalbimin mutmain olmasını sağlayan
da biraz da bu olsa gerek.
Eğer bu konuya sitenizde yer ayırabilirseniz sevinirim,
Allah'a emanet olun
Ali ER,
İstanbul
Cevap
: Sayın
Ali ER sayfamıza gösterdiğiniz yakın alaka
ve ayrıca sorularınızla bizde oluşturduğunuz dinamik katkı için
teşekkür ederiz.
Süleyman
Ateş Hoca, Türkiye’nin yetiştirmiş olduğu seçkin ilahiyatçılarından
biridir. Yaptığı çalışmalar Türkiye sınırlarını da aşarak,
Avrupa’nın, hatta Arabistan’ın bir çok yerinde incelenmektedir.
Ben
de kendisi ile aynı ortamlarda bulunma zevkini yaşamışımdır.
Hocamızın
bu konudaki yaptığı araştırmaları saygı ile karşılıyorum.
Elbette ki, hadis olarak bize kabul ettirilmeye çalışan ancak olmayan söylemler
mevcuttur.
Bu
konu sadece bugünün sorunu olmamış, Efendimizden kısa bir süre sonra ortaya çıkmıştır. Ancak Hocamız gibi Din ve Tasavvuf alanında
çok değerli isimler tarafından gerçekten çok titiz ve sıkı bir çalışma
sonucu bugünkü İslam aleminin ortak olarak kabul ettiği ve
kullandığı “Kütüb-i Sitte” adı ile bilenen altı büyük
hadis kitabı altında toplanılan hadislerin gerçekliği teyit edilmiştir.
Dolayısı
ile bu kitaptaki hadisler, ilmimizi oluşturmada bize ışık kaynağı
olmuştur.
Benim
size tavsiyem Kütüb-i Sitte'deki hadisleri kaynak olarak kabul etmeniz ve
herhangi bir sorun karşısında bu eserlere başvurmanız olacaktır.
Turhan
Dursun hakkında esasen söylenecek pek bir şey bulamıyorum. Hz.
Resulullah düşmanı bu insansı için yorum yapmaya bile gerek yok.
Teşekkür
ederim.
Soru : Ahmet
Bey, iyi günler.
Sizi fazlaca kendimle meşgul ettiğimin farkındayım ve bunun için özür
dilerim ancak kendimle ilgili problemlerim var önlem alabilmem için
bunları
size bildirmem gerekiyor.
1- Zikir çekmeye başladıktan bir müddet sonra gün ışığında
havada nokta
şeklinde ışık tanecikleri
ve üzüm salkımına benzer şekilde ortasında adeta
çekirdek olan daireler(Hücre
yapısı gibi),
gün ışığı azalınca gökten yere
doğru sağnak halinde yağan
yağmur gibi çiseltiler algılıyorum.
2- Bilgisayar ve televizyon karşısında iken, onlardan üzerime doğru
yoğun
bir radyasyon bulutunun geldiğini
algılıyorum.
3-Çok dua veya salavat okuyup sabaha karşı yattığım zamanlar odanın
içi
karanlıkta renk şovuna dönüşüyor.bazende
odayı hiç durmadan hareket eden
yoğun bir dumanımsı sanki
sis bulutları dolduruyor.Ayrıca bu sabah 6 da
damların üstünden işaret fişeği
gibi parlayan bir şey geçti.Ama fişek
değildi.
Korunma duasını aksatmadan çekmeye gayret gösteriyorum.Ama bunların
olmasını engelleyemiyorum.Bunlar cinni bir durum mu yoksa bir alt
boyuttan
esintilermi.Ayırdedemiyorum.
Tüm bu hususlarda beni aydınlatmanız mümkün mü?
Teşekkür ederim.
Aytül
Ardor
İstanbul
Cevap
:
Sayın
Aytül Hanım,
bugüne kadar hayatımda ne kimseye bir zikir tavsiye etmiş ne de yaptığı
zikri engellemiş bir insan değilim. Bütün bu hususlar dikkate alındığında
size tavsiyem yine de korunma dualarınızın sabah akşam muntazaman çekilmesi
şeklinde olacaktır.
Diğer
gördüğünüz olayları gelince,
bunları tesbit etmekten acizim. İlla ki, bir şey söylemem gerekiyorsa,
şunu ifade etmek isterim. Esas olan ilimdir prensibi gereğince,
üzerinde çok fazla durmayın derim.
Selam
ve saygılarımı sunuyorum, teşekkür ediyorum.
Ahmet F. Yüksel
İstanbul
16.01.2000
|