Ehl-İ Beyt-İ Mustafa Ve Bir Elin Nesi Var- İki Elin Sesi Var
Nur Cihan
 
 

Dünya; dedikodu, tartışma ve bahis kuyusudur. Bu kuyuya düşersen sağlam çıkamazsın.
Hz. Mevlâna Celaleddin-i Rumî (k.s.)

Dost olan LatifAli’ye ilk gittiğimde uzun süredir aklımdan çıkmayan manayı öğrenebilmek için iki elimi de kendisine uzattım.. “Parmaklarıma ve tırnaklarıma bakınız lütfen. Onları … benzetiyorum ama işin içinden çıkamıyorum.

Muhyiddin Arabi hazretlerinde okudum ki; “Allah’ın, celal ve cemal adında iki eli vardır ve insanı bu iki eli ile yaratmıştır” diyor..Ve ekliyor, “Aslında Allah’ın sadece sağ eli yani cemal eli vardır” diyor…

”Sonra yine kendisinde okudum ki, sol elin baş parmağı Hz. Ali(k.v),işaret parmağı Hz. Muhammed(s.a.v),orta parmağı Hz. Fatıma (r.a),yüzük parmağı Hz. Hasan(r.a),serçe parmak ise Hz. Hüseyin(r.a)miş..

Ve sağ elimin baş parmağı yine Hz. Ali, işaret parmağı Hz. Muhammed(s.a.v),orta parmağı Hz. Ebu Bekir, yüzük parmağı Hz. Ömer, serçe parmağı ise Hz. Osman’mış.”

”Şimdi size soruyorum, bu parmaklarımın rakamları ve anlamı ne demektir.?”Dostum bana tebessüm ederek baktı ve tuhaf soruma:”Bilmiyorum evladım,siz tasavvuf yapıyorsunuz,siz daha iyi bilirsiniz” demişti..Oysa, bende bilmiyordum.Nedense bu soru hiç aklımdan çıkmıyor, sürekli parmaklarıma bakıp duruyordum ve tasavvufun” t” sinde haberim bile yoktu, hala da yok mesela..Sadece etrafımda olan bitenin dedikodusu ile tasavvuf severlerin magazinini yapıyorum..

Yazdıkça anlaşılamıyordum. Ben, kendimi biraz anlıyordum. Bir de beni, benden iyi anlayan iki dostum okuyordu .Ama her gün yeni adreslerden mailler alıyordum ..Tüm Ali severler hep isimleri Ali olarak beni selamlıyorlardı..:)

İlerde bir gün; dostlarım LatifAli’ye dedim ki:”Ben sizi çok sevdiğim için, tüm Ali severler beni seviyor biliyormusunuz ?

Dostum LatifAli :”Ali’yi sevmek çok kolay ,bizim de ismimiz Ali .Ama asıl maksat A’Lİ olabilmektir..A’Lİ olanı sevebilmek ve onu anlayabilmektir dedi..

Orada olan, AliLatif dost ise hayal defterimin bir sayfasını açtı ..Buraya ,küçük kızım bir insan sureti çizmişti .Yüzü boştu..Kalemle o yüzün tam ortasına Ali Ulvi Kurucu Hazretlerinin adını Arapça olarak yazdı..”Bak,okurken yada şu şekilde bakınca alevi şeklinde okunur bu isim” dedi..Yani ALİ EVİ..İşte, Ali Ulvi Ağabeyimi de o yüzden aleviler çok severlermiş..O’ da dermiş ki:” Eğer sadece sevmek ise Alevilik, benim kadar Hz. Ali’yi sevemezsiniz..”

Hz. Ali, Hz. Muhammed’in şeriatından ve sünnetinden zerre ayrılmadı ki..Onları ayırmak, nasıl sevmek oluyor?diye düşünmeye başladığım ilk gün, o gündü işte.

Kendimde küçükken bir hayali-suretperest olarak masal resimlerine bile aşık olurdum..Bir gün Hz. Ali’ye isnat edilen o resmi gördüm ve hayatımın aşkını buldum.:)Çok küçüktüm ve onunla evlenmek istiyordum ama bunu isterken hep Hz. Fatıma’yı üzeceğim için çok utanıyordum.Benim Ali sevgim de benim için en yücedir ve kimse bununla boy ölçüşemez. Çünkü her insan tek ve özeldir..Kimse kimseyi ne anlayabilir, ne bilebilir sadece ikisi bir vücud olanlar TEVHİD-birliğine erenler birbirlerini anlayabilirler..O hırkanın altındakileri de asla hırkanın dışındakilerin anlayamayacağı gibi değil mi?

Ben, Hz. Muhammed ve Ehl-i Beyt’ini yazacak durumda olmadığım için onları anlatamam..Buna layık değilim..Kendimi onları anlayacak halde hissettiğimde ancak onlardan bahsetmeye çalışabilirim, eğer izin verirlerse tabii..

Ehl-i Beyt’in de her şey gibi, sonsuz anlamı olabilir düşündüğümüzde. İlk evvela, mesela kendi ehlibeytimize bakmamız lazım..

1 Başım, 2 kollarım ve 2 bacaklarımla; bu beşliyi giydiren ten hırkamla da bir manada kendimin ehli beytiyim ben, değil mi..? Sizde öylesiniz..

Bedenimin üzerinde her an sonsuz ben doğup ölmekteyse eğer ve ben onların cem olmuş hali isem; camiimdeki imam da benim ..Ve tüm bunların olup bittiği bedenimi örtmemeden doğal ne olabilir ki..Örterim bilgiyi namahrem için, örterim bedenimi üzerimde her an gerçekleşen vuslatın hayası için gibi sonsuza giden manalar çıkartabilirim hemen..

Ama bilmek yetmiyor ki.Artık bilgi yağıyor ve hepimiz biliyoruz.Ya yaşamak.En zoru bu.İstediğin kadar bil, yaşamaya geldiğimizde kendi adıma solda sıfırdan başka bir şey olmadığımı gayet iyi bilmekteyim... Benim iki elimin ve ayaklarımın, beş duyumun işlediği her sevap yada günah; benim benden akıp giden ameli bedenlerim olmuyor mu..?Cehennemimin halkı ve cennetimin halkı ben miyim o zaman..?Henüz kendi ehli beytimden bi haberken, ben nasıl hakiki Ehl-i Beyt-i anlayabilirim ki?

Ehl-i Beyt-i eskide kalmış sananlar yanılıyorlarmış..Bugün de Ehl-i Beyt-in manasını taşıyanlar varmış..Ehli olanlar öyle diyor hep..Neden birbirimizi horlayıp,ben daha çok biliyorum,sen daha az biliyorsun,bu işi en iyi ben anlatabilirim,sen cahilsin diyerek ezeceğimize, bugün yaşayan Ehl-i Beyt-i aramak için niyet edip bir adım atmıyoruz ki?

Bendeniz gerçek bir mirasyedi olarak doğmuşum..Bu mirasyedilik bizim güzel Türk milletinin genelinde var, kıymeti bilinemese de var işte..Bu ülkeyi asla 2.-3. dünya ülkesi olarak görmedim.Görmemde ..Geri kaldığımıza hiç kimse beni inandıramaz.Kim diyorsa biz geriyiz, işte o kendisi geridir..Sadece çok çocuk ve saf bir milletiz..Ali Öztaylan Hz lerinin hep dediği gibi “Türk’ü değerli kılan; İslam’a imanıdır. Türk’ün elinden imanını alırsanız Hülağu askerlerinden beter olurlar” sözü çok manidar ve doğrudur bendeniz için..İslam, bu çocuk ve alıngan-CÖMERT -CESUR olan millete şefkat vermiştir..Cömertlik=yolun başında sadece cömertler durabilirmiş..

Alıngan ve safız, mesela:Kriz var dediler diye krize giriyoruz ,biri Merkür rötarda dedi diye düşüncelerimizi eylemlerimizi rötara sokuyoruz..Merak edip astroloji ile uğraşan birine sordum.Öğrendim ki, Merkür aslında güneşe daha yakın olduğu için, dünyadan daha hızla güneş etrafında döndüğünden bize göre rötarda gözüküyormuş.Aslında böyle bir mana neden konmuş bilinmiyormuş..

Hiç Allah’ın sistemi rötara girer mi yahu?Allah aciz mi ki her ay kendisini rötara soksun ..Oysaki bir kişi, bir insan-ı Kamil’e el verdiğinde o an ölmüş ve o an yeniden dirilmiştir değil mi?Artık ona hangi maddi ilimle anlaşılabilecek astroloji etki edebilir ki..?Tüm geçmiş bitmiştir..Yeniden,o gerçek güneşinde doğmuştur..O, güneşin yörüngesinde onun hüzmesindedir.O daima aslan burcundadır..Bunlar da benim içimden geçen, sadece beni bağlayan, kimseyi incitmesini istemediğim sesli düşündüğüm, aciz düşüncelerimdir vesselam.

Evet, bir mirasyedi olarak bendeniz bilmeden Hanefi mezhebinde ve İslam olarak doğmuşum..Hiçbir zaman aklıma bile gelmedi; İslam ne demektir,Hanefi ne demektir ?Nasıl doğdumsa-öğrendimse öyle yaşıyorum ,hemen hepimiz gibi..Ne zaman ki yazmaya-kendi kendimin dedi-kodu sunu yapmaya başladım hayatım değişti..

Bir senedir;çok değişik Ali severlerden, çok değişik şeyler öğrendim..Hiç bilmediğim manaları, onların gasbettiği-el koyduğu, Muhammedilerin gerçek mirası olan nefeslerin,evliyanın menkıbelerinden öğrendim..Sır sır deniyor..Ben bu cahil ev kadını halimle o ilahilerde,nefeslerde,menkıbelerde sır olmadığını nasıl anlıyordum, hep hayret ediyorum..Oysa ki herkes, sır sır diyordu.Sır filan yoktu ki. Bulan yazmıştı, hepsi ortalıktaydı..Kimsenin sustuğu filan da yoktu..Hepsi yana yana anlatmışlardı. Nasıl susabilirlerdi ki, nasıl?.Bulamayanlar onları anlayamadığı için ve sır aradıkları için en sade,en yalına değil hep kavramlara ,bilinemeyen manalara takılı kalmışlardı da ondan..Sır kendinde!!Neden kendine bakmıyorsun ey insan? diye ne çok söylüyor halbuki ilahiler-menkıbeler değil mi?

Neyse, işte ben bu Muhammediliğin el konularak gasbedilmiş-zabdedilmiş Ehl-i Beyt-inin sanal alemdeki kliplerini izledim geçen yıl sürekli..Sadece takılı kaldığım bir kaç nefes di tabii.Öyle fazla zeki olmadığım için bir iki tane bana yeter de artardı bile..Birini anlasak kafi zaten..işte her gün dinlediğim bu inanılmaz güzel bir klibin altında öyle çirkin yorum ve kavgalar oluyordu ki,insan okurken utanıyordu..Bunlar mı Muhammedi, bunlar mı alevi..Bu küfürleri nasıl edebilirler, kimse neden dur demiyor.?.Bu sözleri nasıl yayınlarlar diye perişan oluyorsunuz..Ama sizi kimse dinlemez tabii .Onlar İslam-İMAN peşinde değiller ki ,onlar Ehl-i Beyt-i sevmiyorlar ki,onlar Ehl-i Beyt’e küfrediyorlar..Yani Kerbela..Aynı bugün, her an yaşanmakta olmuyor mu o zaman sizce?

Akıl etmiyorlar: Başı,
“TESBİH-İ İMAMESİ HZ.MUHAMMED OLAN DEVLET-İ A’LİYE NİN sıralamasında Hz Ebu bekir, Hz Ömer,Hz. Osman ve onu kapatan mühürleyen bir Hz. Ali var..Kapıyı açan Hz. Osman’ın hayası ile edeblenecek, Hz..Ebu Bekir’in adaleti ile hakim olacak,Hz. Ebu Bekir’in sıdkıyeti ile yakin- dost olacak ki ancak Hz Muhammed ,o nun elini tutsun değil mi?Adam daha kapıya varamamış Ali- Ali diyor..Kapı, seni yanına yaklaştırır mı ki.?.Sende yaklaşamadığın ciğere murdar dersin ve Ehl-i Beyt’e ve onların dostlarına habire küfreder durursun.Bu nefret yaklaşamadıkları için. Sevgiden filan değil…

Bu fakirde kapılarda kalakaldığına inandığı dönemlerinde,daha geçenlerde ahh demişti bir gece. Yarın sabah kalkayım tüm sayfayı Ali nefesleri ile doldurayım..Sabah uykusunun ekranına babası şunları yazmıştı..

”ALLAH, MUHAMMED’SİZ BEŞ KURUŞ VERMEZ”

Büyük bir utançla uyandım Hemen tövbe ettim ve o yazıyı yazmadım çok şükür..Bu yazımı da makus talihimi aşabilmek için, artık kapıdan geçebilmek adına yazıyorum ..

Şunu düşünmek lazım.Hz . Muhammed; Kabe de kendisini taşıyamayacağını söylediği Hz Ali’ yi ısrarla omuzlarına çıkartıp en büyük putu O’na kırdırttı değil mi.?İşte bu, hepimizin uzun uzun tefekkür etmesi gereken yegane şey belki de..Burada sır filan da yok..Her şey açık ve net yazılmış zaten her yerde var..Putu kıran Hz. Ali her yerde sadece Hz. Muhammed’i görmüştür..

Miraçta perdeciye takılıp, perdenin ardındakini unutmak gibi bir şey bu,bizim takıldığımız..

Neden perdecide takıldık.?.O perdeci yi kaldırmak gerekmiyor mu aradan..Tabii ama ne zaman iş bitince vesselam:)

Sadik Yalsizucanlar ;Anka'dan

hırka'nın yakasında ne yazıyor?
sabır,şükür ve ikram....
eteğinde ne yazılı?
Ehad,Samed,Ferd ve Veli...
hırkanın içi,pirden hidayet bulmaktır,dışı nurdur,iğnesi,pire teslim olmaktır.hırka giyerken abdestli olmak,gözyasi dökmek "dervişlerin dervişliği bundan ibarettir"demek gerekir.
Sinan Ummi'den hırka giydin.
külah verildi sana.
külah dört harftir.birincisi kaf'tır;az konuşma anlamına gelir.
bundan böyle az konuşacaksın.
ikincisi Lam'dır,herkese iyi davranmak demektir.
dundan böyle kimseye kötü davranmayacaksın.
üçüncüsü Elif'tir,O'nu çok anmak demektir,bundan böyle daha çok zikredeceksin.
dördüncüsü Ha'dır,hidayet ondan demektir,bundan böyle dileklerin kabul olacak.
Sinan Ummi sana kuşak bağladı.
yedi bağı vardır onun,cimrilik bağını çıkarıp cömertliği yerleştirir.
gaflet bağını çözüp kanaati yerleştir.
öfke bağını çözüp şefkati yerleştir.
kibir bağını çözüp alçakgönüllülüğü yerleştir.
isyan bağını çözüp itaati yerleştir.
bil ki bu Adem'e bağlanan kuşaktır.
Sinan Ummi sana süpürge verdi,keşkül dolaştırdı....
keşkül,besmeleyle tekbir getirmektir.
süpürge,dervişlerin yanında alçakgönüllü olmaktır.
Sinan Ummi sana seccade ve edep verdi
olgunlaştın,klavuzun sana alem,seccade ve zembil verdi,seni meşakate sürdü.
kandil,manevi yolculugunda yolunu aydınlatır.
seccade edeptir.
seccade beş harfir.birincisi sin'dir,zihnini koru demektir.
ikincisi cim'dir.celale,büyüklüğe işaret eder.üçüncüsü elif'tir,Allah'ın adını çok an,demektir.dördüncüsü dal'dır.
dünyayı gözden çıkar,onu terk et demektir.
Sinan Ummi sana terk etmeyi öğretti.
sen her şeyi terk edersen,şeylerin seni terk etmessine fırsat vermezsin.
terk etmeden elde edemezsin

 

 
 
Nur Cihan
21.01.2009
nuralem7@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com