Kılıç
sembolü,bildiğimiz gibi bir çok mitoloji ve efsanede kullanılan önde
gelen güç sembollerinden birisidir.Kadim dönemlerden günümüze bir
çok kahraman şahsiyetin elinde gücün ve hakimiyetin ve dahi
tasarrufun simgesi olagelmiştir.Conan’dan büyük Türk
Hükümdarı Attila’ya; Kral Arthur’a kadar bir çok
efsanevi halk kahramanının elinde sihirli bir güce dönüşmüştür.Afaki
olarak demirden ve ve bazı elementlerin karışımından elde edilen
kılıç,enfüsi yönüyle insandaki manevi güç potansiyeline karşılık
gelmektedir.Şahı Velayet Hz.Ali’nin Zülfikarını ele
alacak olursak,İmam Bakır’dan rivayet edilen ve Ümmül
Kitaptan alınmış bir ledünni bilgiye göre Zülfikar,
nurdan hasıl olan ve konuşan hayat ruhudur
(ruhu’l-hayat-ı nâtıka-i nurani).Aynı zamanda
inananların,acizlerin,fakirlerin ve hak edenlerin iman ruhudur. ]
Samsâm, koruyucu ruhtur (ruhu’l-hıfz). Kakmâm, düşünce
ruhudur (ruhu’l-fikr). Zırğâm, ilim ruhudur (ruhu’l-ilm).
İslam ve Müslümanlık, Ali’nin bu dört kılcıyla tamamlanmıştır.)
denilmektedir.Züfikar bir çok anlam derinliğine sahip bir
kavramdır aynı zamanda.Hakikat bilgisinin de sembolü olduğunu
söyleyebiliriz.Ayrıca Adalet Kılıcıyla da paralelliği söz
konusudur.Zira Mistik Kabalada Adalet kılıcının, kaba kir ve
tortuları yaktığı ve kutsal olanı açığa çıkardığından söz
edilmektedir.Buradaki tortudan kasıt,insandaki günah kelimesiyle
sembolleştirilen negatif enerjilerden oluşan astral tortulardır.Hakikat
ilminin nuru(Zülfikar) batıni olarak enfüste zuhur ettiğinde
insandaki bu astral karartılar dağıtılmakta ve insanın öz
bünyesindeki nur potansiyeli açığa çıkmaktadır.
D&R
yayınlarından çıkan Elmastraş isimli bir kitabı kabataslak
inceleme fırsatı yakaladım.Kitabın ilginç özellikleri hemen
dikkatimi çekmişti.Öncelikle kitap,kadim Tibet ve Hint Bilgelerinin,
yaklaşık olarak 2500 yıl önce kaleme aldığı bir irfan öğretisi
niteliğinde.Üstatlardan büyük gizlilik ve titizlikle talebelere
aktarılarak günümüze kadar taşınmış ezoterik(içsel,batıni) bilgileri
ihtiva ediyor.Kitapta bulunan gizli potansiyel, bir elmas
panele benzetilmektedir.Bildiğimiz gibi elmas çok değerli bir
cevherdir ve sadece kendi cinsinden bir taşla çizilebilmektedir
Elmasın optik özellikleri ona güzellik ve kıymetli ziynet eşyâsı
özelliğini vermektedir. Işığı kırma indisi çok yüksektir (2,417).
Yâni içeri kabul ettiği ışın yansıttığı ışına göre fazladır. Kezâ
ışını disperse etme (yâni, beyaz ışını renklere ayırma) kâbiliyeti
de oldukça yüksektir. Radyasyonları tutma özelliklerine göre iki
tiptedirler.
Birinci tip,
görünen ışını absorbe edenler (soğuranlar, emenler); ikinci tip ise,
morötesi ve kızılötesi ışınları absorbe edenlerdir. İkinci tip
elmaslar tabiî hâlde mâvi renklidirler.
Elmas, mükemmel
bir elektrik izolatörüdür. Kezâ ısı iletkenliği en yüksek olan
maddedir. Bu özelliğinden dolayı zarar görmeden kesilebilir.
Bahsi geçen
kitapta bulunan gizli
potansiyel,her zaman, her yerde ve her an mevcuttur.Çevremizdeki her
insan ve nesne bu potansiyele sahiptir.Bu potansiyel her nesneyi ve
insanı çepeçevre kuşatmış ve sarmalamıştır ama görünmez bir mahiyet
taşır.Kimse bunu kolay kolay farkedemez.Kitabın amacı,insana bu
potansiyel gücü nasıl kullanacağını öğretmektir.Ayrıca iç huzuru
yakalayarak hayatta başarılı ve mutlu olmanın yolarını
göstermektedir.Kitabın yazarı
Geshe Michael Roach, özellikle Budizmle ilgili
araştırmalarıyla tanınıyor.Özellikle yazarın bu kitabına dikkati
çekmemin sırrı ve hikmeti kitabın isminde saklı.
Hint mitolojisinde
vajra,
Tanrılar'ın Kralı
İndra tarafından tutulan bir şimşek - silahtır. Yunan
mitolojisinde Zeus'un taşıdığı yıldırım benzeri olarak kabul
edilebilir, en azından doğal yıldırım fenomenini temsil etmesi
açısından. , Budizm'in üç ana dalından biri olan Vajrayana'nın
sembolüdür.
Sanskritçede vajra, yıldırım, elmas anlamlarına gelmektedir.
Bu
elmas ve bilgi bütünselliği bana İslam düşünürlerinden
Bediüzzaman’ın kaleme aldığı Risalei Nur Külliyatının
bazı hususiyetlerini hatırlattı.Bunların en başta geleni, eserin,
bizzat müellifi tarafından elmas kılıç olarak vasfedilmesi ve
tasvir edilmesidir. Risaleler, ona sahip olan ve meşgul olan bir
insanın elinde elmas bir kılıca dönüşmektedir.Nursi,iman
nurunu referans alarak Risalelerin manevi bir elektrik olduğunu
belirtmekte ve insandaki iman kuvvesini pekiştirerek ona güç
kazandırdığından bahsetmektedir.Eserlerdeki manevi enerji
potansiyeli sayesinde insan evrene meydan okuyabilecek bir güce
erişebilmektedir(Bazı insanlara abartı gelebilir).Yani Elmastraş
kitabındaki bahsettiğimiz potansiyelin bir benzeri,Nur Risalelerinde
de mevcuttur diyebiliriz.Biz sadece basit bir mukayese yaptık.Bazı
taşların zihninizde yerine oturduğuna kaniyim.
Bediüzzaman’a göre iman nuru, öyle bir nurani iksirdir
ki; kainatın ya da maddi alemlerin altında duran ince yazıları ve
manaları açığa çıkarıp, sır olmaktan kurtarabilmektedir.İksir
kavramı da bir çok mit ve efsanede kullanılan ve değişik anlamlara
gelen bir terimdir.Öz anlam olarak insana ölümsüzlük bahşeden
herşey için kullanılır.İksirin yenileyici ve şifa verici
olduğuna inanılır.
Bu terim ilk önceden simyagerler tarafından (aynı zamanda felsefe
taşı olarak bilinen) basit metalleri altına dönüştüren, hastalıkları
tedavi eden ve yaşamı uzatan maddeyi tanımlamak için
kullanılırdı.Yazımızı ezoterik bir şiirle ve kısa bir duayla
noktalayalım:
Somayı içtik ve ölümsüzleştik
Tanrıların
keşfettiği ışığa eriştik.
Bize artık hangi şerlik işler ki?
Ve ölümlülerin kini bize karşı neye yarar ki!!
“Vahdet şarabını içerek som tekilliğe vasıl olduk ve bu sayede
ölümsüzlük sırrına eriştik.İlahi özelliklere kavuşan Hak erlerinin
keşfettiği azim sırla mutlak ışığa kavuştuk.Bize bu mertebeden sonra
hangi şer güç tesir edebilir ki? Bedensellik mezarında tutsaklığa
mahkum olmuş ölümlülerin kini bize karşı faydasız ve tesirsizdir.”
Allahım bizleri de eşsiz hazinene kavuştur.Elmas gibi
değerli,zülfikar gibi aziz kıl… |